24.3.18

Okudum Bitti - Çingiz Abdullayev - Əclafların Qanunu


çingiz abdullayev əclafların qanunu ile ilgili görsel sonucu

Selam dünya ben Menolly!

Ah...Elimde hakkında sayfalarca yazabileceğim bir kitap var.Beni soluksuz bırakan,nasıl başlayıp nasıl bittiğini anlamadığım bir kitap...


Ben polisiye hastasıyım,bilenler bilir.Agatha Christie olsun,beni polisiye ile tanıştıran Gerritsen olsun,elime geçen her polisiye romanını okumayı umuyorum,en eskilerine kadar.(ve bunu kesinlikle yapacağım) Ve bu aralar özellikle azeri yazarlardan okumaya karar vermişken,neden polisiye romanları yazan yazarları okumayayım dedim.

Bu yazar ilk defa tanıştığım,daha önce hiç bir kitabını okumadığım biri,tamamen ilk oldu yani benim için.Kendisinin üslubu ve anlatış şekli çok hoşuma gitti ayrıca,okumaya devam edeceğim.

Kitap Əclafların Qanunu,yani Kötülerin Kanunu,bir polisiye romanı.Bunun yanında edebi bir yanı da var ve baştan aşağı aksiyon içeriyor.

çingiz abdullayev ile ilgili görsel sonucu
yazar

konusu(azerice):
Bu kitabda, öz təsiri ilə bütün keçmiş nəhəng dövləti əhatə edən və indi yeni, transmilli hücumları nümayiş etdirən güclü milli mafiyaların fəaliyyətini göstərməyə və danışmağa cəhd olunub. Çox vacib bir şərtə oxucuların diqqətini çəkmək istərdim. “Milli mafiya” sözü ilə, tullantısı bu quldurlar olan xalq sözünü səhv salmaq olmaz. Pis xalq olmur, bu elementar həqiqəti hələ bir çoxları dərk etməyib. Cinayətkar, milliyyətindən asılı olmayaraq cinayətkar olaraq qalır. Zərurət olarsa, onlar razılığa gələrək birgə fəaliyyət göstərə bilirlər. Bu kitabı oxuyanların hamısının yadında qalsın. İnsana onun əməksevərliyinə, ağlına və şərəfinə görə; xalqa onun tarixinə, mədəniyyətinə və ənənələrinə görə; özünüzəsə primitiv milliyyətçilik səviyyəsinə düşməyərək başqalarına hörmət bacarığına görə hörmət edin. Nəticə etibarilə, insan olmaq o qədər çətindir ki.

Göründüğü üzre,kitap Kafkaztaki mafyaları konu alıyor.Kitapta bir çok mafya karakter var ki, yazarın onlari anlatış şekli de başka güzel zaten.

çingiz abdullayev sözləri ile ilgili görsel sonucu
o kadar haklı ki...

Kitap,Karabağ sınırındaki bir dağ köyünde yaşayan yaşlı bir çobanın öldürülmesiyle başlıyor.Ermeni,rus ve azeriden oluşan bir grubun adamı öldürmesiyle(elbette kitapta daha detaylı ama ben detaylarından bahsetmiyorum,okuyup görürsünüz) başlayan kitap,daha sonra Dronqo ile devam ediyor.(Dronqonun kim olduğundan ve onun hakkında ne düşündüğümden daha sonra bahsedeceğim) Daha sonra okuyucuların bakışları Moskovadaki bir mafyanın öldürülmesine döndürülüyor,bu olay üzerinde çalışan iki polise.

Tüm karakterler o kadar detaylı işlenmiş ki, hepsinden detaylarıyla bahsedersem gerçekten bu yazı bitmez.

