Selam dünya ben Menolly!
Uzun bir aradan sonra yine buradayım.
Uzun zamandır okumayı istediğim bir kitabı bitirdiğim için çok gururluyum.Evet,Suç ve Ceza bitti.
Çocukluğumdan beri adını duyup da okuyamadığım kitaplar arasındaydı.Bir keresinde ablam galiba arkadaşından okumak için almıştı da eve getirmişti,o zaman biraz okumaya çalışmıştım.Ama tahmin edebileceğiniz gibi bitirememiş,üstüne bir de bir şey anlamamıştım.
(galiba benim okuduğum klasik versiyondu)
Derin bir nefes alalım...
Dostoyevski'nin dili gerçekten...Çok...Zor...Okurken yordu diyebilirim.
Bu aralar klasiklere dikkatimi veriyorum ve yaz tatilinde olduğum için ne kadar çok kitap okursam o kadar iyi olur diye düşünüyorum.Zaten çok boş zamanım oluyor.
Şunu söylemeliyim ki, bu kitap gerçekten sarsıcıydı.Bir çok kez hayal gücümü zorladı.Diğer yandan,karakterlerin yaşadıklarını ben de yaşadım diyebilirim çünkü iyi aktarılmıştı.
Düşündürücüydü,çok düşündürücüydü.Raskalnikov'un düşünceleri,kendini anlama çabaları.
Kitapta çizilen Rusya,bizim hayal ettiğim Rusyadan oldukça farklı.Bu tasarıma Rusyanın karanlıkta kalmış,ya da herkes tarafından görünmeyen zayıf taraflarını,acı çeken insanlarını göstermek de diyebiliriz.Her ne olursa olsun,çok güzel tasarlanmıştı.
Fazlaca kafa karıştırıcı ve düşündürücü bir konuya parmak basılmıştı.Eğer etrafındakilere ve ya kendisine,dünyaya hiç bir en küçük yararı bile olmayan bir insanı öldürürsek,bu bir cinayet sayılır mı?Fakat Dostoyevski,iyi niyetle işlenmiş olsa da,cinayetin ve suçun her zaman yalnış olduğuna parmak basıyor.
Kötülük ve kötü niyet nedir?Bir kere birini öldürmeye karar verdikten sonra,kendinizi durdurmak mümkün müdür?Soğukkanlılıkla,hiç bir hissetmeden cinayet işlemek mümkün müdür?En küçük ayrıntısına kadar her şeyi planlasanız bile,hatasız bir şekilde,hiç heyecanlanmadan ve ya kötü hissetmeden birini öldürebilir miydiniz?Peki ya bu yaptığınız hakkında kötü hisseder miydiniz?Kendinizi işlediğiniz cinayetin,işlediğiniz suçun ya da yaptığınız kötülüğün tamamen iyi niyetler için işlendiğine inandırabilir miydiniz?Başladığımdan beri aklımı kemiren sorulardan sadece bir kaçı bunlar.
Özellikle sonunu çok beğenerek okudum.Bana duyduğu gerçekten başarıyla hissettirebilen bir diğer bölüm ise Raskalnikov'un koca karıyı öldürdüğü bölümlerdi.Onun gerginliğini,hissettiği korku ve heyecanı,hiç bir yalnış yapmamak için kafasında her ayrıntıya kadar plan yapmasını,her şeyi tam anlamıyla yaşıyor gibi oluyorsunuz.
Bence bu kitap okunmalı,her yerde okutulmalı.Ölmeden önce okunması gerekiyor.
Kitabın başlarını One Ok Rock - I Was King,ortalarını Maitre Gims - Ect-ce Que Tu M'aimes,sonlara doğru ise Zaz - On Ira ile okudum.En çok Ect-ce Que Tu M'aimes ile okurken zevk aldım.
~~~~
"Vicdanı olan,hatasının da bilincindeyse,varsın acı çeksin.Bu kürek cezasına ek olarak ona ikinci bir cezadır."
