29.5.15

İzledik bitti-Hadi İnşallah-PuCCa-Küçük Aptalın Büyük Dünyası



 Filmde PuCCa adındaki bunalımdaki bir genç kızın başına gelen bir olay ve bu olayda aşık olduğu bir genci ayartma çabaları bizlerle oluyor. Hadi İnşallah izle filminde bu genç kız uzun yıllar yaşadığı Ankara'dan ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu ayrılığın nedeni ise buradaki erkek arkadaşı ile yollarının ayrılmasından kaynaklıdır. Bu yüzden depresyona giren ve bu bunalımlı halleri ile İzmir'e gelerek burada yaşamaya başlayan genç kız artık eline ne gelirse yemeye ve sabah akşam evde oturmaya başlamıştır. Hadi İnşallah yerli filminde de bu yüzden giderek genişleyen kalçaları ve şişen göğüsleri ile artık umutsuz vaka halini alan kız ailesinin zorlaması ile bir yerel televizyon ile iş görüşmesine gider. O da ne işte aradığı mutluluk kaynağı oradadır. Takma ad olarak pekmez demeyi seçtiği bir yağız delikanlı ile karşılaşır ve onunla evlenmek için elinden geleni arkasına koymayacaktır. Ancak öncelikle güzel ve alımlı bir bayan olan ve de ona da bayan kaltak demektedir işte o bayanı saf dışı bırakmalıdır.

25.5.15

90'larda bir fenomen - Efsane geri dönüyor - Grup Vitamin


Hadi biraz geri gidelim sizinle,eskilere gidelim.90'lı yıllara mesela.O yıllarda herkesin çocukluğunu süsleyen şarkılar,gruplar yok muydu?Herhalde hepinizin vardı.O zamanlar şimdiki gibi ayrı ayrı şarkı söylemezlerdi,türlü türlü gruplar vardı.Ve Grup Vitamin de onlardan biri. :)

24.5.15

Evimizden ve aksesuarlardan fotoğraflar


Yeni beyaz gömleğim ve ben

Aslı ve ben
Merhaba!
Hatırlarsınız,size evden fotoları paylaşacağım demiştim.Ve evet,o gün geldi.Bu gün sizinle çok sevdiğim bardağımın,odamın ve evimizin bir kaç fotoğrafını yayımlayacağım.Lütfen yorum yazıp fikirlerinizi bildirin.Umarım beğenirsiniz. :)




















İlk olarak yayımlayacağıma söz verdiğim kupa.İşte böyle bir şey.Arka planda da Aslı var.Güzel,değil
mi?Üzerinde Tom ve Jerry var. :)





Benim çerçeveli bir fotoğrafım(diğer çerçeve Pic O Matic'te yapıldı)...


Buzdolabının üstünü görme keyfi... :)

Bizim tatlı heykelcikler.Babam satın aldığında annem delirmişti. :)


Ve başka bir heykel.Annem bu heykel alındığında da delirmişti.





Bilgisayarımızı merak edenlere işte büyük bir fotoğraf. :)



 Televizyonumuz. :)


Televizyonun önünde duran küçük kız aksesuarı.Benim çok hoşuma gidiyor. :)

Yorumlarınızı eksik etmeyin.Hoşça kalın! :)


Logo Design by FlamingText.com

20.5.15

Aslı'ya happy birthday bana da hadi eyvallah



Bu gün çok çirkin bir kızın doğum günü. :)

Bilin bakalın kimin?Bildiniz mi?Eveeet,benim ablam Aslı'nın.Benim ablam o.Sizin değil yani.Hani blogda bir sürü takipçisi olan var ya,benim ablam o.Aslı Seymen. :)

 Ve bu gün o muhteşem kızın doğum günü.Neden mi muhteşem kız?Kimse alınmasın ama ben bu güne kadar onun yapamadığı bir şey görmedim.Bazı ablalar,hele birbirleri ile aralarında bu kadar yaş farkı olan ablalar birbirlerinden nefret ederken,hatta birbirleriyle kavga ederken bizim kavgamız 3 saniye sürerdi.Kitap okumayı bana o sevdirmişti,şimdiye kadar hangi başarıları kazandıysam yarısı onun sayesindeydi.Kendi çabamda vardı hani,sadece ablam sayesinde başarılar kazanmamıştım.Kısmen. :)