Öncelikle,sınır köyünde katledilen çobanın davasına bakan polis,Mirzə Cəfərovdan biraz bahsetmem gerekir.Kitaptaki ikinci en sevdiğim karakterdir kendisi.Hikaye boyunca sakinliği,doğru kararları ve beğendiğim düşünce tarzıyla ilgimi çeken karakter oldu.Kitabın ortasında yüreğimi ağzıma getirdi,ama olsun,yazar orada okuyucularını bir tık korkutmak istemiş,olur böyle şeyler.
spoiler:
Kitabın ortalarında bir yerlerde Cəfərovun öldüğü haberini alıyoruz.Aslında ölmemiş oluyor ama,polislerden biri öldürülen kişinin adını yanlış anladığından,o şekilde yanlış aktarıyor.Aslında ölen kişi Cəfər adlı bir polis,ama adam Cəfərovun öldüğünü söylüyor.Ona da ayrı bir sinir oldum.
O bölüm gerçekten yüreğimi ağzıma getirdi.Kitaptaki ikinci en sevdiğim karakterin öldüğünü sandım,berbat bir histi.Daha sonra başına gelenleri anlatırken beni görmeliydiniz,ne zaman ölecek,nasıl ölecek diye bekliyordum korkuyla.Fakat sonra ortaya çıktı ki, sadece elinden vurulmuş,adam yanlış anlamış -_-
Büyük ihtimalle şu an neden bahsettiğimi anlamadınız ama,kitabı okursanız anlayacaksınız.
spoiler bitti

Cəfərovun başından geçenleri okurken nefes almadığımı belirtmeliyim :D Özellikle depodaki çatışma sahnelerini yüreğim ağzımda okumuştum.Son sahneleri tek kelimeyle efsaneydi,yazar duyguları bizlere başarıyla aktarmasını biliyor :)

Kitaptaki diğer baş karakterler Moskovadaki mafya Moseşvilinin,diğer adıyla Mixonun ölümü üzerinde çalışan ikili Yevgeni Çijov ve Konstantin İqnatyeviç Mixeyev.Şunu belirtmeden geçemeyeceğim ki, kitabın bence merak uyandıran tarafı Mixonun ölümü.Onun hikayesi,onun ölümü daha karmaşıktı ve hikayesi cidden çok hoşuma gitti.Bir yerde kafamı gerçekten karıştırdılar.
Kafkasyadaki(Azerbaycan,Gürcüstan ve Ermenistan) mafyaların en büyüğü sayılan Mixo,yanında bir çanta parayla Moskovadaki "Ukrayna" otelinde kaldığı gece anlaşılmaz bir şekilde öldürülüyor.Ayrıca katiline kapıyı kendisi açmış ve araştırmalara bakılırsa o gece bir ziyaretçiyi bekliyormuş.O ziyaretçinin kim olması,o gece bu kadar parayla "Ukrayna" gibi sefil bir otelde ne aradığı,neden onca iyi otel kalırken böyle bir otelde kaldığı,parayı ne yapacağı,beklediği ziyaretçinin kim olduğu gibi konular uzun zaman Çijev ve Mixeyevin kafasını meşgul etti.Hatta bu soruları kitabın sonuna kadar sorup cevap bulmaya başladılar diyebilirim.Fakat,olay sonunda mantıklı bir şekilde bitiyor,bu olayın aydınlanması bana ciddi zevk verdi gerçekten.

İkisi bir birinden oldukça farklı olan bu iki karakterden biraz bahsetmeliyim sanırım.
Yevgeni Çijov,henüz yeni olan genç bir polis.Dürüst,işine ciddiyetle yaklaşan,her ne kadar artık pek kalmasa da adalete inanan ve açıkçası biraz saf bir karakter.Kitap boyunca Mixeyevin planlarını bilemiyor ve onlara yetişemiyor.Tecrübesiz ama iyi kalpli,doğru biri.

Konstantin Mixeyev ise,tartışmasız kitaptaki favori karakterim.O da Çijev gibi dürüst,doğru biri ama,aynı zamanda yaşının ve iş tecrübesinin getirisi olarak Çijevden daha kurnaz.Ayrıca karizmatik ve zeki bir adam.Çijevden çok daha önce,çok uzun süredir bu işte çalışıyor,Moskovada artık normal bir hal alan rüşvetden olabildiğince uzak,tek kelimeyle inanılmaz biri.

