Selam dünya ben Menolly!
Demian'a bayıldığımı eğer yazılarımı okuduysanız zaten biliyorsunuzdur.Tam bir başyapıttı,harikaydı.Ve Demian'dan sonra dedim ki,bu yaz bu yazarın kitapları ile geçecek!Dostlar,Hermann Hesse okumak,hayatımda verdiğim en iyi karar olabilir.Eğer bu harika yazarı okumayan varsa,gidin ve başlayın.Cidden.Kendisi Rowling ve Gerritsen'den sonra yeni favori yazarım oluyor :)
Temmuz ortasında Lawrance Block'un ilk kitabından sonra okumaya başladığım Siddhartha,yani bir başka Hesse mucizesi,dün akşam itibariyle bitti.Kitabı bitirdikten sonra beni görmeliydiniz,suratımda uyuyana kadar aptalca bir gülümseme vardı.Kitap aklıma geldikçe gülüyordum.Abartmıyorum,kendisi beni büyüledi.
Siddhartha:
"Genel olarak herkesçe kabullenilmiş Buddha imgesini aşan bir Buddha yaratmak, daha önce eşine rastlanmamış, büyük bir başarıdır. Siddhartha, benim gözümde, Kutsal Kitap'tan kat kat üstün bir ilaçtır..." 20. yüzyılın en büyük romancılarından Henry Miller'a bu sözleri söyleten Siddhartha, 1946 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Alman yazar Hermann Hesse'nin başyapıtıdır. I. Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda insanları yaşamlarını yeniden kurmaya çağıran, Doğu gizemciliğini yücelten Siddhartha, kuşaklar boyunca nerdeyse bir "kutsal kitap" gibi okunmuştur. Siddhartha'da Buddha'nın yaşamının ilk yıllarını şiirsel bir üslupla anlatan Hesse, insanın öz benliğini bularak uygarlığın yerleşik biçimlerinden kurtulmaya çalışmasını işler. "Bu kitapta," der, "tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım."
(Tanıtım Bülteninden)
Siddhartha,Hesse'nin en çok bilinenve sevilen kitabı olsa da,bildiğiniz gibi ben Demian ile kısa süre önce başladım bu yazarı okumaya ve sevmeye.Yaşadığı yıllar dolayısıyla böyle kitaplarla buluşmamıza sebebiyet veren Hermann Hesse,bence,20. yüzyılın mucize adamlarından biri.
Bu kitaptan bahsedecek olursak,Demian'dan sonra aslında dili bana biraz ağır gelmişti.İlk başladığımda gerçekten yavaş ilerliyordu.Bilmiyorum,Demian'dan sonra hikayeye alışamam,yani Demian'ın etkisinden çıkamamamdan dolayı mı,yoksa kitapla paralel olarak bir polisiye romanı okumaya çalışmamdan mı(ki Siddhartha bitmeden önce o kitabı bitirmiştim) ama Siddhartha ilk gerçekten ilerlemiyordu benim için.Aşırı yavaş okuyordum.Sonradan yavaş yavaş,yavaş yavaş kitaba alışmaya başladım.
Belki de ilk Siddhartha'nın düşüncelerine ve dünyasına girmeyi başaramamışımdır.Ve Hesse yavaş yavaş beni Siddhartha'nın dünyasına çekmiştir.
O zaman,kitaptan alıntılarla dolu bir yazıya hazır olun!
Ve Siddhartha kendi kendisiyle konuşur gibi alçak sesle şöyle dedi: "Nedir bu murakabe?Neymiş bedenden çıkıp gitme?Neymiş oruç?Neymiş nefesin tutulması?Ben'den kaçıştır bu,benliğin eza ve cefasından kısa süre için yakayı kurtarmaktır,acıya ve yaşamın anlamsızlığına karşı kısa süreli bir duyarsızlıktır.Han köşesinde birkaç tas pirinç şarabı ya da mayalanmış hindistancevizi sütü içen bir sığırtmaç da kısa süre için aynı duyarsızlığı yaşar.Kendi benliğini duyumsamaktan çıkar böyle zamanlarda,yaşamın acılarını hissetmez olur,kısa süreli bir duyarsızlığa kavuşur.Şarap tasının üzerinde sızıp kalır,uzun çalışmalar sonucu bedenlerinden çıkıp giderek Ben'sizlikte kalan Siddhartha ile Govinda'nın ele geçirdiği şeyin aynısını ele geçirir.İşte sana gerçek,dostum Govinda!"