Herneyse,benim gözümde o dünyanın en muhteşem insanlarından biri.Bir kere İngilizce seviyor.Dikkat ediniz,'seviyor'.Azerbaycan'da çoğu kişi İngilizce'yi sırf mecburiyetten öğreniyor,ama benim ablam İngilizce'yi çok seviyor. :)

Ayrıca bana çok dikkat ediyor,yani gözlerini dikip bakmıyor,yardım ediyor,güzel görünmem için elinden gelen herşeyi yapıyor.Ama ne fayda,ben güzel görünmekten çok uzağım. :)

Herneyse,bu gün onun doğum günü.Kendisi biraz utandı da,kızardı falan.Hadi onu tebrik edelim!

Aslı'yı tebrik etmeyi unutmayın ve hoş çakalın! :)


I Love You Sister!
:)


Logo Design by FlamingText.com

18.5.15

Okuduk bitti-Julia Quinn-Rüyalar gerçek olsa-Bridgertons #4



Herkes Colin Bridgerton’un Londra’daki en çekici erkek olduğunu biliyordu…

“Günümüzün Jane Austen’ı.” Jill Barnett
“Tam anlamıyla kusursuz bir hikâyeci.” Publishers Weekly

Penelope Featherington en yakın arkadaşının ağabeyine âşık olmuştur. Ömrünün yarısını onu uzaktan izleyerek geçiren Penelope, onun hakkındaki her şeyi bildiğini düşünmektedir, ta ki en gizli sırrını öğrenip aslında genç adamı hiç tanımadığının farkına varana dek.
Colin Bridgerton tutkuları ve unvanları yüzünden içten içe ağabeylerini kıskanan, Leydi Whistledown’ın Cemiyet Gazetesi’nde ne kadar yakışıklı olduğuna dair yaptığı yorumlar dışında dünya üzerinde kalıcı hiçbir şey bırakamadığından şikâyet eden gözde bir bekârdır. Hayatın sıradanlığından yorgun düşmemek ve annesinin evlilik konusundaki ısrarlarından kurtulmak adına sık sık ülke dışına seyahatler yapmaktadır. Fakat bu kez Londra’ya geri döndüğünde hayatında bir şeylerin değişmiş olduğunu keşfeder - özellikle de Penelope Featherington’un! Penelope’nin de kendine sakladığı bir sırrı vardır. Colin bu sırrı öğrendiğinde bunu bir tehdit olarak mı görecektir, yoksa bu sır ne olursa olsun mutlu sonu etkilemeyecek midir? 


17.5.15

Oyun/Uygulama eleştirisi-EA Sunar-The Sims 4 ve Diğerleri





Herkese merhaba!

Tam bir milyon yıldır yeni bir oyun/uygulama eleştirisi yayımlayamadım.Hatta yazdığım kadar uzun süredir yayın da yapamadım zaten.Hem okul,hem de bir türlü fırsat bulup bir şey yazamamak yüzünden.Tüm hayatımı porsukladım anlayacağınız,çünkü yazmaya bir şey bulamıyorum.Ve aklıma gelmişken,yazdığım çıldırmış porsuğu andıran lanet yalvarma yazısına gelen milyonlarca destek ve fikir veren yorum için de herkese teşekkür ederim!!!Çok yardımcı oldunuuz!!! :/

7.5.15

Okuduk bitti-Julia Quinn-En çok beni sev


Yazarınız 1814'ün olaylarla dolu bir sezon olacağına inanıyor, özellikle de bugüne kadar evlenmeyi düşündüğüne dair hiçbir işarette bulunmayan, Londra'nın en gözde bekârı Anthony Bridgerton için.
Aslında neden evlensin ki? Söz konusu eksiksiz bir zampara gibi davranmak olduğunda, ondan daha iyisi bulunamaz…

