20.6.19

Burada Olmadığım Süre Boyunca Okuduğum Bütün Kitaplar



Selam herkese.
Başlık biraz garip gelebilir,hemen açıklayayım.Bir kaç gündür geçen yılın sonlarından beri okuduğum ama yorumunu yazmadığım kitapların hepsinin yorumlarını hazırlamaya çalışıyorum ve o kadar çok ki gerçekten yorucu hale gelmeye başladı.Ben de sonunda hepsini bir yere toplayıp,hepsinden bir kaç cümle bahsetmeye karar verdim.
Bu yazıda,blog yazmadığım süre boyunca okumuş olduğum bütün kitapları görebilirsiniz. (şimdiye kadar yazmadıklarım dışında)

17.6.19

Kitap - Suzanne Colins - Açlık Oyunları Üçlemesi


açlık oyunları kitap ile ilgili görsel sonucu

Tekrar buradayım!

Açlık Oyunları üçlemesini bilmeyen yoktur herhalde.Ben de herkes kadar,filmlerini çok küçük yaşlarımda okumuştum.Distopya denilince ilk aklımıza gelen kitaplardan,serilerden biri.Suzanne Collins'in adını duyuran,efsane bir seri gerçekten de.
Dediğim gibi,filmlerini izlemiştim fakat kitaplarını okuma şansını geçen yılın sonbaharında buldum.
Okumadığıma pişman oldum gerçekten de.


açlık oyunları kitap ile ilgili görsel sonucu

#1 - Açlık Oyunları
Kurgusunu az çok herkes biliyordur bence.Distopik bir hikayesi var,Panem adlı Kuzey Amerikadaki bir ülkede her yıl on iki mıntıkadan seçilen erkek ve kızların ölüm kalım savaşını anlatıyor.Baş karakter Katniss'in 12. mıntıka için yarışmacı seçimleri sırasında kız kardeşi yerine gönüllü olmasıyla,bu acımasız savaşta başına gelenler anlatılıyor.

Roman, Kuzey Amerika'da yer alan Panem adlı kurgusal ülkenin kıyamet sonrası halkından olan ve gelecekteki bir zamanda yaşayan 16 yaşındaki Katniss Everdeen'in bakış açısıyla yazılmıştır. Romanda, son derece gelişmiş bir metropol olan Capitol, ulusun geri kalanı üzerinde politik kontrol uygulamaktadır. Romana adını veren Açlık Oyunları, Capitol'ü çevreleyen on iki mıntıkanın her birinden kurayla seçilen 12-18 yaşlarında bir erkek ve bir kızın televizyonda yayımlanan ölümüne mücadelesini içeren geleneksel bir etkinliktir.

Açlık Oyunları gibi bir yarışma düşüncesi,tüyler ürpertici.Televizyonlarda insanların ölüm kalım mücadelesini izlemek,bunu bir eğlenceye dönüştürmek iğrenç bir şey.Ama okurken,aklıma şöyle bir düşünce geldi,aslında bu tür şeyler,tam olarak böyle olmasa da,bu günlerde yaşanıyor zaten.Televizyonlarda her gün insanların saçma durumlara düşmelerini izlemliyor muyuz?Ya da survival,yani yaşama mücadelesi veren insanların yarıştığı yarışmaları.Bu kadar açık ve acımasız şekilde olmasa da,buna yakın şeyleri televizyonlarda görüyoruz.
Ve eğer,insanlık bu hali ile devam ederse,kitapta bahsedilen geleceğin çok da uzak olmayacağından kuşkuluyum ben.

Hikaye nefes kesici şekilde devam ediyor ve seri büyüleyici şekilde başlıyor.Bana soracak olursanız Açlık Oyunları,herkesin kaldırabileceği bir kitap değil.Her ne kadar şu an herkesin az çok bu seri hakkında bilgisi olsa da,herkese hitap eden bir tarzı yok.Zaten,distopik eserler hep böyle değil midir?
Yazar, insanların Panem'de çektiği sıkıntıları bütün çıplaklığıyla gözlerimizin önüne sunuyor.Yer yer ağlayacak,yer yer çıldıracak duruma geliyoruz.

Her zaman çok sevdiğim bir seri olarak kalacak.Ayrıca,bence üçleme arasında en güzel kitap bu.


