6.bölüm (Özel'lerin yeni barınağı)
Birkaç dakika daha yol kat ettik.Tanya gülümsüyordu,ama ben yorulmaya başlamıştım.Tanya hiç gitmediğim,dar yolları izliyordu.Bense hiçbir şey demeden duruyor,onun söylediklerini düşünüyordum.
Tanya benim güçlerim olduğunu söylemişti.Hala bu düşünceler aklımda dönüp duruyor,beni çileden çıkarıyordu.Gördüğüm kabusu düşünüyordum,tahtta oturan o iğrenç adamı ve Kyle’ı.O gördüğüm Estenor muydu?Eğer güçlerim varsa,şimdiye kadar neden fark etmemiştim?Bu bir rüya mıydı,çünki gerçekte bu kadar inanılmaz şeyler olamazdı.Yolda giderken kendimi bir çok kez çimdiklemiştim,ama rüya değildi.Sanırım bu inanılmaz şey,hiç olmadığı kadar gerçekti.
Aklımı kemiren soruyu sonunda sordum.“Bir rüya gördüm.Kabus gibi bir
şey.İğrenç bir adam bir tahtta oturuyordu,örümcek ağları ile kaplıydı ve
dumanlı gri gözleri vardı.Kahyamız Kyle ona benden bahsediyordu.Ne
konuştuklarını bilmiyorum ama benim hakkımda konuşuyorlardı.Bu rüya günlerce
aklımda döndü durdu.Sence bu gördüğüm Estenor muydu?”
Tanya bana baktı,gözleri kocaman açılmıştı. “Bu bir işaret,” dedi,
gözlerime bakarak.Mas mavi gözlerim onun kestane kahverengisi gözleri ile
buluştu. “bu az zamanımızın kaldığını gösteriyor.Bu rüya görme işi Özel’lerde
olur,çoğu zaman olmuş şeyleri,olanları ve olacakları görürler.Bu çok önemli bir
yetenek.”
“Herkeste var mı bu?” diye sordum,başka bir ağaçlık yoldan
dönerken.Yorulmuştum ama hiçbir şey demedim. “Bütün Özel’lerde?”
“Evet,elbette.”dedi Tanya,gülümsedi. “Bu arada vardık.”
“Bir şey daha,” dedim. “rüyada ürpertici bir ses fısıltıyla bana adımı
kelimesi kelimesine söylüyor,bundan sonra korkunun,kötülüğün beni asla yalnız
bırakmayacağını,bir gölge misalı beni takip edeceğini,bitmesi için çığlık atıp
yalvaracağımı ama artık çok geç olacağını söylüyordu.Çok korktum.Sence bu da mı
bir işaret?Senin beni farkettiniğini anlamış olabilirler mi?”
Tanya durdu,yüzünde tedirgin bir ifade vardı. “Onlar tıpkı benim gibi
herkesi farkettiler.Artık kaçacak yer yok.Güvenli bir yer yok.Estenor seni
farketti;ki sen Özel’lerin tek kurtarıcısısın-“
“Öyle değilim,öyle olmadığımı biliyorsun.Daha hiçbirşey bilmiyorum.”dedim
onun sözünü keserek.
“Öylesin,ayrıca sen de herkes gibi kısa sürede öğreneceksin.Barınakta
tanışacağın arkadaşlar da senin gibi ilk başta bir halt bilmiyorlardı ama
zamanla öğrendiler.” Tanya kafasını salladı. “Neyse,şunu anlamanı istiyorum ki,
bundan sonra korku peşini bırakmaz.Artık herşeyi biliyorsun ve bu ilk
kabusun,bu ilk işaretin olacak.”
Önüme baktım.Bir kaç metre ötemizde,ağaçlıkla kaplı bir yerde,gerçekten
güzel bir saray vardı.Siyah ve beyaz renklerindeydi,malikane
gibiydi.Büyüktü,koyu siyah kapısına beyaz zambaklardan bir çeleng
asılmıştı.Kocaman pencereleri vardı,evin çatısında da çatı katı olduğunu tahmin
ettiğim bir pencere vardı.Evde siyah beyaz renklerinde olmayan tek pencere
oydu,gri renkteydi.
Tanya gülümsedi. “İşte Özel’lerin barınağı.”
“İçerisi de dışarısı kadar büyüleyici mi?” diye sordum,ağızım bir karış
açık kalmıştı.Ev gerçek anlamda büyüleyici’ydi.Kocamandı
ve 1000 odası yoksa bana bundan sonra kırmızı babun diye bilirdiniz.
“Hem de nasıl,” dedi Tanya,eve doğru yürümeye başlamıştı bile. “hadi gel,seni
içeridekilerle tanıştırayım.”
