16.9.18

Albüm İncelemesi - Fudanjuku - Kimi İro İro Utsuri (yeni albüm haberi)



Yarın okul açılacak ve ben bunu yazıyorum...
Okul bir an önce açılsa keşke sıkıldım artık...

Uzun zamandır canım grubumdan bahsetmediğime göre,hazır yeni albüm çıkarıyorlarken ve en son çıkardıkları albüm internette sonunda bulunabiliyorken,neden bu yazıyı yazıp yaz sezonumu kapatmıyorum ki? :D

14.9.18

Grup Tanıtımı - Ikon (Welcome Back,Return,New Kids: Begin,Continue)


ikon ile ilgili görsel sonucu

Anyeonghasseyo!

Evet,müzik yazıları geri döndü.Çünkü yapamıyorum,bunları yazmayınca rahatlayamıyorum.Nedenini ben de gerçekten bilmiyorum,sanırım tecrübelerimi aktarma kaygısından.Benim denemeye değer gördüğüm bir şeyi başkaları da denesin istiyorum.

Bir de,etiketleri ve isimleri düzenliyordum bu gün,eski yazılara bakarken ne kadar değişmiş olduğumu farkettim.İlk önce,eskiden çok daha fazla Japonca dinliyormuşum,şimdi ise daha çok korece.O zamanlar şaşırarak ne az rock dinlediğimi farkettim.Bu aralar J-rock'a merak saldım ve bu beni çok mutlu ediyor.Pop'un yerine rock koymuş gibi oldu bu biraz.

Bu gün,yaz başında fandomuna girmeye karar verip istikrarla bu yolda çalıştığım Ikon hakkında.

13.9.18

Şarkı Listesi ~6


Ä°lgili resim

Uzun bir aradan sonra dinlediklerimle karşısınızdayım.

Minseo - Zero  *
Daniel Caesar - Best Part  *
Mariya Takeuchi - Plastic Love
The Rolling Stones - Street of Love  *
The Rolling Stones - Paint It,Black 
The Cranberries - Zombie  *
Troye Sivan - Animal *
Snuper - Platonic Love
Snuper - It's Raining *
Snuper - Back: Hug
Troye Sivan - Bloom 
Crush - Cereal ft. Zico
Day6 - Shoot Me *
Monsta X - Hero
Monsta X - Dramarama
Fudanjuku - Wotakist
Fudanjuku - Welcome to my Familia *
KARD - Dimelo *
KARD - Ride on the Wind
KARD - Moonlight
Ikon - Coctail *
Ikon - Freedom
Ikon - Killing Me
Dionne Warwick - Always Something There to Remind Me
Alev Lenz - Falling into Me
Eminem - Fall * 
N. Flaying - How R U Today?
Queen - Innuendo
Queen - Under Pressure 
Son Feci Bisiklet - Bu Kız
Son Feci Bisiklet - Galiba Sevmiyorlar
Son Feci Bisiklet - Çar Bomba
Son Feci Bisiklet - Zaman Yok *
Eminem - Kamikaze 
(G)- Idle - Hear Me
Mamamoo - Modereto ft. Hash Swan
Zaz - On Ira
Zaz - Je Veux
Zaz - Les Passants  *
Barış Özcan ft. Şanışer - Korkudan  
Şanışer - Yalan ft. Sokrat St *
Şanışer - Yanıma Gelmesinler
Şanışer - Ben Kimim
Queen - Somebody To Love
Queen - Mustapha
LP - Girls Go Wild *
Imagine Dragons - Natural
Тимати feat. Мот, Егор Крид, Скруджи, Наzима & Terry - Ракета *
Live - Deep Enough *
The Half - Ey Gözəl  *
Элджей - 360° *
Элджей - Минимал
Oh Wonder - Without You
One Ok Rock - Et Cetera *
Queen - Made in Heaven
Queen - Crazy Little Thing Called Love
Queen - The Prophets Song 
Queen - The March of Black Queen
IU - Ugly Duckling 
IU - Red Queen
IU - Glasses
XXTentacion - Sad 
XXTentacion - Jocelyn Flores
SiM - Rosso&Dry *
In2it - Sorry For My English
Taeyeon - Something New
Zico ft. IU - Soulmate 
Akif İslamzadə - Neyləyim *
LCD - Thunderclouds
X Ambassadors - Unsteady
Seungri - 1,2,3
Seungri - Mollado ft. B.I
Seungri - Where R U From ft. Mino
Seventeen - Oh My *
Seventeen - Clap
Seventeen - Very Nice 
Mamamoo - Egoistic 
Mamamoo - Sleep in the Car *
Day6 - I Wait
Fudanjuku - Yatterman no Uta
Fudanjuku - Chijo no Buki livetune remix *
Sekai no Owari - Rain
KNK - Rain
SF9 - O Sole Mio
Leo - Touch&Sketch *
Leo - Nowadays
Nərminə Məmmədova, Sinan Səid - Evlərinin Önü Yonca

bazı şarkılar hakkında söylemek istediklerim:

ehehe ben ehehe :D


1*Minseo Zero - Bu şarkı son zamanlar en çok dinlediğim şarkı,inanılmaz güzel,harika bir altyapısı var ama neredeyse hiç bilinmiyor.Dream Tv kpop saati sayesinde keşfettiğim bir şarkı,bence dinleyin.

2*Daniel Casar Best Part - Dinledikçe huzur veren bu şarkıyı Jeon Jungkook tavsiye etti,son canlı yayınında.Yine ondan çaldım yani :D Bu aralar favorim.

3*The Rolling Stones Street of Love - Canımın içi Dilara unni'min tavsiyesi,harika bir şarkı.Rolling Stones tutkunuyum bu aralar sayesinde ehehe :D

4* Cranberries Zombie - en çok duyduğum ve en çok bilinen şarkılardan biri olsa da bulmam çok uzun sürmüştü,anlamı da kendisi gibi enfes...

