16.4.15

Şimşek kız'ın güncesi-12. bölüm (Sia'yı kendi saldırısıyla vurdum)


Haftanın yeni bölümü.Diğer bölümler ve ikinci kitap,hatta serinin üçüncü kitabı sizleri bekliyor bilgisayarda.Yorum yazmayı unutmayın,yorumlarınız benim için çok değerli,bu yazdığınız yorumlar sayesinde hem bloğumuz,hem de kitap daha da iyi şekillenecek ve daha iyi yerlere gidebilecek.Eleştirilerinizi,nerede yanlışlar yaptığımı,neyi beğenmediğinizi ve neyi değiştirmem gerektiğini de eklemeği unutmayın. :)



“Alida?İyi misin?”
Gözlerimi yavaşça açtım.Tanya üzerime eğilmiş,bana bakıyordu.Olivia da yanındaydı.İkisi de tedirgin bakışlarla bakıyorlardı bana.
“İyiyim ben,iyiyim.” Yavaşça doğruldum.Diğerleri de önümde durmuş bana baktılar.“Neler oldu?”
“Lawrance sana saldırdı,” diye başladı Sindy. “sonra ne oldu bilmiyorum.”
“Ne?” diye sordum. “Nasıl yani?”
“Şey,biraz korkunçtu,” dedi Olivia,bana sarıldıktan sonra. “Sana saldırdı,ama sen düşmedin.Öylece kaldın,gözlerini kapatarak,sonra bem beyaz bir ışık saçtın ve,şey,saldırısı Sia’ya geri döndü.”
“Peki ya sonra?” diye devam etmesi için sordum.Olivia’yı hafif şaşkın bir bakışla izliyordum.
“Sonra hepsi yok oldu.Sia,Katherine ve Lawrance.Sense burada yatıyordun,bayılmıştın.”
“Bir de yerde şunu bulduk,” dedi Fredrick,pırıl pırıl parıldayan elmaslardan oluşan büyük bir tacı kaldırıp bana göstererek. Taç bana garip bir şekilde tanıdık gelse de ne olduğunu bilmiyordum.“ne olabilir sence?”
“Bilmiyorum,” dedim,kafamı sallayarak. “Allison nerede?”
Tanya suçlar bir bakışla bana baktı.“Leydi Allison,Alida.”
“Ah,affedersin.Leydi Allison.”diye düzelttim. “Nerede o?”
“Burada.” dedi Tanya. “Ama gücünü fazla kullanmış galiba.Bayılmış,ya da uyuyor.”
“Vakit kaybetmeden gitmeliyiz.”dedi Fredrick.
“Bitti mi şimdi?” diye sordu Olivia,usulca.
“Hayır.”dedi Tanya,kafasını iki yana sallayarak. “Daha çok var.” 
“Barınağa geri dönmeliyiz,” diye yineledi Fredrick. “ondan önce de buradan çıkmalıyız.”
“İyi ama nasıl?” Sindy’nin sorusu kısa bir sessizlikle karşılandı.
“Siz salaksınız,”
Duyduğum sesle yerimde atladım.İrkilmiştim.Bizler dururken Güneş anası uyanmıştı bile.
“Bir tarafta yığılıp kalmış olduğum doğru,ama ben iyiyim.”
Tanya hemen Allison’un önüne geldi.Yerlere kadar eğildi. “Leydim,nasılsınız?”
“Kalk,Tanya,” dedi Allison.Tanya hemen doğruldu. “benim önümde eğilmene gerek yok.Ben senin efendin falan değilim.”
“Ama siz-”
“Bana Leydi demene de gerek yok.Yinelemek zorundayım;ben senin efendin değilim.Kendine efendi muamelesi görülmesini isteyenler sadece kendini beğenmiştir.Ben sadece beni buradan kurtardığınız ve Sia’yı engellediğiniz için size minnettar kalan Güneş Anası’yım.”
Allison’un bu sözleri onu gözümde daha da büyütmüştü.Onu şimdiye kadar sadece  çok güçlü yüce Güneş anası,hepimizden daha çok yaşamış ve görmüş Güneşin elçisi olarak görmüştüm.Ama bu söyledikleri onun sadece güçlü bir Güneş anası olmadığının kanıtıydı.
“Size salak dedim,çünkü hemen yanınızda sizi anında götürebilecek biri duruyor ve siz hala bana efendi muamelesi yaparak buradan çıkmaya uğraşıyorsunuz,”diye çabucak konuştu Allison. “Şimdi zamanımız yok,barınağınıza gitmek istiyor musunuz istemiyor musunuz?”
“Çok istiyoruz,Leydim.”dedi Tanya,tam yerlere kadar eğiliyordu ki, hemen durdu.Allison’un söylediklerini hatırlamış gibiydi.Baş eğmek yok.
“Allison,Tanya.Leydi değil.”diye düzeltti Allison,gülümseyerek.Saçtığı altın sarısı ışık,onu adeta bir insan güneş olarak gösteriyordu.
“Ah,evet,affedersiniz,efen-yani,Allison.” Tanya boğazını temizledi,bu değişiklik pek alışkın olmadığı bir şeydi anlaşılan.Ama Allison,sadece gücü ve çok yaşamışlığı yüzünden yüce değil,hem de karakteri yüzünden yüce olduğunu gösteriyordu.
“Pekala,kimse bunu unutmasın,ben de öğrencileri unuttu diye mahçup olan ilk okul öğretmeni gibi sürekli tekrarlamayım.Anladınız,herhalde?” dedi Allison,yine çabuk çabuk konuşarak.
“Tabi,Allison.”dedim gülümseyerek.Ona bir türlü leydi diyemediğim için bu güzel değişiklik hoşuma gitmişti.“Gidebiliriz,herhalde.”
“Pekala,toplanın.Bir daire şeklinde.Ben de ortada durmuş olacağım.”
Çok geçmeden Allison’u daire içine almıştık.Allison gözlerini kapadı,bir saniye sonra Oxford’dan ışınlandığımızı hissettim.Mideme bir yumruk yemek gibi olmuştu,belimden aşağısını o büyülenmiş evde bırakmıştım.


Logo Design by FlamingText.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Okuduğum bloglar