“Karles amcalarda
kaldığın zaman burada olacaksın,” dedi Tanya,eve doğru yürürken.Evin etrafında
büyümüş çalılıklar vardı. “daha sonra kamp yeniden kurulursa-onun için de Hayat
Vaadi’ni bulmalıyız-ailene durumu söyler ve kampa gidersin.Ama biz şimdiki
görevi bitirene kadar burada kalman en iyisi.”
“Sence kampı kurtara bilecek miyiz?” diye sordum usulca,Tanya büyümüş bir
çalıyı itti.
Tanya kafasını salladı. “Bunu yapmadan önce Hayat Vaadi’nin nerede olduğunu
öğrenmeliyiz.Onun içinse Allison’u bulmalı ve ondan bilgi almalıyız.”
“Peki ama…Eğer Allison’u bulacağım zaman boyunca burada
kalacaksam,sonrasında kampı kurtarmak ve Hayat Vaadi’ni bulmak için de sizinle
birlikte savaşmalıyım.O zaman da…O zaman herhalde diğerlerine herşeyi
söylemekten başka çaremiz kalmayacak?”
Tanya bir kez daha kafasının yukarı aşağı salladı.“Görünüşe göre başka
çaremiz yok.Tabi eğer sen kampı bulmakta bize yardım etmek istersen.”
“Tabi ki isterim. Sonuçta ben de bir özelim ve bir düşmanımız
varsa…Eee…Neydi adı,Estenor.Herhalde ben ve ailem de tehlikedeyim demektir.”dedim,ışıl
ışıl gülümseyerek.Hala inanamıyordum.Bir kaç saat boyunca deli saçması
adlandırılabilecek şeyler duymuştum,birinin yanında hiçbir şey olmadan,sadece
elleriyle tam önümde bir fidan yarattığını görmüştüm ve Özel’lere yardım etmek
için evimden ayrılıp gidiyordum.Üstelik bu yaptıklarımın hiçbirinden de pişman
olacağımı sanmıyordum,yani,şimdilik.Eğer Özel’sem,Özel gibi davranacaktım.
“Bu arada seni eğitmeliyiz,” dedi Tanya,kapıya yaklaşıyorduk. “kılıçla
savaşmayı ve en önemlisi güçlerini kullanmayı öğrenmelisin.”
“Burada kaç Özel var?” diye sordum.
“Şey,evin için dışından daha küçük aslında.Burada benimle birlikte en fazla
9 özel var.Tabi kampı kurtardıktan sonra başka özel’leri de çağıracağız ve
kampta olacaklar.”
Peki,artık bana kırmızı babun
diyebilirsiniz.
Tanya durdu.Kapıya yaklaştı ve mırıldandı. “Tanya Zaytseva.Nelya’yı
getirdim.”
“Tanya?” Bir kız sesi geldi kapının arkasından. “Sen misin?Parolayı söyle.” “Kristal avize.”dedi Tanya,bu bir parola için bile çok fazla basitti.Ama doğruydu,çünki biraz sonra kapıdan bir ‘klik’ sesi geldi ve kapı ardına kadar açıldı.Tanya ve ben içeri girdik.Tanya haklıydı,evin içerisi dışarısından daha küçüktü.Tanya ve ben daire biçimli holü geçtik,açık bir kapıdan içeri girdik.İçerisi uzun,siyah beyaz meşe mobilyalarla dekore edilmiş bir odaya açılıyordu.Bir tarafta zebra desenli bir kanepe vardı,kanepede üç kişi oturmuştu.Windiana,Olivia ve Fredrick’ti bunlar.Başka bir tarafta üzeri kitaplarla dolmuş büyük bir masa ve etrafında 5 sandalye vardı.Sandalyelerde de insanlar oturuyordu,5 kişi kafa kafaya vermiş konuşuyordu.Bunlardan 4-ü erkek 1-si kızdı.Kızlardan biri eski görünümlü bir kitabın sayfalarını karıştırıyor,iri siyah gözlerinin üzerindeki siyah çerçeveli gözlüklerini her dakika yukarı kaldırarak birşeylere bakıyordu,tozpembe saçları sürekli gözüne düşüyordu.Diğerleri ise konuşuyorlardı.Başka 2 kız ise kanepenin hemen yanındaki beyaz döşeli koltuklara geçmişlerdi,kızlardan biri dizinin üzerine beyaz bir dizüstü bilgisayar yerleştirmişti,açık kahverengi kısa saçları vardı,uzun gri gözleri ekranda geziniyordu.“Hey,millet!” diye bağırdı Tanya,odadaki kafası karışmış Özel’lere bağırdı.Özel’ler başlarını kaldırdılar.Olivia ve Windiana beni görünce ağızı kulaklarında gülümsediler. “Size Şimşeğin kızı’nı taktim etmek isterim.Alida Nelya Marmaris!”
