4.3.14

Nevruz çarşambaları-Od(Ateş) Çarşambası





Merhaba arkadaşlar, işte yeni bir yayında karşınızdayım.Bu gün size Azeri bayramı olan Nevruz bayramı hakkında bir yayın yapacağım.Nevruz bayramı benim en çok sevdiğim bayramlardan biri.En sevdiğim mevsimi yani Yaz'ı temsil ettiğinden en sevdiğim bayram.Ayrıca bu bayramda ateş üstünden atlamak, çeşit çeşit lezzetli şekerleme(Şekerbura, Paxlava,Şora gibi) hazırlamak, Semeni yapmak gibi bir çok güzel adeti de vardır.Bu adetler bana, yani Azeri'lere atalarımızdan bir emanetttir.Onları korumalı, bizden sonrakı nesiller için unutturmamalıyız.Bu bizim vazifemiz.Bu bayramda bir de her şeyin üstüne tuz-biber Çarşambalar yok mu?Bayılıyorum Çarşambalara.Şimdi bacadan torba atmak ya da kapı dinlemek gibi adetler şehirlerimizde pek yapılmıyor ama her kes ufak çaplı bir ateş yakıp üzerinden atlıyor.Bilenler her Çarşamba'nın adetini hemen yapıyor.Mesela bundan önceki Çarşamba olan Su çarşambası.Bu Çarşamba'da sabah 8'de kalkıp akan suyun üzerinden atlamak adettir.Bu adeti ben ve evdekiler yapmayı unuttuk ama inşallah diğer adetleri unutmayız.Unutkanlık iyi bir şey değildir.

Kitaba nasıl dalınır?-5 püf noktası





Kitaba dalmak derken aklınıza başka bir şey gelmesin.Demek istediğim kitabı bir kere elinize alıp bitirmekten bahs ediyorum.Fazla sayfası olursa tabi, bitirmek bir kaç gün ala bilir ama bir solukta okuna bilecek kitaplar bir an bile sıkılmayacağınız kitaplardır.Okudukça içinde devam etmek.Her şeyi aklınızda canlandıra bilmek.Kitaba dala bilmek budur işte.Anlaşılan bazı kitaplar dalınası değil.Mesela bir dönem önce okumağa başladığım Robin Hood.Kitap dehşet sıkıcı.Robin Hood bir adaya sıkışıp kalıyor.İnsan kitapta biraz macera bulur.Bir kere kıkırdar hiç olmazsa.Yani düşünsenize bir kere bir adaya düşüyorsunuz.Bütün ömrünüzü adada kalıp çürümekle geçirmeğe mahkumsunuz.Eğer ben yazar olsaydım, süpriz bir şey falan yapar kahramanımı adadan kurtarırdım.Ama yok.Hep aynı şeyleri yaşayıp adaya mahkum kalıyor.Ama gene Robin Hood gibi bir dönem önce okuduğum Sophie Kinsella Pasaklı Tanrıça isimli kitap.Bu kitapta dehşet kıkırdamıştım.Zamanı geçtiği için eleştiremedim.Okuldan zaman mı kalıyordu ki.Ama kitabı okurken bir an bile ay, durayım, bir bekleyeyim, demedim.Ama gece vakti okurken artık uyumam gerektiğinde diretiyordum.Daha fazla okumak istiyordum.İşte kitaba dalmak dediğim budur işte.



Okuduğum bloglar