Razumihin kaşlarını çatarak:
"Peki ya gerçekten dahi olanlar,"dedi, "Hani çu kendilerine başkalarının boğazlama hakkı verenler...?Onların acı çekmemeleri gerekiyor,değil mi?Hatta döktükleri kanlar için bile...?"
"Gereklilik de nereden çıktı?Burada ne buyruk ne yasak söz konusu.Kurbanına acıyorsa,varsın acı çeksin.Acı ve üzüntü,engin bir bilinç ve derin bir yürek için her zaman zorunludur." Birden,biriyle konuşur gibi değil de, yüksek sesle düşünür gibi ekledi: "Bence,gerçekten büyük insan,büyük acılar çekmek zorundadırlar."
sayfa 164.
"En sevdiğim şey uzanıp yatmak ve düşünmekti.Boyuna düşünürdüm...Sonra düş görürdüm,tuhaf tuhaf düşler...Bunların ne tür düşler olduğunu anlatmam gereksiz!Ancak,işte bu sıralarda,düş gibi bir şeyler kurmaya başladım...Hayır,böyle değil!Yine anlatamadım!...Biliyor musun,o sıralar durmadan kendime şunu sorardım:Neden böyle aptalım ben?Madem başkaları aptal ve ben onların aptal olduklarını kesin olarak biliyorum,öyleyse neden onlardan daha akıllı olmak istemiyorum?Sonra herkesin akıllı olmasını beklemenin çok uzun süreceğini anladım,Sonya.Bir de,bunun hiç bir zaman gerçekleşmeyeceğini....İnsanların değişmeyeceğini,onları değiştirebilecek kimsenin bulunmadığını ve bunun için çaba göstermeye değmeyeceğini!Ya,böyle işte!Bu bir yasa,Sonya,yasa.Akılca ve ruhça kim sağlam ve güçlüyse,insanlara onun buyuracağını biliyorum artık!Kim daha yürekliyse,haklı olan da odur.Her şeyin içine tükürmekte,aldırmazlıkta en ileri gidenler,yasa koyucu olurlar.Herkesten daha gözüpek olan,herkesten daha haklıdır!Bügune kadar böyle gelmiş bu,bundan sonra da böyle gidecek!Bu gerçeği ayırdedemeyenler,kördür!"
sayfa 257.
"O zaman şunu anladım,Sonya:iktidar,ancak eğilip onu almak cesaretini gösterenlere verilir.Bir tek şey söz konusuydu burada;cesaret!Böylece,hiç kimsenin,hiç bir zaman düşünmediği bir şey geldi aklıma!Evet,hiç kimsenin!Bütün bu saçmalıkların yanından geçerken,hiç kimse bunları kuyruğundan tuttuğu gibi,cehenneme kadar yolunuz var,deyip fırlatıp atmaya cesaret edememişti;evet,gün gibi açıktı bu!Ne kimse cesaret edebilmişti böyle bir şeye ne de şimdi eden vardı!Ben...İşte bu cesareti göstermek istedim ve...Öldürdüm....Ben yalnızca cesaret göstermek istedim,Sonya,hepsi bu!"
"Acıyı üstlenmekle,suçunu yarı yarıya temizlemiş olmuyor musun?"
"Suç mu?" diye bağırdı Raskolnikov,bir anda öfkeden deliye dönmüştü."Ne suçu?Öldürenin kırk günahından arınacağı aşağılık bir tefeciyi,hiç kimseye hiçbir yararı olmayan,yoksulların kanını emen zararlı bir biti öldürmek mi suç!Bu suç benim umrumda bile değil ve onu temizlemeyi de düşünmüyorum.Nedir bu böyle?Dört yandan herkes 'cinayet!cinayet!' diye bağırıp duruyor!Korkaklığımın ne kadar saçma olduğunu bütün açıklığıyla ancak şimdi,böylesine gereksiz bir utancı çekmeye karar verdiğim şu an anlayabiliyorum!Teslim olmam düpedüz alçaklığımdan ve yeteneksizliğimden...Bir de,belki şu...Porfiriy'nin önerdiği indirimden..."
"Ne söylüyorsun sen,ağabey!" diye bağırdı Dunya,sesi umutsuzluk doluydu. "Kan döktün sen!"
"Herkesin döktüğü kanı!..." diye bağırdı Raskalnikov,büyük bir öfke içindeydi. "Geçmişte ve günümüzde bir sel gibi akıtılan,kanı!...Şampanya gibi kan dökenler Capitol'de taç giyip insanlığın kurtarıcıları olarak kutsanmışlardı!Çevrene daha bir dikkatli bak bakalım!Ben de iyilik etmek istemiştim insanlara!Hem yaptığım bu bir tek aptalca şeye karşı yüzlerce,binlerce iyi ve güzel şey yapabilirdim....Aptallık da denemez benim bu yaptığıma...Doğrudan doğruya,beceriksizlik...Çünkü,başarısızlığa uğramazdan önce hiç de şu anda göründüğü gibi aptalca görünmüyordu yaptığım iş (Başarısızlığa uğradı mı,herşey aptalcadır!) Ben yaptığım bu aptallıkla kendime bağımsızlık kazandırmak,ilk adımımı atmak,gerekli araçları edinmek istemiştim...Sonuçta sağlanacak yarar,bütün bu aptallıkları silip süpürecekti!...Ama daha ilk adımda tökezledim,çünkü ben bir alçağım!Bütün sorun burada!Ama yine de sizin görüşlerinize katılmıyorum:başarabilseydim,bana da taç giydireceklerdi!Şimdiyse,kapana sıkıştım!"
sayfa 316-317
Bugün,hiçbir temeli olmayan,soyut,amaçsız bir tedirginlil,yarın,sonucunda hiç bir şey elde edilmeyecek bitmiz tükenmez özverileri.Hayatta onu bekleyen şey buydu!Sekiz yıl sonra ancak otuziki yaşında olacağı,demek ki, önünde koskoca bir hayat bulunduğu...Önemli miydi?Hem ne diye yaşayacaktı?Erişmek istediği şey ne olacak,neye doğru koşacaktı?Yalnızca var olmuş olmak için yaşamak?Ama o eskiden de bir düşünce,bir umut hatta bir hayal uğruna bütün varlığını binlerce kez feda etmeye hazır bir insan değil miydi?Yalnızca varolmak ona her zaman az gelmiş,o hep daha fazlasını istemişti.Kendisini,başkaları için söz konusu olmayacak birtakım haklara sahip bir insan gibi görmesinin nedeni de,belki yalnızca isteklerindeki bu güçlüktü.
"Benim düşüncem,"diye düşünüyordu, "dünya kuruldu kurulalı birbiriyle çarpışmakta olan öteki düşünce ve teorilerden hangi bakımdan daha aptalca,daha budalaca?Olaya gündelik hayat açısından değil,özgürce ve geniş bir açıdan bakılacak olursa,benim düşüncelerimin hiç de o kadar...Tuhaf olmalığı görülecektir.Ey inkarcılar,ey beş paralık bilgeler,ne diye yarı yolda duruyorsunuz!Ve benim davranışım hangi bakımdan böylesine çirkin görünüyor?Bir cinayet olduğu için mi?Ne demek cinayet?Benim vicdanım rahat.Hiç kuşkusuz ortada ağır bir suç var ve yine hiç kuşkusuz yasalar çiğnenmiş ve kan dökülmüştür...Madem öyle,çiğnenen yasalarınıza karşılık siz de benim başımı alın,olsun bitsin!Ama o zaman,saltanat yoluyla değil de,iktidarı zorla eline geçirerek insanlığa iyilikte bulununanların da,hem de daha ilk adımlarında kafalarını kesmek gerekmez miydi?"
Onun kendini suçlu bulduğu biricik nokta buydu:Sonuna kadar dayanamamış ve gidip teslim olmuştu.
sayfa 330.
Bunlar da kitaptan seçtiğim en sevdiğim cümleler.
Başka yazılarda görüşmek üzere!
Jaa ne minna ^_^
Bence de mutlaka okunmalı. Çok güzel bir kitap. Emeğinize sağlık:)
YanıtlaSilof çok ağır kitap yiaaaa :)
YanıtlaSil