6.10.18
Kitap - Cassandra Claire - Mekanik Melek,Mekanik Prens,Mekanik Prenses (Cehennem Makineleri Serisi)
Uzun zamandır seri okumuyordum.
Uzun zamandır fantastik kitap da okumuyordum...
Geçen ay bu güzel üçlemeyi bitirdim!
Geçen ayın başlarında fantastik/kurgu temalı bir şeyler okumak istediğimi farkettim,sanırım sürekli klasik okumak beni biraz olsun yormuştu.
Bu yüzden ben de kaç yıldır 'okumak isteyip' de bir türlü okuyamadığım Ölümcül Oyuncaklar'a başlamaya karar verdim.Fakat araştırırken,Ölümcül Oyuncaklar'a başlamadan önce daha iyi anlayabilmek için,yazarın Ölümcül Oyuncaklar serisinin geçmişinden bahseden Cehennem Makineleri serisini okumamız gerektiğini öğrendim.
Ve ne yaptım?Hemen başladım.
Cassandra Claire'in fantastik kurgu üçlemesi olan Cehennem Makineleri üç kitaptan oluşuyor; Mekanik Melek,Mekanik Prens,Mekanik Prenses.
İlk kitap Mekanik Melek'ten başlayalım:
On altı yaşındaki Tessa Gray, ağabeyini bulmak için okyanusu aşıp Kraliçe Viktorya'nın hükmü altındaki İngiltere'ye geldiğinde, onu korkunç bir sır bekliyordu. Londra'nın Aşağıdünya'sının ıssız sokaklarını vampirler, büyücüler ve diğer doğaüstü yaratıklar ele geçirmişti. Kaosun yerine düzen getirmekse yalnızca Gölgeavcıları'na, kendilerini dünyayı iblislerden kurtarmaya adamış savaşçılara düşüyordu.
Pandemonium Kulübü'nde çalışan Kara Kardeşler tarafından kaçırılan Tessa, sonunda kendisinin de bir Aşağıdünyalı olduğunu öğrenecekti. Üstelik ender bulunan bir yeteneğe sahipti. İstediği zaman bir başkasına dönüşebiliyordu. Kulübün kendini sır gibi saklayan yöneticisi Magister'ın niyeti ise, Tessa'yı ve gücünü ele geçirmekti.
(Tanıtım Bülteninden)
Kitap 1800'lerde geçiyor,bu beni biraz şoka uğrattı,bir kaç bölüm boyunca alışamadım kitabın eski olmasına,hep neden böyle davranıyorlar,kadınlar neden böyle diye sorup sonradan eski zamanlarda geçtiğini hatırlıyordum...Aslında,1800ler atmosferi kitaba ayrı güzel bir hava katmış,bitirdikten sonra bunu düşündüğümü söylebilirim,belki de günümüzde geçseydi bu kadar okunulası olmazdı.
Eski dönem ingiliz edebiyyatından bir sürü atıf,bir sürü alıntı var,kitabın baş karakteri Tessa Gray tam bir kitap kurdu olduğu için bol bol şiir,bol bol alıntı var ve BUNA GERÇEKTEN BAYILDIM.Bölümlerin başında yazar tarafından bırakılmış şiirler,William ve Tessa'nın bahsettikleri kitap karakterleri ve alıntılar,mükemmeldi yani.Benim gibi retro şeylere bayılan biri,aynı zamanda kitap okumayı seven biri için hazine gibiydi.Serinin en sevdiğim tarafı bu alıntılar oldu.
Will ve Tessa'nın sürekli bahsettiği Charles Dickens kitabı,İki Şehrin Hikayesi'ni okuyanlar arasından merak eden sadece ben olamam değil mi?Yakın zamanda o kitaba başlayacaım çünkü öyle anlatıyorlar ki, merak etmemek elde değil...Umarım bahsettikleri kadar güzeldir.