5* Troye Sivan Animal&Bloom - Troye Sivan'ın son şarkılarına bayılıyorum,son zamanlar çok dinliyorum.Animal ve Bloom favorilerim son zamanlarda,Wild da çok güzeldir.

6* Snuper It's Raining - Snuper,son zamanlarda en sevdiğim kpop gruplarından biri,bilinmeyen ve çok dinlenmeyen bir grup ama,son şarkıları Tulips çok sevildi.Ben Weekly Idol'da gördüm,hemen araştırdım.Tulips ile sevdim grubu,şu anda şarkılarını dinlemekteyim,tavsiye ederim.Favorim It's Raining olsa da,Tulips,Back: Hug, Platonic Love,Star of Stars,Shall We Dance,Poloroid gibi tavsiye edebileceğim bir sürü güzel şarkıları var.

7* Day6 Shoot Me - Son zamanlar bu krock grubunun,çoğu krock grubunun tutkunuyum.Shoot Me dışında,Congratulations,I Wait,Beautiful gibi şarkılarını çok çok tavsiye ederim.

8* Fudanjuku Welcome to My Familia - Ekimde dönecek olan Fudanjuku'nun yazısı yakında gelecek.Evet,sözümü bozuyorum ama yapacak bir şey yok -_- Bu şarkı son teklilerinden,yeni yazıda hepsinden bahsedeceğim.

9* KARD Dimelo - KARD'ın yeni albümünden favorim.Albüm incelemeleri yolda,diğer şarkılarını da dinlemenizi tavsiye ederim.

10* Ikon Coctail - Ikon'un tanıtımı ve yeni albüm incelemesi yolda.Size nasıl Ikonic olduğumu anlatacağım :D Ikon güzeldir,dinleyin derim.Hah,bir de,yeni albümden favorim Freedom.

11* Eminem Fall - Eminem geri döndü!Yeni albümünü dinleyin,eski Shady'i özlediyseniz.
not: hala eskisi gibi değil Marshall Mathers...

12* SFC Zaman Yok - Bununla kitap bile okudum,o kadar taktım SFB'e son zamanlar.Favori şarkım Zaman Yok,harika bir grup,dinlemeniz şiddetle tavsiye edilir.

13* Zaz  Les Passants - Fransızca şarkılara bayılan ben,yeni bir kaynak buldum sömürmeye.Bu kadının her şarkısını sayısız kez dinliyorum.Bu yaz On Ira ile geçti resmen.Siz de dinleyin,müthiş bir sesi var.Belki bir gün bir yazıda bahsederim kendisinden.

14* Şanışer Yalan - Barış Özcan sayesinde tanıdığım efsane rapçi.Ama nasıl güzel şarkıları,nasıl müthiş biri.Barış Özcan'ın ondan bahsettiği videoyu aşağıya ekliyorum,bir de birlikte yaptıkları Korkudan şarkısını.Bir de,sonra bu şarkıyı dinleyin,sonra konuşalım :D


15* LP Girls Go Wild - LP'in yeni şarkısı.N'ouble Pas'ı da çok beğenmiştim,buna da bayıldım.Özletmişti kendini,iyiki döndü.İki şarkıyı da dinleyin.

16* Ракета - Yaz boyunca rusça tekrarlar yaptığım için,doğal olarak rusça da öğrenmeye başladım.Bu şarkı da yaz başında çıktı,üç aydır dinliyorum.

17* The Half Ey Gözel - Çok az azerbaycanca şarkı dinlerim,özellikle de yeni şarkılardan,ama bu şarkı,mükemmel.Ülkemizde hala gerçek müziği bilen insanların olması güzel,keşke daha fazla insan dinlese.Hadi siz de dinleyin bu güzelliği.

18*Eldjey - Başka bir rus sanatçı.Son zamanlar şarkıları çok hoşuma gidiyor.O kadar taktım ki bu aralar rusçaya, rus bir diziye bile başladım.Metod adlı bir dizi,tavsiye ederim.

19* One OK Rock Et Cetera - Ben dinleye dinleye doyamadım,Dilara unniye de dinlettim.Şimdi ikimiz de deli gibi dinlemekteyiz bu efsane şarkıyı. :D Geçen beni deli gibi aramasının sebebi,bu şarkının adını sormaktı...

20* SiM Rosso&Dry - An itibariyle SiM'den favori şarkım.Grubu yeni keşfetmeye başladım,size de tavsiye ederim,özellikle bu parçayı.

21* Akif İslamzade Neyleyim - Bir şarkı bu kadar güzel olamaz diyeceğim.Fazlasıyla güzel bir şarkı,her dinlediğimde gözyaşlarımı zor tutuyorum.Fazla hoş be...Yazın ortalarından beri hayranlıkla dinlediğim şarkıdır...Şarkının özel bir hikayesi var,sözlerin yazarı Rəsul Rza,şarkıyı eşi Nigar Rəfibəyli'nin ölümünden sonra yazmış.Bu yüzden sözler şöyledir: 'Yaz axşamı səni bil ki, bu Nigar...həzin-həzin yada salır- Neyləyim' Tüyler ürpertici,değil mi? :)
Ayrıca sanatçının Öten Günlerimi Qaytaraydılar şarkısını da tavsiye ederim,çocukluk şarkım resmen :D

22* Seventeen Oh My - Seventeen adlı grubu sevmemin ve keşfetmemin iki sebebi var; bir tanesi sevdiğim bir youtuber Ezgi İrem,diğeri canımın içi Japon'm.Kendisi tutkulu bir carat'dır,Merve Nur unni'm sayesinde ben de artık sürekli Seventeen dinliyorum.Çok daha fazlasını hakeden bir grup,dinleyin.Very Nice şarkıları favorim,son albümleri de çok güzel,Clap,Bboom Bboom,Shining Diamond,Thanks,Don't Wanna Cry gibi efsane şarkıları var ayrıca.