Kırmızı renkteki arka planın üzerine alaycı bir kuş iğnesi, sağ üstte kitabın adı ve sol altta yazarın adı.

#2 - Ateşi Yakalamak
Tam her şey düzeldi,Katniss rahat bir nefes aldı derken,olaylar bu kitapta çığrından çıkmaya başlıyor.Bu sefer de,75. Açlık Oyunları,yani Çeyrek Asır Oyunları kapsamında,her mıntıkadan önceki açlık oyunu galipleri seçiliyor ve ölüm kalım savaşı yeniden başlıyor.
Peki ya 12. mıntıkadan?Elbette Katniss ve Peeta.
Önceki kitaba göre çok daha fazla karanlık,ürpertici ve kanlıydı.Soluksuz okudum.
Ve bu kitapta artık Katniss sayesinde insanların yavaş yavaş Panem'e karşı isyanlar başlattığını görüyoruz.Bu durum,insanların alevlenmek için tek bir kıvılcımı bekledikleri fikrimi doğruladı.Yani,herkes yönetimden rahatsız olsa da,kimse birlik olmaz,herkes bir lideri,bir öncüyü bekler.Birilerinin ilk kıvılcımı tutuşturmasını bekler herkes.

Bu kitabın sonu,dayanılmaz şekilde ağırdı :( Film olarak da ben en çok ikinci filmi seviyorum. (birinci filmden çok daha güzeldi...)


Suzanne Collins-Alaycı Kuş.jpg

#3 - Alaycı Kuş
Üçlemenin final kitabı,bütün iplerin koptuğu ve herşeyin sonlandığı o inanılmaz eser.
Çok garip,üçlemenin bu kitabı hakkında hem sayfalarca yazabilirmişim gibi geliyor,hem de hiç konuşmadan sadece tek kelimeyle özetlemek istiyorum.Harikuladeydi.
İsyanın iyice alevlendiği,yerle bir edilmiş 13. mıntıkayı tanıdığımız ve Katniss'in umudunun ve psikolojisinin iyice sonuna geldiğimiz bu kitapta,son oyunlar oynanıyor ve son planlar işliyor.İkinci kitap sonun başlangıcıysa,nefes kesici hikaye bu kitapla son buluyor.

Beni final kitabında en çok etkileyen kısım,Panem'in devrilmesinden sonra,yeni bir yönetim yolu bulmaya çalışılmasını gösteren kitabın sonlarıydı.Durmadan,aralıksız okudum ve bitirdiğimde 'artık Katniss rahat nefes alabilir' diye düşündüm.Kitap boyunca omuzlarına yüklenmiş 'kurtarıcı', Alaycı Kuş rolünden ne kadar nefret ettiğini okuyanlar biliyordur ve onu suçlamıyoruz.
Bu arada,çok az karaktere Finnick karakterini sevdiğim kadar sevmiş ve ona üzüldüğüm kadar üzülmüşümdür herhalde :(

Herkesin okuması gereken bir üçleme :)
Logo Design by FlamingText.com

9.6.19

Okul Nedir,Neden Nefret Edilir?


i hate school ile ilgili görsel sonucu

Ve,8. sınıf da sonunda bu hafta itibariyle bitti.Oh be.

Öncelikle belirtmeliyim ki,verdiğim sözleri tutamamaktan nefret ediyorum.Tam döneceğim derken sınav dönemimin araya girmesiyle yine her şeyi bir yana bırakmak zorunda kaldım.Ama,artık bitti.
Çok şükür artık tatil.

6.5.19

Kitap - Khalid Hosseini - Uçurtma Avcısı - Özel Bir Kitap

uçurtma avcısı ile ilgili görsel sonucu

Uzun yıllardır okumak istediğim bir kitaptı.Ve geçen yılın sonunda okumayı başardım .
Ablam sayesinde aldığım kitaplardan bir tanesi bu da,kiraladığı kitaplardan bir tanesi.
Uçurtma Avcısı'nı herhalde artık duymayan,hatta okumayan yoktur,hikayesi,atmosferi her şeyiyle çok büyüleyici.Uzun bir zaman etkisinden çıkamadım ve hala da hatırladığım zaman içime bir şey oturuyor.
Bu kitap benim için özel.Ne zaman okusam tüylerimi diken diken eden,gözlerimi dolduran bir kitap.Benim için şimdiye kadar okuduğum bütün kitaplardan daha farklı bir kitap.Uçurtma Avcısı kalbimde yeri olan bir kitap,ne zaman okusam yine aynı şeyleri hissedebileceğim bir kitap.

