25.3.14

Okudum bitti-Sophie Kinsella-Pasaklı Tanrıça


Tahmin edilemez, unutulmaz ve son derece sevimli bir roman kahramanı olarak Samantha Sweeting, Pasaklı Tanrıça kodlu ilk macerasında tüm romantizmi ve komedisiyle sizlerle buluşmaya hazır.

Samantha, Londra'da çalışan bir üst düzey avukat. Günün her saati iş başında, ev hayatı yok, tek düşündüğü şirkete ortak olabilmek. Üzerindeki baskı ve adrenalin onu fena halde coşturuyor. Ta ki bir gün, ...bir hata yapana kadar. Öyle büyük bir hata ki bu, kariyeri mahvolabilir.

Tamamen aklını kaçırıp Londra'daki ofisinden çıkıyor, bir trene binip hiç bilmediği bir yere gidiyor. Yol sormak için büyük, güzel bir evin kapısını çalınca iş görüşmesine geldiği zannediliyor ve o evde hizmetli olarak çalışması teklif ediliyor. Tabii ki bu evli çift ev işlerini halletmesi için bir avukatı işe aldığından habersiz. Fakat düşünün ki Samantha fırının nasıl çalıştırılacağını bile bilmiyor. Felaketler birbirini kovalıyor. Samantha çamaşır makinesiyle, ütü masasıyla , deterjanlarla müthiş bir savaş verirken; büyük şeflere özel yemekler pişirmeye kalkışırken tam bir kaos yaşanıyor.
İyi de acaba işverenleri evdeki hizmetlinin başarılı bir avukat olduğunu öğrenebilecek mi? Eski hayatı Samantha'nın yakasını bırakacak mı? Bırakmasa bile, Samantha geri dönmek isteyecek mi?

Göreceğiz!

"Adım Samantha. Yirmi dokuz yaşındayım. Hayatımda hiç yemek pişirmedim. Yer silmedim. Toz almadım. Düğme falan da dikemem. Yapmayı bildiğim tek şey kontratları yeniden düzenlemek ve müvekkilimi milyonlarca pound kâr ettirmek."
PASAKLI TANRIÇA, hayatı biraz daha ağırdan alması gereken genç bir kızın hikâyesi. Ki bu kızın artık kendini bulması, en önemlisi aşkı bulması gerekiyor. Ve elbette ki sözü edilen bu kızın, bir kenarda öylece durmasına alışkın olduğu ütü masasının ne işe yaradığını da artık uygulamalı olarak öğrenmesi gerekiyor.             
(Alıntıdır)




Yeniden merhaba arkadaşlar,aslında Pasaklı Tanrıça'yı uzun süre önce okumuştum.Fakat eleştirisini yapmazsam içimde kalır diye Pasaklı Tanrıça için de bir eleştiri hazırladım.Sophie Kinsella'nın komik eserlerinden biri olan Pasaklı Tanrıça benim kendi doğama çok iyi geldi.Şimdiye kadar okuduğum en garip ve en yorucu kitaptı.Bitirdiğimde bir daha günlük işlerimi aksatmayacağım hakkında kendime bir söz verdim.

Samantha Londra'da yaşayan, kendi evinde normal diye düşündüğü bir hayatta yaşıyordu.Aslında bu hayat onu yıkıyor ama kendisi bunu fark etmiyor.Çalıştığı işte gece gündüz çalıştığı için her zaman akşam eve geldiğinde yorgun argın oluyordu.Ev işlerinden hiç bir şey beceremiyor, her şeyi sonraya bırakıyordu.Bu hali ile gerçekten yıkılmış gibiydi.

Ama onun da bir amacı vardı.Bu amaç çalıştığı şirketin ortaklarından biri olmaktı.Bunun için çok çalışıyordu.Bütün işleri, bütün anlaşmaları hall ediyor, işleri gözü kapalı bitiriyordu.Tek isteği ortak olmaktı.
Bir gün işe geldiğinde iş arkadaşı'nın ona açıkladığı haber ile gerçekten de çok sevindi.İş arkadaşı Guy ona şirketin ortaklarından biri olduğunu söylemişti çünkü.Birazdan zaten bütün şirkete açıklanacaktı ama Guy Samantha'ya bunu önceden demişti.Samantha çok sevinmişti ama zamanın geçmesi için ne yapacağını bilmiyordu.

Masasını toplarken bir dosya gördü.Bu dosya onun hayatını sonlandıracaktı.Bütün şirket çalışanlarının kolayca hall ede bileceği bir iş, bu dosyadaydı.Biri gelip bu dosyayı Samantha'nın masasına bırakmıştı.Bu dosyadaki işi zamanı geçmeden önce yapması gerekliydi.Samantha dosyaya iyice baktığında en son zamanının geçtiğini gördü.Bu bütün çalışanların hemen yapa bileceği bir iş olduğunda bunu yapması zaman almaz diye birileri bu dosyayı masasına bırakmışlardı ve Samantha bunu görmemişti.Böylece işinin bittiğini düşünüp şirketten ayrıldı ve yollara koyuldu.

Trenle de bir kasabaya geldi ve ilk gördüğü kapıyı çaldı.Böylece bizim hiç bir ev işi yapamayan Samantha'mızın hizmetçi hayatı başladı. :D

Bu hikaye hayli komik ve akıcı bir kitap.Okumanızı tavsiye ederim.Sophie Kinsella'nın başka kitaplarını da okuyup size tavsiye edeceğim.İndirmek için canavar sayfam webcanavari.net'e uğrayınız. :D

-Alida-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Okuduğum bloglar