23* Mamamoo - Sleep in the Car - Favori kız grubumun son albümünden favori şarkım.Çok swag bir şarkı.Red Moon incelemesi çok yakında blogda olacak ;)

24* Chijo no Buki livetune remix - Fudanjuku'nun ilk albümü Kizuna'yı sonunda orjinal hali ile bulmayı başardım,ve bu remix tek kelimeyle mükemmel.Bağımlılık yaptı resmen...

25* Leo Touch&Sketch - Vixx biasım sonunda solo çıkış yaptı!İncelemesi çok yakında Blue Things'de! ^^

Umarım yeni bir şeyler denemenizi sağlayabilmişimdir,iyi dinlemeler :)

Başka yazılarda görüşmek üzere!
Jaa ne minna! ^_^
Logo Design by FlamingText.com

Film - Solaris


solaris 1972 ile ilgili görsel sonucu

Selam dünya ben Menolly!

Solaris (Rusça: «Солярис», tr. Solyaris) 1972 yapımı Sovyet sanat filmidir. Stanisław Lem'in aynı adlı romanından uyarlanan yapımın yönetmenliğini Andrey Tarkovski üstlenmiştir. Duygusal krizler nedeniyle başarısızlığa uğrayan bir uzay deneyini konu almaktadır.


solaris 1972 ile ilgili görsel sonucu

Tarkovsky'nin eski bir filmi,Barış Özcan'ın tavsiyesiyle izlediğim bir film.Bilim kurgu,ama,hiç bir özel efekt yok,hatta hikaye çok çok yavaş ilerliyor.İlk başlarda biraz sıksa da,(çünkü gerçekten yavaş ilerleyen bir film) ilerledikçe güzelleşen bir film,ayrıca,içinde sürpriz gibi çıkan bazı özlü sözler var.Karakterlerin duygusal iniş çıkışları ve görseller hayran bırakırken,ne zaman başlayıp bittiğine şaşırıyorsunuz.
2002'de yeni bir versiyonu da çıkmış,ama bu orjinali çok daha iyi diyorlar.

Beğendim,ama çok yavaş ilerlediğinden sıkmadı değil.Yine de izlenilesi.
Logo Design by FlamingText.com

Dizi - Black Mirror - Kara Ayna


black mirror ile ilgili görsel sonucu

Selam dünya ben Menolly!

Aslında 2018 ortalarından beri izlemeye başladığım (Barış Özcan sayesinde),teknolojinin karanlık yanını da gösterdiğini söyleyebileceğimiz bir ingiliz dizisinden bahsediyorum bu gün.Bir çok izleyiciye göre ingiliz dizi tarihin başına gelmiş en güzel şey,bence de.

7.9.18

Kitap - Yevgeni Zamyatin - Biz


yevgeni zamyatin biz ile ilgili görsel sonucu

George Orwell - 1984 ve Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya gibi eserlere ilham kaynağı olmuş,geleceğe ışık tutan ilk eserlerden, Biz.

Distopik bir geleceği konu alan romanda, hikâye baş kahraman "D-530"un ağzından bir tür günlük şeklinde anlatılır. Romandaki `günlük` biçimindeki anlatım, kahramanların isim yerine ürün koduna benzer kodlarla isimlendirilmesi ve genel anti-ütopyacı tutum daha sonraları birçok romanda kullanılacak ve roman birçok distopya konulu romana öncü olacaktır. Distopik bir hiciv olan romanda birçok özel ve farklı detay göze çarpar. Bunlara örnek olarak romanda evlerin saydam materyallerden yapılmasını verebiliriz. Buna göre herkes her an görülebilir.

Biraz yavaş da olsa,zor anlayarak da olsa okuduktan sonra bir baş dönmesi bırakan kitap.Tüyleriniz diken diken oluyor ve yavaş yavaş matematikten soğumaya başlıyorsunuz :D Gerçekten,kitabı okuduktan sonra matematiğe olan hevesim uçtu...

Şaka bir yana,distopik ve geleceği anlatan romanlara takmış durumdayım galiba...
İlk başladığımda bitirmek istememiştim ama,bir yerden sonra sanırım beni içine çekti ve okumaya devam ettim.
Başka gezegenlere gönderilecek olan Entegral'in yaratıcısının,D-503'ün kayıtlarından oluşan kitap,karanlık bir gelecekten bahsediyor.200-Yıl-Savaşları'dan sonra insalığın yaratmış olduğu yeni bir dünyada,matematik temelli bir dünyada yaşayan insanlar,daha doğrusu sayılar anlatılıyor.Her şey D-503'ün yaşadığı güzel dünya ile ilgili notlarıyla devam ederken,birden D-503,I-330 ile tanışır ve hayatı altüst olur.'Hastalık' dediği bir takım düşler görmeye başlar ve yavaş yavaş TekDevlet'e ve Velinimet'e olan inancı körelir.

Çıktığı dönemde inatla yasaklanırken,bu günlerde klassiklerden ve ölmeden önce okunması gereken kitaplardan biri olmuştur bu nadide eser.
Herkesçe okunması gereken bir kitap bence de.
Logo Design by FlamingText.com

Film - Senden Önce Ben


senden önce ben ile ilgili görsel sonucu

Jojo Moyes'in Senden Önce Ben kitabının film uyarlaması,2016 yapımı.

Kitabı okumamdan bir gün sonra fragmanı izleyip ani bir kararla annemle birlikte izledim.Annem de beğendi,ben de ama bence film çok güzel olsa da kitap kadar güzel değil.


senden önce ben ile ilgili görsel sonucu

Her ne kadar kitaptaki her şey birebir yansıtılmaya çalışılsa da bazı şeyler tabii ki de atlanmış,mesela Will'in kız kardeşi Georgina yoktu,bazı minik sahneler yoktu ve bazı şeyler değiştirilmişti.Bunların bence çok önemi yok,yine de keyifle izlenebilir.

Ama izlemeden önce kitabı okumanızı tavsiye ediyorum çünkü kesinlikle kitap daha güzel.


senden önce ben ile ilgili görsel sonucu

En çok üzüldüğüm şey ise kitaptaki labirent bölümünün olmamasıydı.Will Traynor karakteri hayal ettiğim gibiydi,Lou pek hayal ettiğim gibi değildi ama yine de oyuncuyu çok beğendim.Patrick ve Treena karakterleri ise benim için hoş bir sürpriz oldu :D (demek Clara ve Neville?)