Hani polisiyede biraz ukala,her şeyi önceden bilen,akıllı ve kurnaz o kilit karakter vardır ya,işte Mixeyev o.Birnevi Sherlock Holmes'u bu kitabın.
Kendisine kitap boyunca hayran kalıyorum.Olayı çözmeyi başarıyor fakat,istediğim gibi bitmiyor ne yazık ki.
spoiler
Olayı çözse de resmi olarak kanıtlayamadığından ve katil elinden kaçtığından dolayı,Mixeyev işinden uzaklaştırılıyor.Zaten daha önceden de elinde patlayan bir sürü vaka vardı.Bu yüzden işine son veriliyor.
Bu son beni cidden üzmüştü :( Harika bir karakterdi,kesinlikle...
spoiler bitti

Geldik kitabın başında adından bahsettiğim,daha sonra açıklayacağımı söylediğim ve üçüncü favorim olan Dronqo'ya.
Kitap boyunca nereli olduğunu kavrayamasam da(hala nereli bilmiyorum ama Baküde doğup büyümüş gibi görünüyor) Dronqo kitabın aksiyonlu,macera dolu,adam gibi adam karakteri.Eskiden İnterpol için çalışan fakat geçirdiği koma durumundan sonra bu işten uzaklaşıp Baküye yerleşen bir ajan.Kitapta onunla eski dostlarından Lauton'un Dyula adlı genç bir adamla birlikte onu ziyarete gelmesi ve ona iş teklif etmesi sayesinde tanışıyoruz.Oldukça sakin,tecrübeli ve becerikli bir adam olan Dronqo,işte o sahneden itibaren kitabın ayrılmaz karakterinden biri haline geliyor.
Dronqo kitapta Cəfərovdan sonra en çok aksiyon sahnesı bulunan karakter,kendisinin bir çok harika sahnesi var,zevkle okuduğum.Özellikle onun Gürcüstanda,Batumdaki sahneleri kitap içinde en sevdiğim bölümler.Kendisini ilk tanışmada etkileyen ve gitgide aşık olduğu gürcü kızı Tamara ve yine Gürcüstanda tanıştığı ve oldukça samimi bir adam olan Aftandil,kitapta yine çok sevdiğim karakterlerden.
Tamara,kitaptaki az sayıdaki kadın karakterlerden ve gerekten sevilesi bir karakter.Özellikle kitabın sonlarına doğru kendisine üzüldüm çünkü Dronqo ile ikisini çok yakıştırmıştım.
Dronqonun Batumdaki maceraları boyunca bir çok duyguyu beraber yaşadım açıkçası :D
spoiler olabilir
Aftandil gibi babacan,canayakın,tatlı mı tatlı,sevecen ve oldukça da duygusal bir adamın Acarıstan(Gürcüstandaki bir özerk cumhuriyet) devlet adamlarından birisi olması beni derinden etkilemişti açıkçası :D
spoiler bitti


Kitaptaki mafya tiplerinin çoğu gerçekten çok yerinde karakterlerdi,bir çoğu beni özellikle etkiledi,New York'da yaşayan Vaxtanq,Ryabov,Şalva Rurua,Arçil Qogiya,David Qogiya,Lazarev,Artur Sarkisyan,Rafael Bağırov ve en önemlisi Quram Xotivari.Cidden inanması zor karakterlerdi,sizi hem kendilerinden nefret ettire,hem de kurnazlıkları ve ileri görüşlülükleri ile hayran bırakabilen karakterlerdi.Yazar her birini detaylarıyla açıklamayı başarmıştı.

Kitap kaliteli bir aksiyon ve güzel bir polisiye hikaye içeriyor.Yazar ile ilk tanışmam olduğu için,bir başyapıt olduğunu ya da bayıldığımı söyleyemeyeceğim,fakat kaliteli ve zevkli bir eser.
Tavsiye ediyorum!

Yazarı okumaya devam edeceğim,kalemi hoşuma gitti çünkü.

Kitabı One Ok Rock - C.h.a.o.s.m.y.t.h;  Scandal - Take Me Out ve Wiz Khalifa&Charlie Puth - See You Again ile okudum.See You Again ile sonlarını okurken özellikle büyük zevk aldım.

