17.3.15

Şimşek kız'ın güncesi-9. bölüm (Sia'lı rüya)


Haftanın yeni bölümünü okuyabilirsiniz.Bu arada 31 kişi olmuşuz.Kitabıma ve bloğuma katkılarınız için hepiniz çok mu çoook teşekkürler.Sizi seviyorum. :)




 “Tanya’nın kredi kartını versene.”

Tanya’nın arka koltuğa attığı sırt çantasını yerle bir edip küçük kartı Fredrick’e uzattım.Fredrick tedirgin bir yüzle kartı aldı,arabadan çıktı.

“Bu iş hiç hoşuma gitmedi.” Dellis’le aynı fikirdeydim.Akşam olmuştu.Oxford’a gelmiştik,Tanya gece kalacak bir yer bulacağını  söylemiş ve gitmişti.Pencereden baktığımda Tanya’nın smokinli üç minik adamla konuştuğunu görmüştüm.Daha sonra Tanya Fredrick’i çağırmıştı,Fredrick Tanya’nın isteği üzerine gelmiş ve Tanya’nın kredi kartını vermemi istemişti.

Fredrick kartı alıp bir kez daha arabadan çıkarken,yer element büyüsü ile büyütülmüş rahat Kia’da sessizce bekledik.Biraz sonra Tanya ve Fredrick döndü.

“Neler oluyor?” diye sordu Sindy,Tanya gelip rahat bir tavırla sürücü koltuğuna oturduğunda.

“Roxser bize yardım edecek.”diye mırıldandı Tanya,elinde küçük bir harita vardı,ona bakıyordu.

“Roxser da kim?”

“Gök elementi Özel’i olan bir arkadaşım,” dedi Tanya,elindeki haritayı torpido gözüne bıraktı.Direksiyona vurmaya başladı. “ona durumu anlattım.O da seve seve yardım edeceğini söyledi.”

“Neye yardım edecek?” Bu sefer soru soran bendim.

“Gece oldu,” dedi Tanya,2 kere 2’nin 4 ettiğini söyleyen biri edasıyla. “herhalde geceyi bir yerde geçirmeliyiz.Karanlıkta kaybolmayı istemiyorsanız tabi.Arkadaşım Roxser’la aramızda bir bağ var,onu çağırdım,o da para karşılığı bize kalacak bir yer ayarlayacak.”

“Vay be,” dedim,alaycı bir ses tonu ile. “çok iyi bir arkadaşmış.”

Tanya kaşlarını çattı,öfkeli bir şekilde “Eğer istiyorsan dışarıda kalabilirsin Marmaris!” dedi.

“Ah,tabi ki hayır,” dedim,ellerimi iki yana açarak. “geceyi geçirecek bir yer bulduğumuza çok sevindim.”

“Pekala,” dedi Tanya,arabayı çalıştırdı. “arkadaşım Roxser bize buradaki otellerden birinin adresini verdi,adamları parayı ödemişler.Bu gece orada kalacağız.

Tanya bizi meşe kapılı mavi bir otele getirmişti.İlk önce Tanya arabadan indi,otelin önündeki cılız sarı ışık saçan lambadan başka ışık yoktu.Tanya etrafa baktı.Sonra etrafın güvenli olduğuna güvence veren bir şekilde elini gelmemiz için bize salladı.

Ashley Dellis’i uyandırmak için ona bir omuz attı.“Geldik.”

Dellis sıçrayarak uyandı. “Ne?!Ne oldu?!Arabayı ateşe mi verdim?!”

“Hayır,seni salak,otele geldik!” diye bağırdı Sindy,o sırada Windiana’nın çantaları indirmesine yardım ediyordu.Dellis onaylarcasına mırıldanıp başını sallayarak arabadan indi.Otele girdik.

Tanya telaşlı telaşlı resepsiyon masasında oturup dergi okuyan sarışın kıza yaklaştı. “Afedersiniz,bize 4 oda lazım.”

Resepsiyondaki kız oflayarak dergisini bıraktı ve birkaç saniye ters ters bize baktı.Bir şey söylemeye hazırlanıyordu ki, vazgeçti,tekrar oflayarak 4 anahtar aldı ve Tanya’ya verdi.

Tanya resepsiyoncu kızın yaptıklarından hoşlanmamış ki, belli belirsiz “teşekkürler” diye mırıldanarak parayı ona uzattı ve anahtarlarla bize döndü.

“Olivia ve Windiana,Ackley ve Fredrick,Dellis ve ben,Sindy ve Alida.Anahtarları alın,” dedi Tanya,elindeki iki anahtarı önce Olivia,Fredrick’e,sonraysa bana ve Dellis’e uzattı.Hepimiz anahtarları aldık. “herkes odasına.Odaların numaraları anahtarlarda var.Gece boyunca sırayla nöbet tutun,eğer yanlış bir şey olursa parola Kristal avize.”

Konuşmadan uyku mahmuru odalarımıza gittik.Sindy’le oda arkadaşı olduğuma o kadar da sevinmemiştim ama Dellis’le olacak da değildim ki.Hem başka problemler vardı.Ailemi merak ediyordum.

Uykumda yine rüya görüyordum,ama sanırım bu Tanya’nın bahsettiği geleceği,bu günü ve ya geçmişi gösteren rüyalardandı.Sia’yı görüyordum.Doğrusu onu gördüğüme şaşırmamıştım,çünkü artık hiçbir şey beni şaşırtamazdı.30’larında bir kadın önümde hiçbir şeyden bir fidan yaratmıştı,genç bir kızın elinde ateş yaktığını görmüştüm ve şimşek çıkara biliyordum,beni artık hiçbir şey şaşırtamaz.