Özellikle dans ettikleri sahne ve klasik müzik konseri sahnesi çok çok güzeldi.
Müzikleri de çok hoştu:
Me Before You soundtracks

İzlemenizi tavsiye ederim.

Başka yazılarda görüşmek üzere!
Jaa ne minna! ^_^
Logo Design by FlamingText.com

Kitap - Jojo Moyes - Senden Önce Ben (Me Before You)


senden önce ben jojo moyes ile ilgili görsel sonucu


Selam dünya ben Menolly!

Bir kaç yıl önce bu kitabı okuyacaksın deseler herhalde kahkahalar atardım.Ama iki gün önce salya sümük ağlayarak bitirdim.

5.9.18

Efsaneler Asla Ölmez - Queen


queen ile ilgili görsel sonucu


Hazır Freddie Mercury'nin doğum günüyken,bu yazıyı yazmalıyım.

Son zamanlarda çok dinlediğim bir grup var.Öyle ki her gün dinliyorum ve yakında albümlerinin hepsini incelemeye başlayacağım.Çok efsane bir grup bu.

Dizi - X Files - 11. sezon


X files season 11 ile ilgili görsel sonucu

Çocukluğumun dizisi X Files'ın son 11. sezonunu da bu yaz izledim.

Film - Yurttaş Kane - Citizen Kane



Yurttaş Kane ile ilgili görsel sonucu

Sinemaya yeni bir takım çekim teknikleri getirmiş,sinemanın en önemli filmlerinden biri.

Yurttaş Kane, ölen bir iş adamının ölmeden önce söylediği bir sözün sırrını açığa çıkarmaya çalışan bir muhabirin hikayesini konu ediyor. Tanınmış iş adamı Charles Foster Kane gösterişli bir hayatın barındırdığı her şeye sahiptir; bolca para, şöhret, prestij ve kadınlar... Fakat ani ölümünün ardından, ölmeden önce söylediği son söz olan “Rosebud” bir giz perdesini doğurur. Yakın çevresindeki kimsenin anlamanı bilmediği bu sözcük Kane’in ölümüne ve yaşamına dair bazı sırların varlığını işaret eder. Bu kelimenin anlamını açığa çıkarmaya çalışan gazeteci Jerry Thompson Foster’ın arkadaşları, ailesi ve iş arkadaşlarıyla röportajlar yapmaya başlar. Bu kişiler Kane hakkında hikayeler anlattıkça gazeteci puzzle’ın parçalarını birleştirmeye başlar. Usta yönetmen Orson Welles’in başyapıtı Yurttaş Kane, sinema tarihinin en önemli kilometre taşlarından biridir.

Kane'in hayat hikayesini izlemek eğlenceliydi,özellikle gazeteciliğe başladığı bölümleri izlemekten özel bir keyif aldım.Filmin sonuna kadar Rosebud ne diye ben de düşündüm durdum.

Yurttaş Kane'in hikayesi adeta zamanla benliğini kaybetmiş,olduğu kişiden uzaklaşmış ve yavaş yavaş sadece huzurlu çocukluk yıllarını özleyen bir adamın hikayesi.

spoiler
Rosebud çocukluk kızağıymış ya...Cidden mi Kane demekten kendimi alamadım ama anlamı çok güzel,adam ölüm anında dahi huzurlu çocukluğunu özlüyor...
spoiler bitti

Şöyle eski,siyah beyaz bir film izleyeyim de yanında bitter çikolata yiyeyim diyen benim gibi insanlardansanız,size bu 1941 yapımı efsane filmi tavsiye ederim.

Başka yazılarda görüşmek üzere!
Jaa ne minna! ^_^
Logo Design by FlamingText.com

4.9.18

Kitap - Hermann Hesse - Doğu Yolculuğu


hermann hesse doğu yolculuğu alıntı ile ilgili görsel sonucu

Bir Hermann Hesse kitabı daha bitti.

Kitap - J. D. Sallinger - Çavdar Tarlasında Çocuklar


j.d salinger çavdar tarlasında çocuklar alıntı ile ilgili görsel sonucu

Bu kitap,çok garip.Cidden çok garip.

Gönülçelen ya da Çavdar Tarlasında Çocuklar (Özgün adıyla: The Catcher in the Rye), J. D. Salinger'in romanıdır. Eser ilk olarak 1951'de Birleşik Krallık ve ABD'de kitap olarak basıldı.
"Modern zamanların başyapıtı" olarak değerlendirilen bu eser, "ahlâk dışı" ve "açık saçık" bulunduğundan ABD'nin birçok tutucu bölgesinde uzun süre yasaklı kaldı. Hâlâ bazı Amerikan kütüphanelerinde yasaklı kalmasına rağmen, kitabın yasaklanması günümüzde ilginç bir hal almıştır: ABD'de lise düzeyinde en çok yasaklanan kitap olmasına rağmen aynı zamanda en çok okutulan kitaptır.
Kitap, anti-kahraman Holden Caulfield'ın okuldan atılmasıyla başlayan süreci Holden'ın kendi ağzından anlatır. Stylist.co.uk sitesi tarafından "En iyi ve en ikonik 100 giriş cümlesi" listesinde romanın giriş cümlesi birinci sırada yer alırken "En iyi 101 kapanış cümlesi" listesinde on beşinci sırada yer aldı.

Kitabı tek bir günde baştan sona okudum.Hem de hiç durmadan.O kadar sardı yani.

Kitap - Sabahattin Ali - Kürk Mantollu Madonna


sabahattin ali kürk mantolu madonna ile ilgili görsel sonucu

Selam dünya ben Menolly!