Hermann Hesse,Siddhartha,sayfa 17.
Buddizm denen inanca,hep bir merakım olmuştur.Budda ve öğretileri, bütün diğer dinler gibi saf bir inancı olan ve meditasyonlar,bedenden çıkıp gitme ve diğer bütün şeylere dayalı olan,Hindistan ve diğer Buddizmin yayıldığı ülkelerde insanların umutlarını beslediği bu inanca hep bir merakla yaklaşmışımdır.Bu inancı biz okuyuculara bu kitap başarıyla anlatıyor.Belki de gerçek Buddizmi değil ama,herkesin inanabileceği şekilde farklı bir inancı anlatıyor.Bazı kitaplar vardır,bazı yazarlar vardır,okuyucuları gerçekten yazdığına inandırır.Siddhartha,Hermann Hesse de onlardan biri.Kitap,okuyucuya anlatmak istediğini başarıyla anlatmış bence.Budizmi de,Siddhartha'nın aradığı cevapları da,kitap sonunda bahsedilen o inanışı da,herşeyi başarıyla açıklamayı ve okuyucuya hissettirmeyi başarmış.
"Olabilir," diye cevapladı Siddhartha yorgun. "Ben de senin gibiyim.Sen de sevmiyorsun,yoksa bir sanat olarak sevgiyle nasıl uğraşabilirsin?Bizim gibiler belki sevmez.Çocuk insanlar yapabilir bunu;bu,onların gizidir."
Hermann Hesse,Siddhartha,sayfa 56
Demian'ı okuduktan sonra,onun diline ve anlatış şekline alıştıktan sonra,yani yazarın cümlelerine alıştıktan sonra kitap insana derin bir zevk veriyor.Hesse'nin uzun ama şiir gibi akan cümleleri var,insan gözünü bir an olsun kitaptan ayıramıyor.Cümlenin sonuna kadar büyük bir merak ve zevk içinde o su gibi akan sözleri okuyorsunuz.Ve her bir cümle uzun olsa da,gerçekten güzel bir hiss veriyor.Sanki her bir cümlede farklı bir hiss,farklı bir duygu gizliymişcesine.
Bu kitapta da Siddhartha,kendini ve kendi yazgısını arıyor.Kimi zaman sadece hayatın akışına bırakıyor kendisini,kimi zaman sonsuz bir arayış içinde didiniyor,kimi zaman aydınlanıyor.Fakat bu kitapta da Siddhartha'nın gerçek bilgiyi,aradığı şeyi bulana kadar hangi yollardan geçtiğini ve nasıl zorlukları atlattığını görebiliyorsunuz.Demian'da olduğu gibi bu kitapta da Siddhartha kimi farklı bölümlerden geçiyor,yani Demian'ı okuyan ve Hesse'nin anlatımını seven biri için Siddhartha da keyif veren bir şölen olacaktır.
"Bütün insanlar akıllı değil,"diye cevapladı Kamala.
"Hayır," dedi Siddhartha, "akıllılıkla ilgisi yok bunun.Örneğin,Kamaswami de benim kadar akıllı,ama böyle bir sığınağı yok içinde.Oysa bazı insanların küçük çocuklarınki kadardır aklı,öyleyken böyle bir sığınak vardır kendilerinde.İnsanların büyük çoğunluğu,Kamala,düşen bir yaprak gibidir,kapılıp gider rüzgarın önüne,havada süzülür,dönüp durur,sağa sola yalpalar,vurarak iner yere.Pek az kişi de vardır,yıldızlara benzer,belli bir yörüngede ilerler durur,hiçbir rüzgar vuramaz yanlarna,kendi yasalarını ve izleyecekleri yolu kendi içlerinde taşırlar.Tanıdığım pek çok bilgin ve Samana arasında bir tanesi işte böyle kusursuz biriydi,asla unutmayacak onu.Gotama'ydı bu ulu kişi,Buddha öğretisinin müjdeleyicisi Gotama.Binlerce öğrenci her gün öğretisini dinliyor,her an kurallarını izliyor onun,ama hepsi de düşen yapraklardan farksız,öğreti ve yasayı içlerinde taşıdıkları yok."