Son olarak,beğendiğim bu kitaptan bir kaç alıntı.

-Danışaq,- Hümbətov yeniden sönükləşdi və birdən dedi: - Bilirsiniz,bu yaxınlarda nəyi başa düşmüşəm?İstənilən müharibə,hətta ən ədalətlisi belə sonradan öz xalqını da buna sövq edən yaramazlar tərəfindən başladılır.Ümumiyyətlə,istənilən müharibə əclafların şərəfli insanlara qarşı dilbirliyidir.Bu,yaramazların sizə və mənə qarşı müharibəsidir.Mən belə deyərdim. 
-sayfa 115

Onun düşüncələrində qeyri-adi heç nə yox idi.Sovet hökuməti insanları riyakarlığa öyrətmişdi,bir çoxları belə hesab edirdi ki,öz xidməti işini yerinə yetirdiyinə görə alınan hədiyyə minnətdarlıq əlamətidir.Azərbaycan dilində "rüşvət" sözü "hörmət" sözüylə əvəz olunmuşdu.Bu hörməti istisnasız olaraq,MİS müdüründən tutmuş baş nazirə kimi göstərmək lazım idi.Digər Zaqafqaziya və Orta Asiya respublikalarında da bunun eynisi baş verirdi.
-sayfa 282.

Bir dostum Osetiyada partiya vilayət komitəsində işləyirdi.Osetin hadisələri başlayanda meydana çıxıb insanlardan xahiş etdi ki, dağılışsınlar.Amma onlar dinləmədilər,yan-yana getməyə davam etdilər.O isə başa düşürdü ki,bir az da keçsə, bir-birlərini elə şəhərdə öldürməyə başlayacaqlar.Onda kabinetə qayıdıb tapançasını götürərək küçəyə çıxdı və qışqırdı: dağılışın,yoxsa gözünüzün önündə başıma güllə çaxacağam.İşə yaradı,insanlar dağılışmağa başladı.
-O hələ də Osetiyada işləyir?
-Yox,onu dərhal işdən çıxardılar.Dedilər ki, belə iş görmək olmaz - sən kommunistsən,özün də əlində tapança ilə küçəyə qaçmısan.Üç aydan sonra Osetin hadisələri başladı.Sonrasa onun yarı gürcü,yarı osetin olan nəvəsi özünü güllələdi.Sadəcə olarak kimin tərəfində vuruşacağını bilmədiyinə görə.Osetin olan anası,yoxsa gürcü olan atası üçünmü.Suxumidə o qədər elə bədbəxtlər qaldı ki!
-sayfa 292

-Səndən həmişə hansına ətrin iyi gəlir,- o dedi, - hansısa adət etmədiyim kəskin qoxudur.Coşğun,kübar,həyasız və cazibədar.Bu nədir?
-"Fahrenheit".Onu özümlə bütün dünyada gəzdirirəm.
-Maraqlı qoxudur.
Dronqo güldü.
-Niyə gülürsən? - Tamara azca incik səslə soruşdu.
-Deyirlər kişilər gözləri,qadınlarsa burunlarıyla sevirlər.Qoxuya görə.Bəlkə doğurdan da, "Fahrenheit" kömək edir.Necə bilirsən?
-Ola bilər.
-sayfa 406. 