Geçenlerde Sabahattin Ali'yi ilk defa okudum,İçimizdeki Şeytan ile.Aslında yazarın en bilinen kitabı Kürk Mantolu Madonna.Bir dönem herkesin kahveyle fotosunu çekip instagrama attığı kitap,hatırlarsınız.Fakat ben,hem o fotoğraflar sayesinde,hem de ablamın daha önce okuyup bana kitabı baştan sona anlatması yüzünden okumak istemiyordum.Fakat madem başladım,diğer kitaplarını da okuyayım gibisinden bir cesaretle Kürk Mantolu Madonna'ya başladım.
Ama ne başladım.

İlk başta bitiremeyeceğimi sandığım kitabı bir kaç günde gayet rahat bitirdim.Hatta öyle ki gaza gelip aynı gün bir başka kitabı da bitirdim.

Sabahattin Ali – Eserin ana fikri ile ilgili düşüncelerini bu sözlerle belirtmiştir:
”Dünya’nın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!... Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?"
1998’ten bu yana YKY (Yapı Kredi Yayınları) tarafından basılan kitap müthiş bir satış başarısı yakalayan ve ilk basımı 1943 yılında Remzi Kitabevi’nden çıkan “Kürk Mantolu Madonna”,  kitap olarak basılmadan önce 1941 yılında 48 bölüm halinde “Hakikat” gazetesinde “Büyük Hikaye” başlığı altında yayımlanmıştır.
Sabahattin Ali, Büyükdere’de ikinci kez askerliğini yaptığı dönemde sol bileğini sakatlamasına rağmen romanı yazmaya devam etmiştir.
Kitap 73 yıl sonra 2016 yılında İngilizceye çevrilerek “Modern Klasikler” serisi adı altında “Madonna In A Fur Coat” ismiyle Penguin yayınları tarafından yayımlanmıştır. Kitabın İngilizceye çevirisini “Maureen Freely” ve “Alexander Dave” gerçekleştirmiştir.
Hep başkalarının istediği gibi yaşayan Raif Efendi, memnuniyetsiz hayatının tek bir anıyla değiştiğine şahit olacaktır: Maria Puder isminde bir kadına âşık olduğunda... Babasının isteğiyle Berlin’e giden ve oradaki bir sanat galerisinde hayran kaldığı bir tabloyla karşılaşan Raif Efendi, tabloda resmedilen kadın portresinin  Andrea Del Sarto tarafından resmedilmiş "Madonna delle Arpie" adlı tablodaki Meryem Ana (Madonna) tasvirine benzediğini düşünür. Raif Efendi, daha sonra takıntı derecesinde hayran olduğu tablodaki yüzün sahibiyle karşılaşacaktır. 
Madonna ismi, Orta-Çağ İtalyancasında “ma donna” öbeğinden gelmektedir. “Ma donna”, kısaca “leydim” anlamına gelir ve Hz. Meryem’in sıfatlarından biridir. 


Şu anda diyorum ki iyiki okumuşum.

Kürk Mantolu Madonna'ya böyle önyargıyla yaklaşmamın nedeni az önce de dediğim gibi bir dönem,herkesin yanında kahveyle kitabın fotosunu çekip instagrama atması ve okuyan okumayan herkesin kitap hakkında aklına geleni söylemesidir.(o televizyon programında konuşan kadını hepiniz hatırlıyorsunuzdur,o kadın tüm insanlık adına bir utançtı...)

Bir diğer sebebi de ablamdan aldığım spoiler'lar sayesinde kitabın bana uygun olmadığını düşünmemdi.Hem ağır olması nedeniyle,hem de bahsedilen konunun çok da zevkime hitap etmemesi nedeniyle.

Ama yine de,okudum.Ve bayıldım.

Her ne kadar hala bana uymadığını düşünüyor olsam da,benlik bir hikaye olmadığını düşünsem de,yine de harikaydı.Muazzam bir aşkı,bunun da ötesinde sevginin bir insanı nasıl değiştirebileceğini ve aslında insanlara ne kadar yabancı olduğumuzu gösteren bir kitap.

Bazen Raif'in düşünceleri beni sıksa da,Maria Puder'in neredeyse her dediğinde 'içimdekileri söylüyor resmen' şeklinde tepkiler vererek okudum kitabı.

Ölmeden önce okuyun,bir çırpıda bitereceksiniz ve benim yaptığım gibi kitabın sonunda sırıtarak hayallere dalacaksınız.

~~~~~~~~~
Aynı zamanda bu resim bana birdenbire Raif efendiyi de izah etmişti.Şimdi onun sarsılmaz sükunetini,insanlar ile münasebetlerindeki garip çekingenliği gayet iyi anlıyordum.Etrafını bu kadar iyi tanıyan,karşısındakinin ta içini bu kadar keskin ve açık gören bir insanın heyecanlanmasıne ve herhangi bir kimseye kızmasına imkan var mıydı?Böyle bir adam,önünde bütün küçüklüğü ile çırpınan birine karşı taş gibi durmaktan başka ne yapabilirdi?Bütün teessürlerimiz,inkisarlarımız,hiddetlerimiz,karşımıza çıkan hadiselerin alışılmadık,beklenmedik taraflarınadır.Her şeye hazır bulunan ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür?
~~~~~~~~~~~~~
İnsan birbirlerini ne kadar iyi anlıyorlardı....Bir de ben bu halimle kalkıp başka bir insanın kafasının içini tahlil etmek,onun düz ve ya karışık ruhunu görmek istiyordum.Dünyanın en basit,en zavallı,hatta en ahmak adamı bile,insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir...Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden zannediyoruz?Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında en son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?

~~~~~~~~~~~~

"Şuna dikkat edin ki,benden herhangi bir şey istediğin gün her şey bitmiş demektir.Hiçbir şey anlıyor musunuz,hiç bir şey istemeyeceksiniz..." Sonra meçhul bir düşmanıyla kavga ediyormuş gibi hırçın bir sesle devam etti: "Dünyada sizden,yani bütün erkeklerden niçin bu kadar nefret ediyorum biliyor musunuz?Sırf böyle en tabii haklarıymış gibi insandan birçok şey istedikleri için...Beni yanlış anlamyın,bu taleplerin muhakkak söz haline gelmesi şart değil...Erkeklerin öyle bir bakışları,öyle bir gülüşleri,ellerini kaldırışları,hulasa kadınlara öyle bir muamele edişleri var ki...Kendilerine ne kadar fazla ve aptalca güvendiklerini fark etmemek için kör olmaz lazım.Herhangi bir şekilde talepleri reddedildiği zaman düştükleri şaşkınlığı görmek,küstahça gururlarını anlamak için kafidir.Kendilerini daima avcı,bizi zavallı birer av olarak düşünmekten asla vazgeçmiyorlar.Bizim vazifemiz sadece tabi olmak,itaat etmek,istenilen şeyleri vermek...Biz istemeyiz,kendiliğimizden bir şey vermeyiz...Ben bu ahmakça ve küstahça erkek gururundan tiksiniyorum.Anlıyor musunuz?Sizinle,bunun için dost olabileceğimizi zannediyorum.Çünkü halinizde o manasız kendine güvenme yok...Fakat bilmem...Ne kuzuların ağzından vahşi kurt dişlerinin sırttığını gördüm..."
~~~~~~~~~~~~