Hermann Hesse,Siddhartha,sayfa 55.
Bu yukarıda okuduğunuz,belki biraz uzun olmuş alıntı,kitabın en sevdiğim alıntısı.Gerçekten de içimizde düşen yapraklardan farklı olmayan insanlar da,yıldızlardan farklı olmayan insanlar da var.Seçmek bize kalmış.Hangi yolu seçeceğimiz bize kalmış.Düşen bir yaprak mı olacağız,yoksa belli bir yörüngede durmadan ilerleyen bir yıldız mı?
"Evet,benim de kastettiğim bu," dedi Siddhartha. "Ve bunu öğrenir öğrenmez,hayatımı şöyle bir gözden geçirdim,o da bir ırmaktı,çocuk Siddhartha'yı genç Siddhartha'dan ve yaşlı Siddhartha'dan ayıran bir gölgeydi yalnızca,gerçek bir şey değildi.Ayrıca,Siddhartha dünyaya daha önceki gelişlerinde de bir geçmiş söz konusu değildi,ölümünde ve Brahma'ya dönüşünde de bir gelecek söz konusu olmayacak.Geçmişte olan,gelecekte olan hiçbir şey yoktur;her şey vardır sadece,şu an içinde varlık sahibidir."
Hermann Hesse,Siddhartha,sayfa 80.
Tahmin ediyorum ki benim gibi bu kitabı bitirip son cümleye gelen her kes,sonunda yüzünde bir gülümseyle ve neredeyse Siddhartha'nınki gibi bir aydınlanma hissiyle dolabilir.Ben öyle hissettim.Şimdiye kadar hissetmediğim kadar garip ve şimdiye kadar hissetmediğim kadar inanılmaz hissettiren,farklı hissettiren ve dünyayı da farklı bir gözle görmeme neden olan bir kitaptı Siddhartha.Dünyayı gerçek yönüyle,gerçek yüzüyle,herşeyiyle bir uyum,bir mükemmellik ve sevilmeye değer bir şekilde görmemi sağladı.Belki de şimdiye kadar farketmediğim şeyleri farketmemi ve düşünmediğim şeyleri düşünmemi sağladı.
"Şaka etmiyorum.Keşfettiğim bir şeyi söylüyorum sana.Bilgi bir başkasına aktarılabilir,bilgelikse hayır.Bilgelik keşfedilebilir,bilgelik yaşanabilir,bilgelik el üstünde taşıyabilir insanı,bilgelikle mucizeler yaratılabilir,ama bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez."
Hermann Hesse,Siddhartha,sayfa 103.Kitapta bahsedilen ve durmadan,yılmadan aradığı bilginin peşine düşen,bu yolda kendine bir çok öğretmen edinen,bir çok zorluklardan ve bir çok hayatlardan sıyrılan,bir çok farklı duruma düşen ama yine de aramayı bırakmayan ve sonunda bulmayı başaran,ırmağa kulan veren,Sansara'ya dalan,çocuk insanlar adlandırdığı insanların dünyasına dalan ve bir süreliğine en kötü çocuk insanlardan olan,aşık olan,kayıkçı olan,baba olan ve herşeyden önce, şaşmaz ve yenilmez,zamansız,geçmişsiz ve geleceksiz,gerçeksiz ve ya yalansız,beyazsız ve ya siyahsız dünyada bir bilge olan Brahman oğlu,bir insandı.
"Dünya,dostum Govinda,mükemmellikten yoksun ya da mükemmellik yolunda ağır ağır ilerliyor değildir;hayır,her an mükemmeldir o,tüm günahlar bağışlanmayı,tüm küçük çocuklar yaşlıyı,tüm bebekler ölümü,tüm ölenler sonsuz yaşamı kendi içinde taşır.Hiç kimse bir başkasının yürüdüğü yolda ne kadar ilerlemiş olduğunu göremez,haydutların ve zar atıp kumar oynayanların içinde bekleyen bir Buddha,Brahmanların içinde bekleyen bir haydut vardır."
