4.3.14

Nevruz çarşambaları-Od(Ateş) Çarşambası





Merhaba arkadaşlar, işte yeni bir yayında karşınızdayım.Bu gün size Azeri bayramı olan Nevruz bayramı hakkında bir yayın yapacağım.Nevruz bayramı benim en çok sevdiğim bayramlardan biri.En sevdiğim mevsimi yani Yaz'ı temsil ettiğinden en sevdiğim bayram.Ayrıca bu bayramda ateş üstünden atlamak, çeşit çeşit lezzetli şekerleme(Şekerbura, Paxlava,Şora gibi) hazırlamak, Semeni yapmak gibi bir çok güzel adeti de vardır.Bu adetler bana, yani Azeri'lere atalarımızdan bir emanetttir.Onları korumalı, bizden sonrakı nesiller için unutturmamalıyız.Bu bizim vazifemiz.Bu bayramda bir de her şeyin üstüne tuz-biber Çarşambalar yok mu?Bayılıyorum Çarşambalara.Şimdi bacadan torba atmak ya da kapı dinlemek gibi adetler şehirlerimizde pek yapılmıyor ama her kes ufak çaplı bir ateş yakıp üzerinden atlıyor.Bilenler her Çarşamba'nın adetini hemen yapıyor.Mesela bundan önceki Çarşamba olan Su çarşambası.Bu Çarşamba'da sabah 8'de kalkıp akan suyun üzerinden atlamak adettir.Bu adeti ben ve evdekiler yapmayı unuttuk ama inşallah diğer adetleri unutmayız.Unutkanlık iyi bir şey değildir.





Her salıyı heyecanla bekliyorum.Ne yazık ki, bu neşeyi doya doya yaşayamıyoruz.Çünki Çarşamba'lar her haftada sadece bir kez.Yani demek istediğim bütün hafta değil.Ayrıca öyle yılda her hafta değil.4 haftada 4 Çarşamba.Demek istediğim bu.Ben bu tutkuyu doya doya yaşamağı seviyorum.Daha çok küçük olsam da bütün adetleriimizi doya doya yapıp hiç bir zaman unutturmamak ve gelecek nesillere aktarmak istiyorum.Her kes için güzel bir hayat yaratmak istiyorum.Bizim Azerbaycan'da Hacı Zeynalabdın Tağıyev'in yaptığı gibi.Ayrıntılı bilgiyi buradan ala bilirsiniz.


Bu konuştuklarımdan sonra bir de Vikipedi'den araştırdığım Çarşamba'lar hakkında bilgiyi size sunmak istiyorum:


Çarşamba günü, Türklerde haftanın çalışma günü olarak sonudur (bazen de haftanın tam ortasıdır) ve bu nedenle bu güne değişik anlamlar yüklenmektedir. Diğer günlerden farklı olarak görülmektedir. Nevruzdan önceki son dört Çarşambaya özellikle Azeri kültüründe ayrı bir önem verilir. Nevruz yaratılışın aşamalarını simgeleyen dört öğeyle (su, ateş, rüzgâr ve toprak) ilgili kutlama geleneklerini içerir. Genel olarak Çarşamba günlerinde ve özellikle bu son dört Çarşambada gece vakti dikkatli olunması ve doğaya (doğa ruhlarına) saygısızlık yapılmaması gerektiğine inanılır.


  • Su Çarşambası: ("Sular Navruzu"). Ezel Çarşamba da denilmektedir. Bugünde su havzalarında düzenleme çalışmaları yapılır, su kaynakları ve kuyular temizlenir. Henüz gün doğmadan tüm insanlar su kıyılarına veya kuyulara, çeşmelere gider. Önce elini-yüzünü yıkar sonra su üstünden atlar, yaralılar yaralarına su sürer. İnsanlara birbirlerinin üzerine su serperler. O gün sudan geçenlerin yıl boyunca hastalığa yakalanmayacağına inanılır. Eski Türklerde su tanrıları Aban ve Yadan’ın onuruna türküler ve dualar okunduğu bilinmektedir.
  • Od Çarşambası: ("Otaş Navruzu"). Üskü Çarşamba veya Addı Çarşamba olarak da bilinen gündür. Bu gelenek eski Türklerin Güneş'e ve Od’a (ateşe) olan kutsal inancından veya saygısından kaynaklanmaktadır. Geleneklere göre, bu gün ateş yakılarak ateşin üzerinden atlandığı takdirde insanın içinde bulunan tüm kötülük ve çirkinliklerin yakılmış (ortadan kaldırılmış) olacağına inanılır.
  • Yel Çarşambası: ("Salhın Navruzu"). Uyandıran Çarşamba veya "Rüzgârlı Çarşamba" olarak da bilinir. Bu günde esen sıcak veya ılık rüzgârlar yazın gelişini insanlara ve doğaya haber verirler. Uyanan yel, daha önceden uyanmış olan suyu, ateşi harekete geçirir. Navruz şenliklerindeki Yel Baba töreni geçmiş çağlardaki Yel Tanrısı inancı ile ilgilidir. O gece söğüt ağacının veya kutlu sayılan başka bir ağacın altına gidilerek Yel Baba çağırılır. Eğer Yel Baba (Yel Ata) insanların sesini duyup eserse ve söğüdün dallarını toprağa dokundurursa, tutulan dilekler yerine gelecek demektir.
  • Yer Çarşambası: ("Toprak Navruzu"). Toprak Çarşambası veya Yılahır Çarşambası da denir. Nevruz öncesindeki son Çarşamba gününde nihayet yer (toprak) uyanır, nefes almaya başlar. İnanca göre toprak artık ekilmeye hazır olduğu için ona tohum serpilebilir. Söylencelere göre geçmiş çağlarda kişilerin gıda kıtlığından eziyet ve sıkıntı çektikleri bu günde Su, Ateş ve Yel bir araya gelerek, Toprak Hatunun yeraltı tapınağına konuk olarak giderler, ondan yiyicek isterler ve böylece uyumakta olan toprağı uyandırırlar.

Umarım yeterli bilgi vere bilmişimdir.Hayatınızı harika bir şekilde, kimseye muhtaç olmadan geçirmenizin dileğiyle iyi günler. HOŞCAKALIN! :D

-Alida-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Okuduğum bloglar