Halbuki şimdi her şey değişmişti.Bu kadının resmini gördüğüm andan beri geçen bir kaç hafta içinde,ömrümün bütün senelerinden daha çok yaşadığımı hissediyordum.Her günüm,her saatim,uyuduğum zamanlar bile dopdoluydu.Bana sadece yorgunluk veren uzuvlarımın değil,ruhumun da yaşamaya başladığını,içimde, haberim olmadan üstü örtülü derin tarafların da birdenbire meydana çıkarak bana fevkalade cazip,kıymetli manzaralar arz ettiklerini görebiliyorum.Maria Puder bana bir ruhum olduğunu öğretmişti ve ben de onun,şimdiye kadar rastladığım insanlar arasında ilk defa olarak,bir ruhu bulunduğunu tespit ediyordum.Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı,ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi.Bir ruh,ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize,bizim aklımıza,hesaplarımıza hayran danışmaya lüzüm bile görmeden,meydana çıkıyordu...Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya,-ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk.O zaman bütün tereddütler,hicaplar bir tarafa bırakılıyor,ruhlar birbiriyle kucaklaşmak için,her şeyi çiğneyerek,bir birine koşuyordu.Bütün çekingenliklerim yok olmuştu.Bu kadının karşısında her şeyimi ortaya dökmek, bütün iyi ve fena,kuvvetli ve zayıf taraflarımla,en küçük bir noktayı bile saklamadan,çırılçıplak ruhumu onun önüne sermek için sabırsızlanıyordum.Ona söyleyecek ne kadar çok şeylerim vardı...Çünkü bütün ömrümce susmuş,zihnimden geçen her şeyin için: "Adam sen de,söyleyip de ne olacak sanki?" demiştim.Eskiden her insan hakkında,hiçbir esasa dayanmadan,sırf mukavemet edilemez bir hissin,bir peşin hükmün tesiriyle nasıl: "Bu beni anlamaz!" demişsem,bu sefer bu kadın için,gene hiçbir esasa dayanmadan,fakat o yanılmaz ilk hisse tabi olarak: "İşte bu beni anlar!" diyordum...
~~~~~~~~~~~


Başka yazılarda görüşmek üzere!
Jaa ne minna! ^_^
Logo Design by FlamingText.com

Kitap - Haruki Murakami - 1Q84


haruki murakami 1984 ile ilgili görsel sonucu


Selam dünya ben Menolly!

Çok severek başladığım,ama bitirene kadar elimde sürüren bir kitaptan bahsedeceğim bu gün.Gerçekten ilk başladığımda o kadar beğenmiştim ki...

"Yürekten sevdiğin bir insan varsa, bir kişi olsun yeter, hayatın kurtulmuş demektir"
Sarsıcı bir yolculuğa hazır mısınız? 
Öyleyse kemerlerinizi bağlayın. Erkekleri, titizlikle geliştirdiği bir yöntemle öteki dünyaya gönderen genç bir kadınla tanışacaksınız. Ve amansız bir takiple onun peşine düşen fanatik bir cemaatin müritleriyle…
Romantik misiniz?
Evet, bu kitapta aşk da var… İki dünya bir araya gelmeden mümkün olmayan bir aşk. 
Yaşadığınız dünya gerçek mi, hiç düşündünüz mü? 
Düşündüyseniz, paralel bir evrene geçmek sizi heyecanlandıracaktır o zaman. 
Hayatı algılayışınızı değiştirecek bir kitabın kapağını açmak üzeresiniz şu an. 
Yaşayan en büyük yazarlardan biri olarak kabul edilen Haruki Murakami başyapıtı, tüm dünyada milyonlarca satan kitabı 1Q84'le bir imkânsızı başarıyor. 
Nefesinizi kesecek bir macera romanını, gerçek nedir, insan neye inanmalı, aşk dünyayı kurtarabilir mi soruları ekseninde bir yürek atlasına dönüştürüyor.

Haruki Murakami'yi uzun zamandır okumak istiyordum,ama bir türlü bir kitabına başlayamamıştım.Sonunda kendimi zorlayıp biraz araştırdım ve 1Q84'e başladım.
İlk başta adı bana çok garip geldi.
Kitap,1984 yılında geçiyor,bir kadın(Aomame) ve bir erkeğin(Tengo) kazara kendi dünyalarından başka bir dünyaya geçmelerini anlatıyor.Bu dünya bildikleri gerçek dünyadan farklı kurallara sahip,bu dünyada iki adet ay var,dahası Little People isimli ne oldukları bilinmeyen küçük canlılar var.
Aslında genel olarak kitap bu ikilinin bir birini bulmaya çalışmasını ve kendi dünyalarına dönme serüvenlerini anlatıyor.Ama bunun da ilerisinde,kitabın içerdiği farklı bir macera var ki, hayranlıkla kendini okutuyor.

Okumaya başladığımda,itiraf edeyim biraz önyargılıydım çünkü etrafımda Murakami'nin 'sıkıcı' olduğunu söyleyen bir sürü insan vardı,bu insanlar hayatlarında belki de hiç Murakami okumamışlardır,gerçek anlamda ama yine de böyle söyleyenler vardı.Bu yüzden içimde bir önyargıyla başladım ama daha ilk sayfalardan kitap beni kendine bağlamayı başardı.Aomame'nin bir trafikte kalması ile başlayan hikaye bana oldukça ilgi çekici geldi ve devam ettikçe de daha da ilginçleşmeye başladı.

Fakat,yine de kitapta benim için karanlık kalan ve hala rahatsız olduğum bir çok konu var.
Kitap,anlattığı hikayeye güzel fazlasıyla uzun geldi bana,sanki kasıtlı olarak uzatılmış,daha uzuna anlatılmış gibiydi.Elbette,yazar detaylarıyla kitabı ele almak istemiş ve başarmış da,ama ne yalan söyleyeyim artık ortalara doğru biraz sıkılmaya başlıyor insan.Neyse ki, yarım bırakmamışım çünkü keyif aldığım bir sürü bölümü oldu.

Bunun yanında sonu benim için hala biraz karanlık,evet,Aomame ve Tengo kendi dünyalarına geri döndüler (ya da öyle görünüyor) peki ama ya Eriko Fukada'ya ne oldu?Little People cemaat lideri öldükten sonra ne yaptı?Peki,kitabın başından sonuna kadar doğru düzgün ne olduğunu karakterler gibi bizim de kavrayamadığımız Little People neyin nesiydi,iyi miydi,kötü müydü?Yoksa basitçe,insanlığın bir yansıması mıydı?
Bu sonuncu düşüncem bana daha mantıklı geliyor,nedense.

Sonuyla biraz karanlıkta kalmış gibiydi,bana o hissi verdi ve hikayeyi sevdim ama,yine de karanlık kalmış noktalar çok fazlaydı.

Fakat yine de,okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum,ara ara verdiği güzel mesajları ve farklı konusuyla ilgi çekiciydi.

Kitabı One Ok Rock'un üç şarkısıyla okudum,her bölümünü farklı şarkılarla.Answer is Near,Ending Story ve Bombs Away ile.Answer is Near bana kitabın başladığı,hikayenin oluştuğu bölümü hatırlatıyor,Ending Story Tengo ve Aomame'nin başarısız çabalarını,Bombs Away ise talihsiz ve yanlız Uşikawa karakterini.