Emir ve Hasan, Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur.

Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California'ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan'ın hatırasından kopamaz.

Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları... Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor.
Uçurtma Avcısı'nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...
(Tanıtım Bülteninden)

Bu kitabı nasıl yorumlayacağımı inanın ki bilmiyorum.Çünkü nasıl anlatsam,içimdekileri sizlere dökemeyeceğim.Nasıl anlatsam da size tam olarak bu kitabın bendeki yerini ve bana hissettirdiklerini açıklayamayacakmışım gibi hissediyorum.

Öncelikle,kitap Afganistan'ın o zamanki halini ve atmosferi bize çok iyi yansıtıyor.Olayların anlatılış biçimi,ülkenin Taliban'dan önceki ve sonraki durumunun ifade ediliş biçimi tüylerimi diken diken etmişti.
Emir karakterinin iç dünyası bize kendi dilinden açılıyor,yazar hiç bir şeyi saklamadan Emir'in babası,Hasan ve Afganistan hakkında hissettiklerini bize aktarıyor.Bu yüzden yer yer Emir'e üzüldüm,yer yer kızdım yer yer onu anladığımı hissettim.Her ne kadar yanlışları olsa da,Emir'in durumu kolay değildi.
Kitapta Hazaralara gösterilen muamele ırkçılıktan bir kez daha nefret etmemi sağladı.Düşman olmak,kulaklığını gözlerini tıkamak o kadar kolay ki zulme,o kadar kolay ki görmüyormuş,bilmiyormuş gibi davranmak.Ama oralarda bir yerlerde yine de oluyor,yine de birileri birilerini dışlıyor,birileri ötekileştiriliyor.İşte hepimiz buna karşı olmalıyız aslında.
(sadece ırkçılık konusu değil de,dışlama ilgili bir yazı yazmayı düşünüyorum,kendi ülkemde olan bir dışlanma,bir intihar vakasından da bahsedeceğim)

Aslında,Emir ve Hasan'ın yaşadıkları babalarının günahları da olabilir.Onların bu duruma düşmelerinin bir sebebi de onlardan yıllarca gerçekleri saklayanlar olabilir.
Emirin Söhrab'ı bulmak için Afganistan'a yola düşmesini,Hasan hakkında ve kendi geçmişi hakkında gerçekleri öğrenişini ve Söhrab'ı eve götürme mücadelesini nefesimi tutarak okudum.Kendisi de Afganistan doğumlu olan Khalid Hosseini'nin kaleminden Afganistan'ın zulümden önceki halini ve sonraki halini okumak nefes kesiciydi.Taliban'dan sonrası ise bir kez daha kahrolsun terör dememize sebebiyet veriyor.
Dini çarpıtmaya çalışanların sonunun gelmesini diliyorum.İnsanların inancını kendi çıkarlarınca kullananların,din yoluyla insanlara zulmetmeye çalışanların,dini hükmetmek için bir araç olarak kullananların en kötüsünü yaşayacağını umuyorum.Çünkü din,ister Semavi dinler olsun,ister tüm diğer dinler,hepsi barıştan ve huzurdan yanadır,hümanizmi destekler.Din,bir nefret aracı değildir,din bir öldürme aracı değildir.

Emir'le Hasan'ın kardeş gibi büyürler,birlikte oynarlar,ilk kelimelerini aynı dam altında derler,hatta Hasan'ın ilk kelimesi Emir'dir,fakat yine de,aralarındaki uçurum daha onlar doğmadan açılmıştır.Hasan bir hizmetkar,üstelik bir Hazara,Emir ise bir ağa,üstelik de bir Peştun çocuğudur.İşte aralarındaki bu fark,kitapta öylesine belirgin bir şekilde gösterilmişti ki, içimi sızlattı.Gerçekte de böyle değil mi,etnik fark,sınıf farkı her şeyden üstün değil mi insanlar arasında?