-Sizi dinləyəndə adama elə gəlir ki, mafiyadan yaxşı heç nə yoxdur.
- Sadəcə olaraq,bunlar bizim gerçəklərimizdir.Mütəşəkkil qruplarla iş görmək məhəllələrdə at oynadan cibgir yeniyetmələrlə işləməkdən daha yaxşıdır.İnsanlar küçələrdə və bina girişlərində zorakılıqdan daha çox qorxurlar,nəinki daha böyük ziyan vuran bankirlər və maklerlərdən, - Mixeyev inandırıcı tərzdə dedi.
-sayfa 437. 
 -Özünüz düşünün,bizim Qafqazımız nəyə çevrilib. - O belə də dedi - "bizim".- Milyonlarla insan əzab çəkir,öz evindən qaçır.Minlərlə insan öldürülüb,on minlərlə yaralı var.Milyonlarla qaçqın var.Niyə?Nəyə görə?Kimsə buna görə cavab verəcək?Bizə deyirlər ki, günahkar Leninlə Stalindir,iyirminci illərdə sərhədi pis çəkiblər.Amma onlar altmış ildir ki yoxdurlar.Yaxşı, - o,sözünü düzəltdi,- Stalin qırx ildir ki yoxdur.Amma o hələ də hər şeydə günahkardır.Bütün bunlar nə vaxt bitəcək?Deyirlər,biz vəhşiyik,ona görə bir-birimizi öldürürük.Amma sivil İngiltərədə,Şimali İrlandiyada katoliklər və protestantlar neçə illərdir,bir-birini öldürür.Onlarda da Stalin günahkardır?Yuqoslaviyada aydındır,günahkar tapdılar.İosip Broz Tito diktator olub.Bunlar nə vaxt bitəcək?
-Bilmirəm, - Aftandil məhəccərə söykənmiş halda cavab verdi,- heç nə bilmirəm.Bir şeyi bilirəm.Əgər sən öz evini sevirsənsə,bu o demək deyil ki,qonşunun evini yandırmalısan.Əgər öz xalqını sevirsənsə,bu o demək deyil ki, bütün digər xalqlar zibildir.Mənim fəlsəfəm belədir.Gedək çay içək,yoxsa bir az da danışsaq,mən ağlamağa başlayacağam.
-sayfa 294. 

Aftandilin kitaptaki bu sözleri,kitapta en sevdiğim cümleler olabilir.O kesinlikle çok haklı.
Eğer kendi evini seviyorsan,bu demek değil ki komşunun evini yakman gerekir.Eğer kendi milletini seviyorsan,bu demek değildir ki diğer bütün milletler çöpten başka bir şey değil.
Kitapta savaşın acısı,savaşın bizlerden aldıkları,savaşa nefret açıkça ifade edilmiş.Karakterlerin çoğu yıllardır süregelen savaşlardan bıkmış,bezgin durumdalar.
Savaş,insanları tüketmenin kolay bir yolu.Savaş,bir tür hastalık salgını,insanları öldürmenin kolay yolu,nüfusu azaltmanın kolay yolu...

Başka yazılarda görüşmek üzere!
Jaa ne minna ^_^
(not:bu kitap yakın zamanda savaşla ilgili uzun uzun konuşmak konusunda beni teşvik etti,yakında böyle bir yazı hazırlayabilirim :) )
Logo Design by FlamingText.com

4 yorum:

  1. Çingiz Abdullayev mənim də çox maraq etdiyim bir yazıçı idi. Ta ki, onun "Prezident ovu" adlı əsəri əlimə keçənə qədər. Deməli, günlər bir-birini qovaladı, həftələr ötdü (😊)amma mən 10-15 səhifədən irəli gedə bilmədim.😔 Mənə çoox sıxıcı gəldi. Və beləcə, bitirə bilmədiyim ilk kitab kimi tarixə yazıldı.O əsərdə baş qəhrəman Dronqo idi səhv etmirəmsə. Sənin oxuduğun kitab deyəsən daha maraqlıdır. Əməllicə geniş süjet xətti var və fərqli obrazlarla zəngindir. Yazın Çingiz müəllimə qarşı bir az yumşaltdı məni😊 Deyəsən bir dəfə də şans verməli olacam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Prezident Ovu" necədir bilmirəm,amma bu kitabla Çingiz Abdullayevə bir şans da verəbilərsən çünki həqiqətən bəyəndim mən.
      Onda "Prezident Ovu"nu oxuyacağam,baş qəhrəman Dronqodursa onda mütləq oxuyacağam :D

      Sil
  2. heey şirinişkoooo türkçesi veya ingilizcesi varmış mııı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkçesi olan kitapları var,ama bu kitabının yok maalesef :)

      Sil

Okuduğum bloglar