LEYDİ WHISTLEDOWN'IN
CEMİYET GAZETESİ, NİSAN 1814


Ne var ki dedikoducu yazarımız bu defa yanılıyordu. Anthony Bridgerton sadece evlilik kararı kalmamış, bir eş adayı da seçmişti! Önündeki tek engel ise seçtiği kişinin ablası Kate Sheffield'dı kendisi Londra balolarının o güne dek gördüğü en baş belası kişiydi. Nüktedan ve entrikacı Kate, bir yandan bu izdivacı engellemek konusundaki kararlılığıyla Anthony'yi deli ederken, diğer yandan çapkın vikontun erotik rüyalarının başmisafiri oluyordu.

Genel inancın aksine Kate, zampara beylerin zamanla ıslah olup iyi birer koca olabileceklerine inanmıyordu ve Anthony Bridgerton da bu zamparaların arasında en ahlaksız olanıydı. Kate kız kardeşini korumaya kesin kararlıydı fakat kendi kalbinin korunmasızlığı yüzünden de endişe içerisindeydi. Ve Anthony'nin dudakları kendi dudaklarına değdiği anda, Kate ona karşı koyamayacağını anlayıp korkuya kapılmıştı..

Okudum bitti-Sophie Kinsella-Sır tutabilir misin?


Emma'nın diğer kızlardan hiçbir farkı yok. Yani, onun da sırları var!

Annemden sakladığım sırlar
Bekaretimi annemle babam alt katta Ben Hur izlerken, misafir yatak odasında Danny Nussbaum'a bahşettim.

Erkek arkadaşımdan sakladıklarım,
Kırk bedenim. Connor'ın sandığı gibi otuz altı değil.
Ayrıca Connor'ın gereğinden fazla yakışıklı olduğunu düşünüyorum. Kendisini hep Ken'e benzetmişimdir.

Hani şu Barbie ve Ken'deki Ken'e.

İş arkadaşlarımdan sakladıklarım 

 İş arkadaşım Artemis beni cidden sinir ettiğinde, yani hemen hemen her gün, masasındaki saksı çiçeğini portakal suyumla besliyorum. Fotokopi makinesini de bozan bendim. İşin aslı, bozulan ne varsa marifet benim!
Hiç kimseyle paylaşmayacağım sırlar…
Tanga popomu ısırıyor. CV'mdeki matematik notum gerçeği yansıtmıyor.
NATO'nun açılımını bilmiyorum. Hatta ne işe yaradığını da!



Bunlar benim sırlarımdı. Ta ki hepsini uçakta bir yabancıya yumurtlayana kadar. En azından o sırada yabancı olduğunu sanıyordum!

2.5.15

What I do?(warning-porsuk çıkabilir)