Bu kitabı okumadıysanız,okuyun arkadaşlar.Çünkü gerçekten büyüleyici.
Bu arada filmini de izledim,o da çok güzel ama kitabı her türlü çok daha iyi.Bir ömür boyu unutamayacağım bir öykü olacak.

öpüldünüz xoxo
Logo Design by FlamingText.com






2.5.19

Bazı Kitaplar - Zweig,John Green,Wulf Dorn


Ä°lgili resim

Bir kaç kitabı birleştirdim,sevebileceğiniz kitaplar.


bir çöküşün öyküsü ile ilgili görsel sonucu

-Stefan Zweig - Bir Çöküşün Öyküsü

Yeni kankamdan ödünç aldığım bir kitap,thanks Hatice :D

Zweig çok seven biriyim.Kısa yazar ama öyküleriyle okuyucuyu adeta vurur.Çok anlatmaya gerek yok,efsane yazar zaten.

Bu son derece çarpıcı çöküş öyküsü, XV. Louis döneminde Fransız sarayında epey etkili olmuş aristokrat bir kadının gerçek yaşamına dayanır. Madame de Prie günün birinde gözden düşer ve kral tarafından Normandiya’ya sürülür. İktidar sahibi ve ilgi odağı olduğu hareketli ve eğlenceli Paris günlerinden sonra, ne kadar süreceği belli olmayan, kendisiyle baş başa kalacağı bir sürgün dönemi beklemektedir onu. Ancak iktidar savaşları, entrika ve eğlenceden ibaret boş saray hayatı varoluşuna anlam katan tek şeydir. Hem kendini hem çevresindekileri sürekli kandırma eğilimindeki bu sığ ve kibirli kadın, malikânesinde gösterişli eğlenceler düzenleyerek Paris’teki hayatını yeniden canlandırmaya çalışır. Giderek mantıklı düşünme yetisini bütünüyle yitiren Madame de Prie, yeniden bütün dikkatleri üzerine çekebilmek için inanılmaz bir plan yapar.

Yer yer Madame de Prie tüylerimi diken diken etti.Özellikle sonlarını nefessiz okudum.Gerçekten de bir çöküş.
Bu yıl tüm Zweig kitaplarını bitirmek de amaçlarımdan birisi,bakalım.

aynı yıldızın altında book ile ilgili görsel sonucu
kapağı çok güzeeel

-John Green - Aynı Yıldızın Altında

Yıllardır okumak istediğim ama okuyamadığım kitaptı.Sonunda ablamdan istedim ve okudum.Senden Önce Ben'i de çok beğenen biri olarak,sanırım sonu sarsıcı biten kitaplara zaafım var,distopya da severim hem.Ne kadar kötü soncu bir insan ben be :D
Konusuyla yüzümü güldüren,bir dönemin en çok okunan en çok sevilen bir çoğunuzun da muhtemelen iyi bildiği bir kitap.Ne yazık ki henüz filmini izlemedim.Augustus ve Hazel karakterleri çok içten,çok iyi karakterlerdi.Sonunu her ne kadar tahmin etmiş olsam da yine de üzücüydü.Ayrıca kitaptaki Görkemli Izdırap kitabı ve yazarının hikayesi de beni derinden sarsmıştır.
p.s.: keşke Görkemli Izdırap gerçek olsaydı da okusaydık...
Diyaloglarıyla beni benden alan,ilham veren çok tatlı bir hikaye.Ama yine de,beni Senden Önce Ben kadar etkileyememiştir maalesef,o kitap bir başkaydı.
Okay?Okay.
kitabı okuduğum şarkılar: (çok güzeller...):
Fun - We Are Young (her dinlediğimde Gus'ı hatırlıyorum o yüzden dinleyemiyorum resmen...)
Ed Sheeran - All of the Stars (The Fault in Our Stars soundtrack)

-Wulf Dorn - Fobi ve Şizofren


wulf dorn fobi ile ilgili görsel sonucu

Wulf Dorn,en yeni keşfim olan korku/gerilim yazarı.Güzel yazıyor.Tesadüfen instagram'da kitap bakarken karşıma çıkan bu nacizane yazar,son zamanların en iyilerinden diye de düşünüyorum.


