Blue Things
little fantastic blue things :)
20.6.19
Burada Olmadığım Süre Boyunca Okuduğum Bütün Kitaplar
Selam herkese.
Başlık biraz garip gelebilir,hemen açıklayayım.Bir kaç gündür geçen yılın sonlarından beri okuduğum ama yorumunu yazmadığım kitapların hepsinin yorumlarını hazırlamaya çalışıyorum ve o kadar çok ki gerçekten yorucu hale gelmeye başladı.Ben de sonunda hepsini bir yere toplayıp,hepsinden bir kaç cümle bahsetmeye karar verdim.
Bu yazıda,blog yazmadığım süre boyunca okumuş olduğum bütün kitapları görebilirsiniz. (şimdiye kadar yazmadıklarım dışında)
Etiketleriniz:
eğlence,
kitap eleştirisi,
Sevdiklerim
17.6.19
Kitap - Suzanne Colins - Açlık Oyunları Üçlemesi
Tekrar buradayım!
Açlık Oyunları üçlemesini bilmeyen yoktur herhalde.Ben de herkes kadar,filmlerini çok küçük yaşlarımda okumuştum.Distopya denilince ilk aklımıza gelen kitaplardan,serilerden biri.Suzanne Collins'in adını duyuran,efsane bir seri gerçekten de.
Dediğim gibi,filmlerini izlemiştim fakat kitaplarını okuma şansını geçen yılın sonbaharında buldum.
Okumadığıma pişman oldum gerçekten de.
#1 - Açlık Oyunları
Kurgusunu az çok herkes biliyordur bence.Distopik bir hikayesi var,Panem adlı Kuzey Amerikadaki bir ülkede her yıl on iki mıntıkadan seçilen erkek ve kızların ölüm kalım savaşını anlatıyor.Baş karakter Katniss'in 12. mıntıka için yarışmacı seçimleri sırasında kız kardeşi yerine gönüllü olmasıyla,bu acımasız savaşta başına gelenler anlatılıyor.
Roman, Kuzey Amerika'da yer alan Panem adlı kurgusal ülkenin kıyamet sonrası halkından olan ve gelecekteki bir zamanda yaşayan 16 yaşındaki Katniss Everdeen'in bakış açısıyla yazılmıştır. Romanda, son derece gelişmiş bir metropol olan Capitol, ulusun geri kalanı üzerinde politik kontrol uygulamaktadır. Romana adını veren Açlık Oyunları, Capitol'ü çevreleyen on iki mıntıkanın her birinden kurayla seçilen 12-18 yaşlarında bir erkek ve bir kızın televizyonda yayımlanan ölümüne mücadelesini içeren geleneksel bir etkinliktir.
Açlık Oyunları gibi bir yarışma düşüncesi,tüyler ürpertici.Televizyonlarda insanların ölüm kalım mücadelesini izlemek,bunu bir eğlenceye dönüştürmek iğrenç bir şey.Ama okurken,aklıma şöyle bir düşünce geldi,aslında bu tür şeyler,tam olarak böyle olmasa da,bu günlerde yaşanıyor zaten.Televizyonlarda her gün insanların saçma durumlara düşmelerini izlemliyor muyuz?Ya da survival,yani yaşama mücadelesi veren insanların yarıştığı yarışmaları.Bu kadar açık ve acımasız şekilde olmasa da,buna yakın şeyleri televizyonlarda görüyoruz.
Ve eğer,insanlık bu hali ile devam ederse,kitapta bahsedilen geleceğin çok da uzak olmayacağından kuşkuluyum ben.
Hikaye nefes kesici şekilde devam ediyor ve seri büyüleyici şekilde başlıyor.Bana soracak olursanız Açlık Oyunları,herkesin kaldırabileceği bir kitap değil.Her ne kadar şu an herkesin az çok bu seri hakkında bilgisi olsa da,herkese hitap eden bir tarzı yok.Zaten,distopik eserler hep böyle değil midir?
Yazar, insanların Panem'de çektiği sıkıntıları bütün çıplaklığıyla gözlerimizin önüne sunuyor.Yer yer ağlayacak,yer yer çıldıracak duruma geliyoruz.
Her zaman çok sevdiğim bir seri olarak kalacak.Ayrıca,bence üçleme arasında en güzel kitap bu.
#2 - Ateşi Yakalamak
Tam her şey düzeldi,Katniss rahat bir nefes aldı derken,olaylar bu kitapta çığrından çıkmaya başlıyor.Bu sefer de,75. Açlık Oyunları,yani Çeyrek Asır Oyunları kapsamında,her mıntıkadan önceki açlık oyunu galipleri seçiliyor ve ölüm kalım savaşı yeniden başlıyor.
Peki ya 12. mıntıkadan?Elbette Katniss ve Peeta.
Önceki kitaba göre çok daha fazla karanlık,ürpertici ve kanlıydı.Soluksuz okudum.
Ve bu kitapta artık Katniss sayesinde insanların yavaş yavaş Panem'e karşı isyanlar başlattığını görüyoruz.Bu durum,insanların alevlenmek için tek bir kıvılcımı bekledikleri fikrimi doğruladı.Yani,herkes yönetimden rahatsız olsa da,kimse birlik olmaz,herkes bir lideri,bir öncüyü bekler.Birilerinin ilk kıvılcımı tutuşturmasını bekler herkes.
Bu kitabın sonu,dayanılmaz şekilde ağırdı :( Film olarak da ben en çok ikinci filmi seviyorum. (birinci filmden çok daha güzeldi...)
#3 - Alaycı Kuş
Üçlemenin final kitabı,bütün iplerin koptuğu ve herşeyin sonlandığı o inanılmaz eser.
Çok garip,üçlemenin bu kitabı hakkında hem sayfalarca yazabilirmişim gibi geliyor,hem de hiç konuşmadan sadece tek kelimeyle özetlemek istiyorum.Harikuladeydi.
İsyanın iyice alevlendiği,yerle bir edilmiş 13. mıntıkayı tanıdığımız ve Katniss'in umudunun ve psikolojisinin iyice sonuna geldiğimiz bu kitapta,son oyunlar oynanıyor ve son planlar işliyor.İkinci kitap sonun başlangıcıysa,nefes kesici hikaye bu kitapla son buluyor.
Beni final kitabında en çok etkileyen kısım,Panem'in devrilmesinden sonra,yeni bir yönetim yolu bulmaya çalışılmasını gösteren kitabın sonlarıydı.Durmadan,aralıksız okudum ve bitirdiğimde 'artık Katniss rahat nefes alabilir' diye düşündüm.Kitap boyunca omuzlarına yüklenmiş 'kurtarıcı', Alaycı Kuş rolünden ne kadar nefret ettiğini okuyanlar biliyordur ve onu suçlamıyoruz.
Bu arada,çok az karaktere Finnick karakterini sevdiğim kadar sevmiş ve ona üzüldüğüm kadar üzülmüşümdür herhalde :(
Herkesin okuması gereken bir üçleme :)
Etiketleriniz:
eğlence,
kitap eleştirisi,
Sevdiklerim
9.6.19
Okul Nedir,Neden Nefret Edilir?
Ve,8. sınıf da sonunda bu hafta itibariyle bitti.Oh be.
Öncelikle belirtmeliyim ki,verdiğim sözleri tutamamaktan nefret ediyorum.Tam döneceğim derken sınav dönemimin araya girmesiyle yine her şeyi bir yana bırakmak zorunda kaldım.Ama,artık bitti.
Çok şükür artık tatil.
Etiketleriniz:
eğlence,
Sevdiklerim
6.5.19
Kitap - Khalid Hosseini - Uçurtma Avcısı - Özel Bir Kitap
Uzun yıllardır okumak istediğim bir kitaptı.Ve geçen yılın sonunda okumayı başardım .
Ablam sayesinde aldığım kitaplardan bir tanesi bu da,kiraladığı kitaplardan bir tanesi.
Uçurtma Avcısı'nı herhalde artık duymayan,hatta okumayan yoktur,hikayesi,atmosferi her şeyiyle çok büyüleyici.Uzun bir zaman etkisinden çıkamadım ve hala da hatırladığım zaman içime bir şey oturuyor.
Bu kitap benim için özel.Ne zaman okusam tüylerimi diken diken eden,gözlerimi dolduran bir kitap.Benim için şimdiye kadar okuduğum bütün kitaplardan daha farklı bir kitap.Uçurtma Avcısı kalbimde yeri olan bir kitap,ne zaman okusam yine aynı şeyleri hissedebileceğim bir kitap.
Emir ve Hasan, Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur.
Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California'ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan'ın hatırasından kopamaz.
Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları... Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor.
Uçurtma Avcısı'nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...
(Tanıtım Bülteninden)
Bu kitabı nasıl yorumlayacağımı inanın ki bilmiyorum.Çünkü nasıl anlatsam,içimdekileri sizlere dökemeyeceğim.Nasıl anlatsam da size tam olarak bu kitabın bendeki yerini ve bana hissettirdiklerini açıklayamayacakmışım gibi hissediyorum.
Öncelikle,kitap Afganistan'ın o zamanki halini ve atmosferi bize çok iyi yansıtıyor.Olayların anlatılış biçimi,ülkenin Taliban'dan önceki ve sonraki durumunun ifade ediliş biçimi tüylerimi diken diken etmişti.
Emir karakterinin iç dünyası bize kendi dilinden açılıyor,yazar hiç bir şeyi saklamadan Emir'in babası,Hasan ve Afganistan hakkında hissettiklerini bize aktarıyor.Bu yüzden yer yer Emir'e üzüldüm,yer yer kızdım yer yer onu anladığımı hissettim.Her ne kadar yanlışları olsa da,Emir'in durumu kolay değildi.
Kitapta Hazaralara gösterilen muamele ırkçılıktan bir kez daha nefret etmemi sağladı.Düşman olmak,kulaklığını gözlerini tıkamak o kadar kolay ki zulme,o kadar kolay ki görmüyormuş,bilmiyormuş gibi davranmak.Ama oralarda bir yerlerde yine de oluyor,yine de birileri birilerini dışlıyor,birileri ötekileştiriliyor.İşte hepimiz buna karşı olmalıyız aslında.
(sadece ırkçılık konusu değil de,dışlama ilgili bir yazı yazmayı düşünüyorum,kendi ülkemde olan bir dışlanma,bir intihar vakasından da bahsedeceğim)
Aslında,Emir ve Hasan'ın yaşadıkları babalarının günahları da olabilir.Onların bu duruma düşmelerinin bir sebebi de onlardan yıllarca gerçekleri saklayanlar olabilir.
Emirin Söhrab'ı bulmak için Afganistan'a yola düşmesini,Hasan hakkında ve kendi geçmişi hakkında gerçekleri öğrenişini ve Söhrab'ı eve götürme mücadelesini nefesimi tutarak okudum.Kendisi de Afganistan doğumlu olan Khalid Hosseini'nin kaleminden Afganistan'ın zulümden önceki halini ve sonraki halini okumak nefes kesiciydi.Taliban'dan sonrası ise bir kez daha kahrolsun terör dememize sebebiyet veriyor.
Dini çarpıtmaya çalışanların sonunun gelmesini diliyorum.İnsanların inancını kendi çıkarlarınca kullananların,din yoluyla insanlara zulmetmeye çalışanların,dini hükmetmek için bir araç olarak kullananların en kötüsünü yaşayacağını umuyorum.Çünkü din,ister Semavi dinler olsun,ister tüm diğer dinler,hepsi barıştan ve huzurdan yanadır,hümanizmi destekler.Din,bir nefret aracı değildir,din bir öldürme aracı değildir.
Emir'le Hasan'ın kardeş gibi büyürler,birlikte oynarlar,ilk kelimelerini aynı dam altında derler,hatta Hasan'ın ilk kelimesi Emir'dir,fakat yine de,aralarındaki uçurum daha onlar doğmadan açılmıştır.Hasan bir hizmetkar,üstelik bir Hazara,Emir ise bir ağa,üstelik de bir Peştun çocuğudur.İşte aralarındaki bu fark,kitapta öylesine belirgin bir şekilde gösterilmişti ki, içimi sızlattı.Gerçekte de böyle değil mi,etnik fark,sınıf farkı her şeyden üstün değil mi insanlar arasında?
Bu kitabı okumadıysanız,okuyun arkadaşlar.Çünkü gerçekten büyüleyici.
Bu arada filmini de izledim,o da çok güzel ama kitabı her türlü çok daha iyi.Bir ömür boyu unutamayacağım bir öykü olacak.
öpüldünüz xoxo
Etiketleriniz:
eğlence,
kitap eleştirisi,
Sevdiklerim
2.5.19
Bazı Kitaplar - Zweig,John Green,Wulf Dorn
Bir kaç kitabı birleştirdim,sevebileceğiniz kitaplar.
-Stefan Zweig - Bir Çöküşün Öyküsü
Yeni kankamdan ödünç aldığım bir kitap,thanks Hatice :D
Zweig çok seven biriyim.Kısa yazar ama öyküleriyle okuyucuyu adeta vurur.Çok anlatmaya gerek yok,efsane yazar zaten.
Bu son derece çarpıcı çöküş öyküsü, XV. Louis döneminde Fransız sarayında epey etkili olmuş aristokrat bir kadının gerçek yaşamına dayanır. Madame de Prie günün birinde gözden düşer ve kral tarafından Normandiya’ya sürülür. İktidar sahibi ve ilgi odağı olduğu hareketli ve eğlenceli Paris günlerinden sonra, ne kadar süreceği belli olmayan, kendisiyle baş başa kalacağı bir sürgün dönemi beklemektedir onu. Ancak iktidar savaşları, entrika ve eğlenceden ibaret boş saray hayatı varoluşuna anlam katan tek şeydir. Hem kendini hem çevresindekileri sürekli kandırma eğilimindeki bu sığ ve kibirli kadın, malikânesinde gösterişli eğlenceler düzenleyerek Paris’teki hayatını yeniden canlandırmaya çalışır. Giderek mantıklı düşünme yetisini bütünüyle yitiren Madame de Prie, yeniden bütün dikkatleri üzerine çekebilmek için inanılmaz bir plan yapar.
Yer yer Madame de Prie tüylerimi diken diken etti.Özellikle sonlarını nefessiz okudum.Gerçekten de bir çöküş.
Bu yıl tüm Zweig kitaplarını bitirmek de amaçlarımdan birisi,bakalım.
kapağı çok güzeeel |
-John Green - Aynı Yıldızın Altında
Yıllardır okumak istediğim ama okuyamadığım kitaptı.Sonunda ablamdan istedim ve okudum.Senden Önce Ben'i de çok beğenen biri olarak,sanırım sonu sarsıcı biten kitaplara zaafım var,distopya da severim hem.Ne kadar kötü soncu bir insan ben be :D
Konusuyla yüzümü güldüren,bir dönemin en çok okunan en çok sevilen bir çoğunuzun da muhtemelen iyi bildiği bir kitap.Ne yazık ki henüz filmini izlemedim.Augustus ve Hazel karakterleri çok içten,çok iyi karakterlerdi.Sonunu her ne kadar tahmin etmiş olsam da yine de üzücüydü.Ayrıca kitaptaki Görkemli Izdırap kitabı ve yazarının hikayesi de beni derinden sarsmıştır.
p.s.: keşke Görkemli Izdırap gerçek olsaydı da okusaydık...
Diyaloglarıyla beni benden alan,ilham veren çok tatlı bir hikaye.Ama yine de,beni Senden Önce Ben kadar etkileyememiştir maalesef,o kitap bir başkaydı.
Okay?Okay.
kitabı okuduğum şarkılar: (çok güzeller...):
Fun - We Are Young (her dinlediğimde Gus'ı hatırlıyorum o yüzden dinleyemiyorum resmen...)
Ed Sheeran - All of the Stars (The Fault in Our Stars soundtrack)
-Wulf Dorn - Fobi ve Şizofren
Wulf Dorn,en yeni keşfim olan korku/gerilim yazarı.Güzel yazıyor.Tesadüfen instagram'da kitap bakarken karşıma çıkan bu nacizane yazar,son zamanların en iyilerinden diye de düşünüyorum.
Fobi ve Şizofren'in ikisine de bakmanız şiddetle tavsiye edilir,Fobi'yi kirayla,Şizofren'i de kankamdan ödünç alarak okudum.Fobi beni daha çok gerse ve onu daha çok sevsem de,sürprizli sonuyla(bana sürpriz olmadı gerçi) Şizofren de tavsiye edilir,kaliteli romanlardır.
p.s. Fobi'nin daha ilk sayfasında beni kaptı,şarkı tavsiyesiyle.Marilyn Manson The Nobodies şarkısını daha ilk sayfadan tavsiye eden yazara selam olsun,sağolasın.
O zaman, we're the nobodies,wanna be somebodies.
Marilyn Manson da çok kalitelidir,ondan da mı bahsetsem bir ara ben bu aralar çok dinliyorum...
Marilyn Manson - The Nobodies
Kısa kısa bahsetmek istediğim kitaplar bu kadar.Şimdi bende derin iz bırakan bazı kitaplara geçebilirim.
Etiketleriniz:
eğlence,
kitap eleştirisi,
Sevdiklerim
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)