Özel’lerin barınağına benzeyen,beyaz mobilyalarla döşenmiş,parlak beyaz ışıklı bir odadaydık.Duvarlar bem beyaz boyanmıştı,temiz ama hücre gibi boğucu bir odaydı.

“Rüyamda ne arıyorsun?” diye sorduğumda bana arkasını dönmüş Sia’yı şaşırtacağımı sanmıştım,ama bana döndüğünde yüzünde şaşkınlıktan eser yoktu.Şeytanca gülümsüyordu,o çok korktuğum muzip gülümsemesiyle.Altın sarısı saçlarını topuz yapmıştı,Kyle’ınkinkine çok benzeyen,bende korku ve iğrenme karışımı yaratan böcek siyahı gözleri dikkatle bana bakıyordu.İçimden benim içimi gördüğünü,en derin korkularımı hissettiğini düşündüm bir an.Bu çok ürpertici bir duyguydu.

“Sana da merhaba,” dedi Sia daha da gülümseyerek. “sanırım düşündüğümden daha çok şey biliyorsun.”

“Sevgili Tanya düşündüğünden daha çabuk bir zamanda benimle konuştu.”

“Talihsizlik,” dedi Sia. “eğer efendiyle daha önceden bir iş birliği kurmuş olsaydım seni daha hiçbir şey bilmeden önce yakalaya bilirdim.Bu çok daha eğlenceli olurdu.”

“Tekrar sormak zorunda kalıyorum;rüyamda ne işin var?”

Sinirli ve bezgin sesimden hoşlanmamış olacak ki, öncekinden bir ton daha yüksek bir sesle “sanırım işin güzelliğini bozmak istiyorsun,”dedi. “dolambaçlı ve zarif sözlerle düzeltilmiş cümleler kurarak konuştuklarımızı daha da güzelleştire biliriz halbuki.”

“Bana sadece neden burada olduğun gerek.”

“Yavaş ol Şimşek kızı.”diyordu Sia hala gülerek. “Bol bol vaktimiz var.”

“Benim yok maalesef.”

“Pekela,madem fazla zamanın yok,konuya gireceğim.Rüyanda ne işim var.Eğer biraz akıllıysan uzun süredir seni takip ettiğimi son günlerde olan garip olaylardan anlamışsındır,tabi ‘sevgili’ Tanya’n sana tüm gerçekleri anlattıktan sonra.”

“Aslında evet,Tanya her şeyi anlattıktan sonra daha iyi anladım,bağı kurmak zor olmamıştı.”dedim,son günlerde yaşananları ve Sia’nın yıllar önceki esrarlı kayboluşunu hatırlayarak. “Ama neden Sia?Neden dünyadaki en kötü Şeytan’la iş birliği kurdun?”

“Hala bağlantıyı kuramadığını görüyorum,” dedi Sia,cık cıkladı. “ama sana birazcık yardım edebilirim.Sence kimin Özel’i,en büyük Şeytan’la iş birliği kurar?”

“Şeytanın.”dedim,aradaki bağlantıyı anlayarak. “Bunu baban mı istedi?”

“Aynen öyle.Ama seni bir süredir yakalamaya çalıştığımı düşünürsek,burada böyle eski dostlar gibi benim seni neden yakalamak için çalışmaya başladığım hakkında sohbet etmeye başlamamız biraz garip oldu.” Sia derin bir nefes aldı,verdi,ve parmak uçlarını birleştirdi. “Bu kadar bağlantı kurabildiğine göre benim seni yakalamak için neler yaptığımı da söyleye bilirsin.”

“Bir çocuk öldürdün,Tanya’nın evini yaktın.”diye ezberden söyledim. “Ancak Şeytanın kızı bir çocuk öldüre bilirdi zaten.”

Söylediklerimden iğrendiğimi anlamış olmalıydı.Ama bu onu sevindirmiş gibiydi. “Benden iğrene bilirsin,ama yüce baban sana dünyadaki en kötü ikinci Şeytan’la iş birliği kurmanı söylediğinde,üstelik eğer yapmazsan seni cehenneme göndereceğini de eklediğinde sen de Estenor’la iş birliği kurmaya razı olmaz mıydın?”

“Hayır,” diye cevap verdim hemen.

“Yardımsever melek,” dedi Sia burnunu kırıştırarak. “gücünü hep iyi şeyler yapmaya harcamaya devam edersen yakında gücün seni öldürecek.”

“İyilik insanı öldürmez,” dedim,okul arkadaşımın bilmediği bir şeyi bilmenin kendini beğenmişliğiyle. “insanın daha iyi ve daha uzun yaşamasını sağlar.”

“Gücünün seni öldürmesini istemiyorsun ama,değil mi?”

Kaşlarımı çattım. “Nasıl yani?”

“Zamanı geldiğinde öğreneceksin.” Sia tavana baktı,benim gördüğümden daha fazla bir şey görmüş olacak ki, hızlı hızlı konuşmaya devam etti. “Şimdiye kadarki bütün hamlelerimi tahmin etmişsin,bakalım bunu da tahmin edecek misin?”

Sonra rüya sanki tuvalet sifonu çeker gibi bir anda bitiverdi.Uyandığımda yatağımda kan ter içindeydim,Sindy ise nöbet tuttuğu sandalyesinden kalkmış,kaşlarını çatarak yanımda çömelmişti.




Logo Design by FlamingText.com






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Okuduğum bloglar