wulf dorn şizofren ile ilgili görsel sonucu

Fobi ve Şizofren'in ikisine de bakmanız şiddetle tavsiye edilir,Fobi'yi kirayla,Şizofren'i de kankamdan ödünç alarak okudum.Fobi beni daha çok gerse ve onu daha çok sevsem de,sürprizli sonuyla(bana sürpriz olmadı gerçi) Şizofren de tavsiye edilir,kaliteli romanlardır.
p.s. Fobi'nin daha ilk sayfasında beni kaptı,şarkı tavsiyesiyle.Marilyn Manson The Nobodies şarkısını daha ilk sayfadan tavsiye eden yazara selam olsun,sağolasın.
O zaman, we're the nobodies,wanna be somebodies.
Marilyn Manson da çok kalitelidir,ondan da mı bahsetsem bir ara ben bu aralar çok dinliyorum...
Marilyn Manson - The Nobodies

Kısa kısa bahsetmek istediğim kitaplar bu kadar.Şimdi bende derin iz bırakan bazı kitaplara geçebilirim.
Logo Design by FlamingText.com

Kitap - Adolf Hitler - Kavgam - Yahudi Soykırımı ve Naziler


kavgam ile ilgili görsel sonucu

İşte,çok sinirli olduğum konu.

Aslında bu konuya ayrı bir yazıda uzun uzun dokunmak istiyorum ama hazır kitaptan bahsediyorken,bence içimde kalmasın.

Başlamadan önce,Adolf Hitler'i haklı bulan falan hala var mı?Ben ne tarihçiyim,ne o zamanları gördüm ne de bu tür konularda çok bir bilgim var ama,bir diktatöre hayranlık duymak ne kadar doğru?Hayranlık duyacak adam mı kalmadı?

Adına yahudi propagandası mı dersiniz,artık acımak mı dersiniz ne derseniz deyin ama son bir kaç ayda Yahudi Soykırımı ile,yani Holocaust dönemi ile ilgili bir sürü bilgi aldım.İster Kavgam kitabı olsun,ister izlediğim filmler olsun (Schindler'in Listesi,Piyanist, hepsi de efsane güzel filmler ve hepsi ağlatıyor) ilgimi çeken bir konu haline geldi.Ve aşırı hassasım.

Etrafta komplo teorisyenler görmekten kusacağım artık.Çok şey biliyormuş gibi konuşanlar var; yok yahudiler şöyle yapmışlar da,yok Hitler haklıymış da,yok yahudiler şöyleymiş de sanki yahudileri eliyle koydu.Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz ya?Bir de yahudilerin ölümlerini haklı çıkarmaya çalışanlar var,Allah aşkına bir ırk size ne yapmış olabilir bu kadar nefret etmeniz için?Bana mantıklı bir sebep söyleyin bir daha konuşmayacağım.Hayır tamam yahudiler iyi demiyorum,bir dönem kötü şeyler yapmışlardır ama bazı insanların yaptığı bir şey için tüm ırktan nefret etmek niye?Neden bu kadar ırkçısınız?

Kaldı ki, ortada haklı çıkarılacak bir şey yok.Bir soykırımdan bahsediyoruz.Tamam,belki yahudiler abartıyor ama ortada kanıtlar var,bir soykırım olmuş,birileri yine de öldürülmüş.Böyle bir gerçek varken hala neyi kanıtlamaya çalışıyorsunuz?Sayı abartılmış,olanlar abartılmış bile olsa,ortada insanların öldürüldüğü gerçeği var.Bu sizce kötü bir şey değil mi?

Bu konudan saatlerce konuşabilirim ama yazı uzun olacak.Bir ırktan komple nefret etmek o kadar mantıksız geliyor ki bana.Bir diktatöre hayran olmak da öyle.Ortada insanların öldüğü gerçeği varken kimi savunmaya çalışıyorsunuz ki siz.

Fakat,Hitler deli bir adamdı,tamamen nefret edilesi biri de diyemeyiz maalesef.Adam çok zekiydi,önce bunu kabul edelim.Kitle kontrolü iyiydi,karizmatikti ve insanların beyinlerini yıkayabiliyordu.Alman halkının o devirde duymak istediklerini söyledi ve insanlar ona inandılar.

Kavgam'da da tüm hikayesini ve ideolojilerini anlatıyor,Hitler.Nasıl doğduğunu büyüdüğünü ve alman hükumeti ve yahudiler hakkında düşüncelerini,Nasyonel Sosyalist Partisi'ni nasıl kurduğunu anlatıyor.Biraz zor ve ağır bir kitap,ama o devrin Almanyasını ve Hitler'in ideolojilerini,psikolojisini anlamak için en iyi kaynak.Bazı ülkeler sanırım bazı devirlerde yasakladılar,belki hala yasaklı olan ülkeler vardır.Yasaklanmasına gerek yok bence,ama bilgili şekilde okunmalı,çünkü hiç bir şey bilmeden bu kitabı okuyan biri,ya da bir alman Hitler'e inanabilir,çünkü o kadar iyi açıklıyor fikirlerini ve yalanlarını o kadar güzel doğrular arasına gizliyor ki, seni hipnotize ediyor resmen.Benim bile bazen haklı bulduğum fikirleri vardı.
Ama çok merak ediyorum,neydi bu yahudi nefretinin sebebi?Sadece küçük gördüğü için olamaz bence.Belki de çocukluk travması falandı.Çünkü aşırı bir düşmanlık,nefreti vardı ve bu normal değil bence.
Logo Design by FlamingText.com

Kitap - Sabahattin Ali - Kuyucaklı Yusuf

sabahattin ali kuyucaklı yusuf ile ilgili görsel sonucu

Hi!

Bloga geri döndüğüme göre,birikmiş kitap yazılarıma da başlayabilirim.Ah,o kadar çok kitap birikti ve o kadar çok kitaptan bahsetmem gerekiyor ki.Ona göre hazırlayın kendinizi,arka arkaya kitap yazıları gelebilir.

Daha önce iki kitabını okuduğum,çok sevdiğim,ama kitabının kahveyle çekilen fotolarıyla çoğu insanın soğuduğu üstad türk yazarlardan biri olan Sabahattin Ali.Daha önce Barış Özcan'ın tavsiyesiyle İçimizdeki Şeytan'ı,ardından da sırf merakımdan Kürk Mantolu Madonna'yu bitirmiştim,ilkini daha çok beğenmiştim ama Kürk Mantolu Madonna da çok güzeldi,her türlü okunması zaruri olan yazarlardan Sabahattin Ali.
Bu da üç en çok bilinen ve okunan kitabından biri,sanırım sonuncusu bu.
Daha önce bahsettim mi bilmiyorum ama,geçen yılın sonlarından beri daha fazla kitap okumak için çok güzel bir yol bulduk,daha doğrusu buldum.Ablam benim için kiraya kıtap alıyor,hem de çok ucuza.Böylelikle,bir sürü kitabı okuyabiliyorum,pdf olarak okuyamadığım,kalitesiz olan ya da üşendiğim kitapları bu şekilde rahatlıkla okuyorum.Gerçek kitap okuyabilmem de cabası.Ülkemizde bu tür kitapçıların artması lazım.

Kuyucaklı Yusuf da ablamın aldığı bu tür kitaplardan.Türk edebiyatında çok özel eserlerden.Eminim herkes konusunu artık biliyordur.

"Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olmayacağını sanıyordu."
Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hikayesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.

Sabahattin Ali'nin yarattığı karakterleri çok çok seven sadece ben olamam değil mi?Böyle duygulu,içine dönük,garip karakterler yaratıyor ve sanki okuyunca her birinde kendinden bir şeyler bulabiliyorsun.Yine İçimizdeki Şeytan kadar (o kitabın bende yeri ayrı) sevmesem de,yer yer düşünerek,yer yer ağlayarak okudum.

Sabahattin Ali'nin her kitabının okunması gerek bence.

Netflix'i Keşfetmek


netflix ile ilgili görsel sonucu

Heyyo!

Buralarda yokken olan güzel şeylerden biri de artık Netflix kullanıyor olmam.Gerçekten çok uzun zamandır düzenli bir şekilde dizi izlemek istiyordum,ama internetten bulmak artık çok zor biliyorsunuz.Bu yüzden uzun zamandır Netflix denemek istiyordum ve sonunda ben de düzenli dizi izleyebiliyorum.

Geçen yılın sonlarında ablamla Supernatural'a yeniden başladık (ve biraz geç olsada bir Spn fanı oldum) ve dedik ki neden daha fazla dizi izlemeyelim. (Supernatural ile ilgili ayrı bir yazı yazacağım yakında) Bütün bunlar sayesinde Netflix'den üyelik aldık ve kullanmaya başladık.

Ve söylemeliyim ki, acayip güzel bir platform!Kim yapmışsa eline sağlık.
Hem sevdiğiniz dizileri takip etmek açısından,hem kullanım ve erişim rahatlığından Netflix çok kullanışlı.Bir çok kaliteli TV dizisinin,yapımın bir araya toplandığı ve her birine rahatlıkla erişebildiğimiz bu tür bir site hayat kurtarıcı gerçekten.
Kullanmaya başladığım ilk bir kaç günden sadece Netflix'le yaşayabileceğimi falan bile düşünüyordum,o derecede sevdim yani.Bana Netflix verin biraz yem biraz su biraz da kitap,sonra da ellemeyin ben yaşayıp giderim öyle :D

Netflix'de ne izleyebileceğinizle ilgili internette bir sürü bilgi var,bir çok da güzel dizi var platformda.
Biz kullanmaya başladığımız zaman özellikle son zamanlarda yeni sezonu çıkacak diye çok konuşulan Stranger Things'i izlemek istiyorduk.Ve öyle yaptık.
Stranger Things,çok güzel.

stranger things ile ilgili görsel sonucu
müziğiyle herşeyiyle çok güzel :)

Biraz nostaljik,eğlenceli,macera dolu,fantastik ve aynı zamanda bilim kurgu içeren bir dizi izlemek isterseniz,bence Stranger Things güzel seçim.Kabaca bahsetmek gerekirse,bir grup çocuğun başına gelenler işleniyor,fantastik bazı canavarlar ve gerçek üstü güçleri olan bir takım çocuklar var.

Baş karakterlerimiz Mike,Will,Lucas ve Dustin.Will'in bir gün eve dönerken kaybolmasıyla olaylar başlıyor.Bir yandan şerif Hopper,Will'in annesi ve abisi Jonathan,bir yandan da çocuklar Will'i arıyorlar ve çocuklar Will'i ararken Eleven adlı bir kızla tanışıyorlar.Sonradan bu kızın başına gelenler,insanüstü güçleri,geçmişi ve dört çocukla kurduğu dostluklar derken,2 sezon ne olduğunu anlamadan bitiyor.

stranger things ile ilgili görsel sonucu
son 10 yıl için favori dizi karakterlerim :D

İlk olarak,bence çok sürükleyici ve eğlenceli bir dizi.Bilim kurgu da seven biri olarak favori dizilerimden oldu bu aralar.Diğer bir güzel yanı ise olayların 80lerde geçmesi,çok sıcak bir nostalji hissi de veriyor dizi yani.İçten karakterler ve sürükleyici kurgusuyla kendisini izlettiriyor ve merak ettiriyor.

Eleven'ı oynayan oyuncuyu,Millie Bobby Brown'a Oscar vermek lazım bence.Kız o kadar güzel oynuyor ki.Mimikleri,davranışları,ses tonu,her şeyiyle nefes kesici.El'in her anını,korktuğu,ağladığı,üzüldüğü,şaşırdığı ve güçlü olduğu,her bir anını bize çok güzel yansıtıyor.


stranger things eleven ile ilgili görsel sonucu

Çocuk oyuncuların hepsi çok başarılı gerçekten.Will'in annesi karakteri ve şerif Hopper karakteri de çok beğendiğim karakterlerden.İzlediğinizde size bir şeyler katabilecek,sıcacık bir dizi Garip Şeyler.
Ben bu diziyi öve öve bitiremem en iyisi siz izleyin.
Temmuzda yeni sezonu geliyor.Sabırsızlıkla bekliyorum.
Bu diziden bir şarkı isterseniz:
The Clash - Should I Stay or Should I Go


riverdale ile ilgili görsel sonucu

Şu an izlediğim bir diğer dizi ise Riverdale,duymuşsunuzdur.Riverdale adlı sakin bir kasabada bir gencin kaybolmasıyla birden kasabanın nasıl değiştiğini ve burada olan olayları işliyor dizi.Stranger Things kadar beğenmesem de,henüz güzel.Favori karakterlerim ise henüz Jughead ve Veronica.
Bu arada,Riverdale biraz daha genç yetişkin tarzı,biraz daha genç dizisi gibi.Stranger Things'i ise bence herkes izleyebilir.
(belki bitirince daha ayrıntılı bir yazı hazırlarım,kim bilir)

Bence,Netflix çok kullanışlı ve başarılı bir platform.Siz ne düşünüyorsunuz?

Şimdilik görüşürüz :)

21.4.19

did you miss me?


keep calm because I'm back ile ilgili görsel sonucu

Evet,şey,merhaba.

Düzgün bir giriş asla yapamayacağım.Aslında nasıl yazdığımı bile unuttum.Ciddiyim,burayı yeniden düzenlerken neyin nerede olduğunu resmen unutmuştum,her şeyi baştan aramak zorunda kaldım.

Yine de sanırım sürgünden memleketine dönen biri gibi söyleyebilirim; Ben döndüm!

Beni özlediniz mi?Ben çok özledim de :D

Burayı nasıl özledim anlatamam.Yazmayı,ara ara okumayı çok özledim.Burada kendimden bir şeyler bırakmayı gerçekten çok seviyormuşum onu farkettim.
Kaç ay olmuş?En son geçen yılın ekiminde yazmışım,yani 6 ay.O altı ay içinde bir sürü şey oldu tabii,ben sınıfımı değiştirdim(o son yazıda bundan bahsettim mi acaba),yeni arkadaşlar edindim,çok değiştim(bence),araya bir yılbaşı girdi ve 2019'a girdik.Hah,bir de,bence son zamanların en önemli şeyi oldu,bir karadeliğin fotoğrafı çekildi.Ama o başka bir konu,başka bir yazınının konusu.

Geçen belirli bir sürenin ardından ne kadar geliştiğimi ya da değiştiğimi söylesem da aslında aynıyım bir bakıma. İlerideki halime göre ben yine de kendimin henüz gelişmemiş bir haliyim.Bir kaç yıl sonraki ben şimdiki benden çok daha fazla gelişmiş ve farklı biri,ona buradan selam çakıyorum ve özünü kaybetmemesini umuyorum.


im back ile ilgili görsel sonucu
Terminatör izledim de hayatımda ilk defa evet :D

Blog yazamamak çok zordu benim için.Sanki beni hep dinleyen sadık bir arkadaşımı kaybetmiş gibiydim.Yaşadıklarımın ve gördüklerimin,yaptıklarımın kayıtlarını tutamayınca zamanın ayarını kaybettim sanırım.Kayıt altında tutmayı,her ay,her gün,her yıl neler yaptığımı gözden geçirmeyi seviyorum.Mesela okuduğum kitapları tam anlamıyla okuyamıyormuş gibi hissediyordum,onları inceleyemiyor gibi.Aslında okuyup anlıyordum ama buraya yazınca içim rahatlıyordu,farklı oluyordu.
İzlediğim filmleri ve yeni keşfettiğim müzikleri tavsiye edemeyince üzülüyordum.Biliyorum beni burada çok insan okumuyor ama en azından birilerine bir şeyler kata bilmek çok hoşuma gidiyordu.

Ama o kadar dolu bir dönem geçirdim ki.Her şey üst üsteydi sanki,hem bende de yazacak şevk,heves yok gibiydi kabul ediyorum.Ama artık yazacağım!

Doğum günüme ve bu gezegenin en güzel mevsimine de az kaldı :) Burada havalar buz gibi gerçi hala ısınmıyor havalar nisan olmasına rağmen.

Size anlatmam gereken bir sürü şey var.Burada yokken okuduğum kitaplar,tek tek izlediğim filmler,keşfettiğim müzikler ve daha bir sürü şey.Daha yaşayacağım bir sürü şey.

O zaman hemen yazmaya başlasam iyi olur,ne dersiniz?
Umarım döndüğüme memnun olmuşsunuzdur,çünkü ben burada olmaktan çok memnunum :)

Okuduğum bloglar