Kanepede oturan,bilgisayarlı,açık kahverengi saçlı kız kaşlarını çattı.“Biraz
çabuk olmadı mı bu Tanya?”
“Fazla zamanımız
yok,Dellis.”dedi Tanya,kız bilgisayarı kapadı. “Bence şimdiden burada olmalı.”
Gülümsemeye
çalıştım.Titrekçe el salladım.“Merhaba.”
Olivia ve Windiana hemen
yanıma gelip bana sarıldılar,merhaba dediler.Onlar da en az benim kadar şaşkın
görünüyorlardı.Diğerlerine baktım.Fredrick de merhaba demişti ama diğerleri
hala hafifçe şaşkındı.
“Pekala,herkes ayağa
kalksın.”dedi Tanya,garip sessizlikten ve gerginlikten hoşlanmamış gibiydi.
“Tanışma zamanı!”
Tanışma zamanından
hoşlanmazdım,ayrıca 10 kişinin ismini hala nasıl aklımda tutacağım bilmiyordum.
Benimle tanışmaya ilk
önce erkekler geldi.Pek yumurta gibi olduğumu söyleyemezdim ama yine de
erkeklerin ilk önce tanışması klassikti.
Koyu kahverengi
saçlı,gözleri garip bir kendini beğenmişlik pırıltısı ile parlayan bir çocuk
geldi önce.Elimi fazla samimi bir şekilde sıkarak “Tony Mesteel.Tanrı’nın oğlu.Tanıştığıma
memnun oldum.”dedi aşırı bir kendini beğenmişlik tonlamasıyla.
Tony’nin elini hemen
bıraktım. “Ben de.”dedim yalan söyleyerek.
Baya zeki görünümlü ve
ağırbaşlı olan Ackley Stepline elimi
samimi bir şekilde sıktı ve usulca gülümseyerek “Ackley Stepline.Gök elementi
Özel’i.”dedi.
Onunla da el sıkıştım.“Tanıştığımıza
memnun oldum.”
Uzun boylu,atletik
yapılı ve iri yarı bir çocuk geldi sonunda.Ona gökdelene bakarmış gibi
bakıyordum. ”Evan Donewen.Yer elementi Özel’i.”dedi elimi dostane bir tavırla
sıkarak.
“Tanıştığıma memnun
oldum.”dedim,ona da gülümseyerek.
Erkeklerden sonra kızlar
biraz ürkekçe yanıma geldi.Bir an acaba onları yakıp küle dönüştüreceğimi falan
mı sanıyorlardır diye düşündüm ama bu düşünceyi hemen aklımdan attım.
“Merhaba,tanıştığımıza
memnun oldum.” Benimle ilk tanışan kız tozpembe saçlı,iri siyah çerçeveli
gözlüklü kızdı.koyu siyah gözleri hem zeki,hem de kararlı olduğunu
gösteriyordu.Ayrıca kız dost canlısı da görünüyordu.Kendisi Ackley’nin kız
kardeşiydi.“Ben Ashley Stepline.Gök elementi Özel’i.”
“Tanıştığımıza memnun
oldum.”
Başka bir kız yanaştı, açık
kahverengi saçlı,kızdı bu.Onun adının Dellis olduğunu biliyordum.El sıkıştık.
“Dellis Omega.Ateş elementi Özel’i.”
Tanya’nın söylediğine
göre Şimşek elementi Özel’leri-ve dolayısıyla ben de-ateşten hoşlanmazdık.O
yüzden onunla el sıkışırken çok fazla durmadım,birkaç saniye önce elimi
çekmiştim. “Tanıştığımıza memnun oldum,Alida.”
Dellis’in yanındaki kanepede
oturan kız elimi sıktı.Kızın Fredrick gibi yeşil gözleri,siyah uzun saçları
vardı. “Ben Sindy Macomber.Buz kızıyım.”
Tanya ona kaşlarımı
çatarak baktığımı görünce hemen anlattı. “Ah,şey söylemeyi unuttum.Buz kızları
da Özel’ler gibidir,güçleri buzdur.Buz meleklerinin çocuklarıdırlar.Çok güçlü
ve tehlikelidirler.”
Sindy küstahca
gülümsedi.Evet,küstahca diye bilirdik.“Evet,tehlikeli.Teşekkürler,Tanya.”
Sindy’den o kadar da
hoşlanmamıştım.Ama bir şey demedim.
“Herkesle tanıştığına göre,” dedi Tanya,ağızı
kulaklarında gülümsüyordu. “artık eğitim zamanı.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder