31.1.15

Kitap tanıtımı-Andy Weir-Marslı


Goodreads okurlarına göre 2014'Ün En İyi Bilimkurgu Romanı! Altı gün önce, Mark Watney Mars'a ayak basan ilk insanlardan biriydi. Şimdi ise, orada ölmesi neredeyse kesin.

"Çok uzun zamandan beri okuduğum en iyi kitap. Zeki, eğlenceli ve gerilim dolu. Marslı, bir romandan isteyebileceğiniz her şeye sahip."
-Hugh Howey, Wool serisinin yazarı-

"Sürükleyici… Defoe'nun Robinson Crusoe'su sanki daha zeki biri tarafından yazılmış gibi."
-Larry Niven, Hugo, Nebula ve Locus ödüllü Halka Dünya romanının yazarı-

"Bu kitap tam da benim gibi okuyucuların seveceği türden."
-John Scalzi, Yaşlı Adamın Savaşı serisinin Hugo ve Locus ödüllü yazarı-

"Andy Weir'in yazdığı Marslı şimdiye kadar okuduğum en iyi bilimsel bilimkurgu romanı. Bu romanı -başka bir kitap hakkında hiç böyle bir şey söylemedim- edebi anlamda da elden bırakmak mümkün değil."
-Dan Simmons, Hugo ödüllü Hyperion serisinin yazarı-

"Marslı aklımı başımdan aldı!"
-Ernest Cline, Başlat romanının yazarı-
"Aksiyon ve uzay macerasının kusursuz bir karışımı."
-Library Journal-
(Tanıtım Bülteninden)

28.1.15

Geri döndüm baktım,kitabı yeniden yazdım-Şimşek kız'ın güncesi-Prenses'in dönüşü-Düzenlenmiş,denetlenmiş,deyim yerindeyse yeniden yazılmış 1. bölüm

 Normal misiniz?Olmamalısınız.
Şaka yapmıyorum,ben normal değilim.Eğer normal bir şeyler arıyorsanız hemen kaçın derim,çünki ben normal değilim.Tekrar ediyorum,normal değilim!
 
Bir elementin kızı olduğumu öğrendiğimde,Güneşin anası'nın ve hatta tüm diğer element çocuklarının bana bağlı olduğunu kendi kulaklarımla duyduğumda inanamamıştım.Ama normal değildim.Ben Şimşeğin kızıydım!

Kapak Tasarımı:Kristal Kitap
Leyla Seymen Bakü doğumlu,yazmaya ve okumaya küçük yaşlarından başlayan,ablasının birtanesi,herşeyi bir arada yapmaya bayılan,bazen kurduğu şeylerle ablasını bile şaşırtan,anormal derecede çalışkan,Blogger olmaya daha yeni başlamış ve kibrine yenilmemeye çalışan küçük bir Blogger'cıktır.Büyüdüğü Azerbaycan'dan,garip bir derecede dönüş yaparak Türkiye'ye taşmış,kardeş ülkeler arasında köprü olmuş,kendini iki yere bölüp iki vatana hasr etmiştir.Küçük yaşlarından ablası sayesinde öğrendiği Türkçe sayesinde evde Türkçe konuşmaya alışmış.Eve alınan(azıcık da ısrarla) türk dvd sayesinde yazmayı ve okumayı azıcık da olsa anlamış,okumayı öğrenmekte hiç zorluk çekmemiştir.Belki yazısı hala o kadar da iyi değildir.Açdığı Blog'da 88 kere kararlarını değiştirmiş,daha fazlası için didinip durmuştur.Tek hayali büyüyüp yazar olmaktır.

21.1.15

Mimlenmişim-Etkinlik-Kendi Kitabını Yarat


Biricik ablam Aslı'nın beni mimlediği bu eğlenceli mimi yapmanın zamanı geldi.Kendi kitabımı yazmış olan ben,bu mimi de yapmaktan memnun olurum. :)

Okudum bitti-Jonh Verdon-Gözlerini sımsıkı kapat(Dave Gurney #2)



AKLINDAN BİR SAYI TUT'un yazarı JOHN VERDON'dan...

New York'un en gözde dedektifiyken, basının kendisine yakıştırdığı isimden hep rahatsız olmuştu: Süper Dedektif. Bir bulmacayla karşılaştığında, mutlaka çözmek isterdi. Gurney'e göre her bulmacanın çözümü için mutlaka bir ipucu vardı.

Peki ya bu sefer yoksa?

Düğün günü öldürülen bir gelin… Ve olaya tanıklık eden yüzlerce davetli. Cinayeti kimin işlediği ortada, herkes kendinden emin ama ya hepsi zekice bir illüzyonla yanıltılıyorsa... Cinayet silahı dahil birçok detayda sürpriz akıl oyunlarını gördüğünde, Gurney tam bir psikopatla karşı karşıya olduğunu anlar.

Gurney şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemleri, soruları ve keskin bakış açısıyla soruşturmaya bambaşka bir boyut kazandıracaktır. Kim daha zeki; Gurney mi, yoksa müthiş bir illüzyondan ibaret katil mi? John Verdon'dan, akıl oyunlarının iç içe geçtiği, sıra dışı bir roman.


"Nitelikli bulmaca severler için paha biçilemez bir kitap."
CNN.com


"Yine ilki kadar şaşkınlık verici bir olay ve yine dahice çözümler."
Publishers Weekly

"John Verdon gizemli bir olayın akıl almaz örgüsünü işlerken hikayenin en beklenmedik anında ortaya çıkıveren, şeytani bir kurnazlığa sahip. Yazarın büyük ilgi gören AKLINDAN BİR SAYI TUT kitabından sonra beklediğinize değecek."
Washington Post


20.1.15

20 Ocak-Kanlı Ocak-Karanfil bile ağladı o gün


 "Bu gün ne günü biliyor musunuz?"
Bu gün 20 ocak arkadaşlar.Belki bazılarınız bilmiyorsunuzdur,ama bu gün bizim Azerbaycan katliamından 25 yıl geçiyor.Evet,tam 25 yıl önce,1990 yılında,19 ocakla 20 ocağı bağlayan cumartesi gecesi,soğuk kış gününde çok kötü bir şey oldu.Sovyet Rus orduları Ermeni eşkıya çeteleri ile birlikte Bakü'ye girerek,Azerbaycan halkına karşı büyük bir terör saldırısında bulundu.Ermenilerin yaptığı bu katliamı şimdiye kadar unutmuyoruz.Ermeniler o gün öyle bir şey yaptılar ki!Çocuk yaşlı demeden,gaddarcasına bütün halkı öldürdüler.O zaman tanklar,soğuk bakışlı vicdansız Ermeni askerleri sokaklarda silip süpürmek için uğraşıyorlardı.Bizler,bizim halkımız ayrılmak istiyordu.Özgür olmak istiyorduk.Ama tabi ki, buna tepki büyüktü.Ve vicdansızlar,herkesi bu yüzden öldürdüler.25 yıl önceki o 19 ocak gecesinden bu yana,her 20 ocak,katliam anılır,etkinlikler yapılır ve şiirler ezberlenir.Evet,o gün için yüzlerce şairin yazdığı şiirler vardır.O gün öldürülen insanlar,topraklarının tanklar altında kalmasına göz yummayan dinc ahali şehitler olarak her 20 ocak anıldı ve hala,her zaman,asırlar geçse bile anılmaya devam edecek.Ermenilerin bizden aldıkları Karabağ,bizden aldıkları topraklarımızın %20'sini de bir gün geri alacağımıza ben inanıyorum.Çünki her ne kadar hala eksikler olsa bile,haksızlığın bedelinin ödenilmesi,imkansız,mümkünsüz bir işin yapılması ve intikamın alınması elbet bir gün yapılacak bir şey ve ben,bir gün Ermenilerin yaptıklarına bizim sayemizde pişman olacaklarına eminim. 


"Karanfil eskiden nasıl bir çiçekti,biliyor musunuz?"
Karanfil eskiden randevularda hediye edilen,aşk çiçeğiydi.Ama 25 yıl önce 1990 yılının 19 ocak gecesinde,artık karanfil hüzün gününün simgesi oldu.Karanfili bile ağlattılar.Bir şiir vardır,'ağla,karanfil,ağla!'.Karanfil bile ağlıyorsa,nasıl bir şey olmuştur kim bilir?Dehşetti o,dehşet!Saf dehşet.

Sizden istediğim bu yazdığım yazılara beş dakikanızı ayırmanızı,eğer bilmiyorsanız öğrenmenizi,biliyorsanız da sadece okumanızı isterim.Bir gün her şey bitecek,ama her ocak ayın 20'sinde bu katliam günü anılmaya devam edecek. 

"Her şey biter,her şey unutulur,ama onlar asla unutulmaz."

  Bu soğuk dehşet katliamı hakkında daha fazla bilgi için tıklayın.
Logo Design by FlamingText.com






3.1.15

Noel hatıraları

Mer-ha-ba!
Başka bir yılı da atlattık.2014 iyisiyle kötüsüyle geçti gitti.Şimdi yeni yıl geldi,gülümseyelim biraz.2015 daha iyi geçecek,ben buna inanıyorum. :) 
Biz de ailemle tatlı bir yeni yıl geçirdik.Ay,bir de ne oldu biliyor musunuz? :/ Benim bir alerjim var ki, hastalandığım zaman harekete geçer ve ben boğulurcasına,gırtlağımı sökercesine öksürmeye başlarım.Yeni yıl günü ve şimdi de hala geçmedi.Bir de yeni yıla nasıl girerseniz öyle devam eder derler,inşallah bütün 2015 öksürmem. :/

Tüm blogger'lar da haslanmış.Okul yeni yıl tatiline çıktı diye blogger'a gireyim biraz dedim,bir kaç blog yazısı okudum,baktım herkes hasta.Zet Fashion Blog sağlık problemleri yüzünden noel yazısı yazamamış.Renkli Kitap da grip olmuş.Geçmiş olsun arkadaşlar!Bir yandan üzüldüm bir yandan da şaşırdım.Yani doğru kış geliyor hastalıklar başladı ama benimle birlikte 2 blogger daha?Ne tesadüf. :)

Şimdi ben hastayım ya o yüzden blogger'a girip bir şeyler yazamadım ama şimdi size Noel günü hatıralarımı gösterme zamanı.Noel'den bir sürü fotoğraf var!


 Kışın ilk kar taneleri bizim eve geldi... :)
 Noel baba.... :)
 Çam ağacımız. :)
 İlk kar topu. :)



 Noel ağacı oyuncakları. :)


 
Been!

Son olarak:

"Bizler gideriz,geriye bu gülümseyen fotoğraflar kalır."




Diyorum ve yayını bitiriyorum. :)

Logo Design by FlamingText.com


Okuduğum bloglar