~~~~~~~~~
Aomame konuşmayı sürdürdü. "Fakat konu ister menö olsun,isterse erkekler yada başka bir şey,kendi seçimimizi yaptığımızı sanıyoruz,ama aslında hiç bir şeyi tercih ediyor değiliz.En baştan belli olan bir şeyi tercih ettiğimizi sanıyoruz belki de.Özgür iradenin var olduğunu düşünmek istiyoruz yalnızca.Arada sırada bu düşünceler geçiyor aklımdan."
"Eğer haklıysan,yaşam aslında karanlık bir yer demektir."
"Fakat birini yürekten seversen,ne kadar rezil bir tip olsa da,seni sevmeyen biri olsa da,en azından yaşam cehennem olmaktan çıkar.Biraz karanlık olsa bile.
"Aynen öyle." 
"Fakat Aomame,"dedi Ayumi. "düşünüyorum da,bu dünyada mantığa yer yok,empati de yetersiz."
"Olabilir,"dedi Aomame. "Fakat artık değiştiremeyiz."
"Ürünü geri verme süresi çoktan geçmiş."
"Fişini de atmışız."
"Çok doğru."
"Fakat ne fark eder ki?Göz açıp kapayıncaya kadar bu dünya sona erecek." dedi Aomame. 
"Çok keyifli olur."
"Sonra krallık gelecek."
"Sabırsızlanıyorum." dedi Ayumi. 
Kitapta bahsi geçen bu 'krallık' tasviri,bilhassa Aomame'nin çocukluğundan alınmış.Onun çocukluğunda cemaate bağlı olan bir ailede doğduğu,her pazar tıpkı babasıyla tahsilata giden Tengo gibi annesinin peşisıra cemaatin öğretilerini yaymak için sürüklenmesi kitapta birebir anlatılıyor.Fakat 10 yaşına geldiğinde Aomame ailesiyle tüm bağlarını koparmış,cemaatten ayrılmış ve kendi hayatını kurmuştur.
Fakat,yine de hala çocukluğunda her zaman yemekten önce söylediği duayı kelimesi kelimesine hatırlamaktadır.Ve bu 'krallık' da o duadandır,bence,bu krallık bir tür ölümden sonra hayat,ya da basitçe cenneti ifade etmekte.
 ~~~~~~~~~ 
"Yapanlar bir mantık uydurarak,yaptıklarını meşru göstererek unutabilir.Görmek istemedikleri şeylerden bakışlarını kaçırabilir.Fakat mağdur taraf unutmaz.Bakışlarını da kaçıramaz.Anılar anne babadan çocuğa aktarılır.Dünya dediğin şey,Aomame,bir biriyle çelişen anıların sonu gelmez savaşıdır."

Dünya,bir biriyle çelişen anıların sonu gelmez savaşıdır,işte kitaptaki en sevdiğim sözlerden biri.Gerçekten de öyle değil mi?Ben,hayatta her şeyin bir sebebinin olduğuna,her şeyin bir sebebe bağlı olduğuna inananlardanım.Tesadüf diye bir şey bence yok,olsa da çok nadir,her başımıza gelenin bir nedeni vardır bence,biriyle tanışmamızın,birini kaybetmenizin,hatta sabah kalktığımız saatin bile bir nedeni vardır,evrenin işleyişinde.
Ve anılarımız da hayatımızı oluşturur ve nedenleri oluşturur.Birini çok sevmemimizin nedeni,anılarımızda büyük bir yeri olmasıdır.Birinden nefret etmemizin nedeni,onunla anılarımızda yaşadıklarımızdandır.Biri,zamanı gelip değiştiğinde ve farklı birine dönüştüğünde(ki insanlar her zaman değişir ve ölene kadar değişöeye devam eder,asla bir insanı tam olarak tanıyamayız) şaşırmamızın nedeni de önümüzdeki yeni kişi ile anılarımızdaki kişinin birbiri ile olan çelişkisidir.
Anılarımız bizi oluşturur.
 ~~~~~~~~~~
"Belli bir yaşı geçince yaşam dediğin,sahip olduğun şeyleri sürekli olarak kaybettiğin bir süreçten öteye geçmez hale gelir.Önemli şeyler birer birer tarağın dişlerinin dökülmesi gibi insanın ellerinden kayıp gider.Sevdiğin insanlar,önce biri sonra diğeri,hayatından yok olup giderler."
~~~~~~~~~~

"Dünyadaki çoğu insan kanıtlanabilir gerçeğin peşine falan düşmez.Gerçek denilen,çoğu durumda senin söylediğin gibi güçlü bir acıyı da beraberinde getirir.Dahası çoğu insan acıyı beraberinde getiren gerçeği falan aramaz.İnsanların gereksinim duyduğu,kendi varlıklarının biraz daha derin bir anlamı olduğunu hissettirecek hoş,rahatlatıcı öykülerdir.İşte o yüzden din dediğin şey var olabiliyor." 

Gerçekten de,yalan konusunda da böyle.Hayatımız boyunca hiç yalan söylemeseydik,en küçük yalanları bile,her şeyi olduğu gibi,tüm saflığıyla söyleseydik,neler olurdu hiç düşündünüz mü?Mesela,kibarlıktan yaptığımız bir çok şeyi yapmasaydık da,etrafımızdaki sevdiğimiz sevmediğim herkese tüm çıplaklığıyla içimizdeki söyleseydik?Dünya bence o zaman çok kaba,soğuk ve çekilmez bir yer haline gelirdi.
Gerçek işte bu açıdan acılarla dolu,bu yüzden kulaklarımız yalanları duymaya bu kadar alışkın.
 ~~~~~~~~~~~~