Hermann Hesse,Siddhartha,sayfa 105.
Böylesine güzel,böylesine sürükleyici ve böylesine aydınlatıcıydı bu inanılmaz kitap.İçimde,keşke hayatta olsaydı da,ya da ben onun yaşadığı yıllarda yaşasaydım da bu muhteşem yazarla,Hermann Hesse ile tanışabilseydim.Öldükten sonra yapacağım ilk şey onu bulmak olacak galiba :D
Böyle kitapların yazılarını yazarken ben hep kendimden geçiyorum,edebiyat konuşturuyorum falan,alınmıyorsunuz değil mi?Amatör bir elden çıkan amatör bir yazı olarak eminim bu yazıyı beğenmişsinizdir.
Yazıyı jazz ve klasik müzik ile okumaya özen gösterdim.Rahatlatıcı jazz klasikleri,Bethoven,Mozart ile dinledim.Ve bir de,bu aralar bana huzur veren Country Road ile okudum,özellikle sonları onunla okurken inanılmaz bir haz yaşadım.
Okunması gereken kitaplar.Okunması önemli olan kitaplardan.Edebiyatla,bilimle,ya da herşeyden önce kitaplarla bile hiç bir alakası olmayan bir insan bile bunu okumalı.Hoş,kitapları ya da kitap okumayı sevmeyen bir insan düşünemiyorum ya ben,neyse.
Başka yazılarda görüşmek üzere!
Jaa ne minna! ^_^
harikasın, süper bir yazı olmuş, eline sağlık, ben de Siddharta'yı çok beğenmiş çok etkilenmiştim, dediğin gibi insan bir aydınlanmışlık hissiyle kapatıyor kitabı.. sevgiler:)
YanıtlaSilTeşekkürler,benim gibi düşünmenize sevindim,sevgiler ^_^
SilYabancı yazarlara bir türlü alışamadım ve bunu aşamıyorum 😞Yabancı yazarların kıtaplarını okumak harıkadr bence cok farklı ve degısık bır kafa yapısı bu arada deeptone sayfasında ysyınlamış bnde oradan bi ugrayayım dedım tKıp de etmıyormusum 😞🙈 hemn takıbe aldım bnde beklerım
YanıtlaSilHoşgeldiniz. :) Sizin tam tersiniz olarak ben de çok yerli okumuyorum.Yerli okumaya başlamam gerek.
SilHemen sizin bloga gidiyorum. ^_^
Bu kitabı yıllar önce bir hocam sınavda soracağım diye sorumlu tutmuştu.Önce sınavda soru çıkacak diye sıkılarak okumaya başlamıştım.Ama sonrasında iyi ki okutmuş bu kitabı hocam demiştim. Siz de güzel yorumlamışsınız.Emeğinize sağlık:)
YanıtlaSilTeşekkürler.Bu tür kitaplar okunmalı gerçekten de,çok şey katabiliyorlar.
SilSevgileer :)
Merhabalar.
YanıtlaSilDeep'in önerisi üzerine blogunuza gelip ziyaret etmek istedim. Zira benim gibi yeni baslamissiniz.
Sizi takipte olacagim. Basarilar dilerim.
Teşekkürler,sevgiler :)
Silheey sevindim sevmene. hesse en sevdiğim yazar yaa. daha okursun iştee. narziss var mesela. rosshalde. hepsisi güzel yazdıklarının. aynı zamanda ressam va şairmiş. buna benzer kitap olarak bir de simyacı var :)
YanıtlaSilKeşke onun döneminde yaşasaydım da tanışma imkanım olsaydı :( Ama kendisinin bütün kitaplarını okuyup onu en iyi şekilde tanımayı planlıyorum :)
SilMerhaba, keşif etkinliğinden geliyorum, ve sizi takibe aldım. Ben de beklerim, sevgiler...
YanıtlaSilhttps://sertacsamur.blogspot.com.tr/
Takipteyim,teşekkürler :)
Sil