Merhaba.
Öncelikle nasılsınız?Yani kişisel bir sebeple ilgili değil,sadece nasılsınız?
İyisinizdir.Ben de iyiyim.Aslında şu anda bu soru bir az saçma oldu ama neyse.Oldu bir kere porsukluk.
Herneyse,eee,bu yazıyı yazmamda sebep ne yapacağımı bilmiyor olmam.Yani sıkıntım bu.Yani lanet problemim bu.Bu lanet saçma porsuklu yazıyı o yüzden yazıyorum.
Ne kadar oldu bilmiyorum ama bloğu açtığımdan beridir ki, bir fikir darlığı deryası içinde yüzemeyen lanet balık porsuğu gibi boğuluyorum.Gerçi balık porsuğu diye bir şey yok ama yine de.Herneyse.
Yani fikir darlığı çekiyorum.Porsukluk.Porsukluk abidesi değil mi?(Youtube'daki Brinka Kokorinka gibi 'porsuk' lafına taktım bu gün. :) )
Yani dünyada her şeyin işi var değil mi?Blog açanlar okuyanların 'ilgilendiği' konular hakkında yazarlar.Doktorlar hasta insanları iğleştirir.Öğretmenler çocuklara,insanlara öğretirler.İtfaiyeciler ise...Ahh,herneyse. :)
 Tam bir porsuk zamanı boyunca ne yapacağım hakkında düşündüm.Blog paylaştığım şeyler size de biraz sıkıcı gelmiyor mu?Kitabım,tek tük bulduğum bazı konular,belki de çoğunuzun ilgisini çekmeyen kitap tanıtımları,başlığı bile okunmayacak kadar sıkıcı yazılar...Biraz daha dinamik olmaya çalıştıkça yerimde sayıyormuşum gibi hissediyorum. :/
Bana yardım edin,porsuk arkadaşlarım.Benim gibi tatlı bir porsuk olduğunuzu bildiğim için sizden yardim istiyorum.Yani porsuk tatlı,güzel bir hayvandır,değil mi?Tüylü ve şirindir,öyle değil mi?Tüylü ve şirin.
Herneyse.Bir tür porsuk sendromu yaşıyorum,kafaya takmayın.
Şimdi bana yorumlarınızda lütfen hangi konularla sizin ilginizi çekeceğimi söyleyin.Please,porsuks. :) :/
 Şimdi herhalde başlığı okuduğunuz anda 'bu kız iyice aklını kaçırmış!' anını yaşıyorsunuzdur.Ya da ne kadar saçma bir yazı olduğu hakkında fikir yürütüyorsunuzdur.Herhalde 10 porsuğun bir odada toplantı yapıp konuşması ve odaya bir ayının girmesi kadar heyecan verici olacak.Ya da o kadar saçma ve sıkıcı.
Herneyse,bu yazının sebebi size yeni bir şeyler yazmak ya da gülünç olsun diye değil.Gerçekten ne yazacağımı bilemiyorum.Yaptığım etkinlikler:okuduğum kitapları yazmak,izlediğim filmleri yazmak,oynadığım oyunları ve denediğim uygulamaları eleştirmek(ki bunu bir porsuklu süredir yapmıyorum :) ),yeni bulduğum kitaplar hakkında bir şeyler karalayıp her kitabı okumanızı tavsiye etmek,bulduğum bazı konular hakkında yazmak,ilgi çekici konuları arkeolog gibi arayıp bulmaya çalışıp sonra bloğa yazdığımda hiç de iyi bir iş çıkarmadığımı anlamak ve bitmiş seri ilk kitabım hakkında sürekli belki de hiç okumadığınız bölümleri eklemek ve gelmeyen yorumlar için bir umut ışığı olarak gördüğüm 'yorum yazmayı unutmayın.' lanet porsuklu yalvarmasını yazmak ve s. diğer saçma ve boşuna çabalar.Tüm bunları yapıyorum ama kimse,aranızdan hiç kimse(ki bu bloğu bir kaç dakika da olsun zaman ayırıp okuyan bir tane olsun iyi,profesyonel blogger vardır) bana neyi yanlış yaptığımı,neyin beğenmediğini ve neyi değiştirip düzeltmem gerektiğini söylemiyor.Lütfen porsuklar.Lütfen.
Bana İnşallah geleceklerine inandığım(zayıf da olsa bir umut,), yorumlarınızda neyi yanlış yaptığımı ve neyi düzeltmem gerektiğini yazın.Hangi etkinlikleri yapmam gerektiğini,kitabımın bölümlerinin yayımlamaya devam etmenin nasıl bir fikir olacağını,bloğun sıkıcı olduğunu düşünüp düşünmediğinizi,bloğunumu ne kadar sevdiğinizi,nasıl değişiklikler etmem gerektiğini ve hatta bloğumu silmem gerekiyorsa onu da yazın.Lütfen her konuda,uygunsuz olmayan bir dille bana düşündüklerinizi anlatın.Buna ihtiyacım var. :(



Logo Design by FlamingText.com


Şimşek Kız'ın güncesi-13. bölüm- (Geri dönmek?)


13. bölümü biraz beklettiğimin farkındayım ama bilgisayar tamirdeydi ve gerçekten hiç bir şey paylaşamamıştım..Her neyse,geri döndüm.Fikirlerinizi,yorumlarınızı unutmayın. :)

Okuduğum bloglar