Gölge,biz insanların iyicil varlıklar olmaya çalışmasıyla aynı ölçüde şeytani bir varlıktır.Biz iyi,mükemmel ve üstün insanlar olmak için ne kadar çabalarsak,gölge de o ölçüde,karanlık,leytani ve yıkıcı eğilimini kesinleştirir.İnsan kendi kapasitesini aşarak mükemmel olmaya çalışırken,gölge cehenneme inerek şeytan haline gelir.Çünkü doğada insanın,kendisinden daha aşkın bir valık olması,kendisinden daha aşağı bir varlık olması kadar ağır bir suçtur.

Benim de sürekli düşündüğüm,kötülük ve iyilik dengesinin başka bir ifadesi.
~~~~~~~~~~~~

Aomame dairede yeniden göz gezdirdi.Sanki model ev gibi düşüncesi geçti aklından.Temiz,derli toplu,gerekli her şey var.Fakat kişiliksiz,yabanı,yalnızca sahte.Eğer böyle bir yerde ölecek olursam,pek hoş bir ölüm olacağını söyleyemem.Fakat sahne dekorunu hoşa gidecek şekilde değiştirsem bile,bu dünyada hoşa gidecek ölüm diye bir şey var mı ki?Böyle düşününce nihayetinde bizim yaşadığımız dünyanın kendisi de,devasa bir model evden farksız değil mi?Girer,oturur,çay içip,pencerenin dışarısındaki manzarayı izler,zamanı gelince teşekür ederek çıkıp gideriz.Oradaki tüm mobilyalar,kandırmacadan başka bir şey değil.Pencereden görünen ay bile kağıttan yapılmış sahte bir şey olabilir.

Nasıl ölseydiniz hoşunuza giderdi?Gerçekten,kitapta da dendiği gibi,nasıl doğacağımızı seçemesek de nasıl öleceğimizi seçebiliriz.Siz nasıl ölmek isterdiniz?Huzurlu bir ölüm mü?Kahramanca bir ölüm mü?
Peki,ölüm şeklinin nasıl olduğunun ne anlamı var?Sonunda her şekilde o soğuğu ve karanlığı,her şeyin toprağa karıştığı ve dünyadaki güzelliklerin bizim için artık hiç bir anlamı olmadığı ölüm anını tadacağız,güzel olsun ve ya olmasın.
~~~~~~~~~~~~~

Yine de bu onların Tanrısı değil,benim Tanrım.Bu,benim kendi yaşamımı feda ederek,etimin doğranması,derimin yüzülmesi,kanımın emilmesi,tırnaklarımın sökülmesi,zaman,ümit ve anılarımın gasp edilmesi sonucunda edindiğim bir şey.Görüntüsü ya da şekli olan bir Tanrı değil bu.Beyaz giysiler giymiyor,uzun sakalları yok.Bu Tanrı'nın öğretisi yok,kitabı yok,kuralları da yok.Ödülü olmadığı gibi,cezası da yok.Hiçbir şey vermiyor,hiçbir şeyi gasp etmiyor.Yükselecek bir cennet olmadığı gibi,içine yuvarlanacak bir cehennem de yok.Sıcak ya da soğuk,Tanrı yalnızca orada bekliyor.




Başka yazılarda görüşmek üzere!
Jaa ne minna! ^_^ 
Logo Design by FlamingText.com

2.9.18

Film - The Fast And The Furious Serisi - Hızlı ve Öfkeli



Ä°lgili resim

Selam dünya ben Menolly!

Evet,bu yazı kesin uzun olacak.Bu yazı kesin beni zorlayacak...

Sonunda bu yaz bir yıldan beri beynimi kemiren bir film serisini bitirdim.Çocukluğumun serisi Fast and The Furious bitti.


Okuduğum bloglar