Tessa'nın karakteri başlarda bana biraz garip geldi,ilk kitap boyunca tavırlarına biraz yüzümü buruşturdum ama ikinci kitapta biraz olsun alışmıştım.Bu arada,Will karakteri bir harika değil mi?...Her ne kadar bad boy izlenimi verse de (sevmem.), yine de sıcak bir karakterdi.
Ama daha harika bir karakter var.O da James Carstairs,yani müthiş çocuk Jem...Kitapta ilk göründüğü bölümden itibaren favorimdi...Hala da öyle.
Her ne kadar Will,Tessa ve James arasında aşktan da fazla bir bağ olsa da,ben Tessa'yı Jem ile değil de,Will ile yakıştırıyorum... -_-
Kitapta bahsedilen o hava,Londra Enstitüsü'deki aile ortamı,çok tatlıydı gerçekten...Charlotte ve Henry çifti kitaba renk kattılar,o döneme göre çok cesur ve güçlü bir kadın olan Charlotte hayranlık uyandırıcıydı.
Kitapta bence emanet duran tek nokta Jessamine ve Nathaniel karakterleriydi.Jessamine,her ne kadar sebepleri ve geçmişinde sorunları olan bir karakter olsa da,cidden çok itici ya ... Okurken sinir olmamak elde değil.Ayrıca,yazarın sonunu da bağlayamamış olması bir gerçek...(üçüncü kitapta bundan bahsedeceğim)
Nathainel karakteri ayrı bir muamma.Onu iyi hatırlayın,gözünüzü ondan ayırmayın.Zira ilerde sizi 'aman tanrım' yapabilir...
spoilerımsılık
Açıklasalar da milyon kere,ben hala onun nasıl olup da kız kardeşinden o kadar nefret ettiğini ve Mortmain'le çalışmayı kabul ettiğini anlamıyorum...
spoilerımsılık bitti
Her ne kadar serinin kalanında bu değişse de,ilk kitabı bitirdiğimde çok bayıldığımı söyleyemeyeceğim.Hatta,sevmemiştim de diyebilirim.Farketmiştim ki fantastik kitaplardaki aşk ilişkilerinden artık hoşlanmıyorum ve fantastik kitapları eskisi kadar sevemiyorum.Bana çok da gerçekçi gelmiyorlar. (fısıldar *distopya okumaya başlayacağım ehehe :D *)
İlk kitabı bu şekilde,açıkçası biraz da önyargıyla bitirdim.Ama sonra fikrim değişti tabii :D
Bu kitabı Queen ve David Bowie'nin harika parçası Under Pressure ile okudum,dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.Şarkı eski olunca,kitap da eski zamanlarda geçince,harika bir karışım oldu ve müthiş bir old vibe yarattı :D Romantik kısımları okurken ise Troye Sivan'ın Bloom şarkısını dinledim,bu yüzden şarkı aklıma Tessa ve Will'in şarkısı olarak kaldı...
Serinin ikinci kitabı,Mekanik Prens:
Londra Enstitüsü'ndeki dengeler hiç bu kadar hassas olmamıştı. Konsey, Charlotte'ın gücünü elinden almak ve bu gücü, ahlak değerlerinden yoksun, gözünü iktidar hırsı bürümüş Benedict Lightwood'a vermek istiyordu.
Will, Jem ve Tessa, Enstitü'yü ve Charlotte'ı kurtarma umuduyla Mortmain'in geçmişiyle ilgili sırları araştırmaya karar verdi. Ancak tek keşfettikleri düşmanın amacı değildi. Aynı zamanda Tessa'yla ilgili huzursuz edici Gölge Avcısı bağlantısını da öğrendiler. Zaten Will ve Jem'in ilgisi arasında kalan Tessa, kendisinin bizzat bir "canavar"a dönüşmesine Gölge Avcıları'nın yardım ettiğini öğrenince başka bir seçimle daha yüz yüze gelecekti.
Okulun başladığı gün başladığım (gerçekten,saat henüz 7 falandı okumaya başladığımda) bu kitap seriyi ve hikayeyi daha çok sevdiğimi sağlayan kitap.
Hikayenin akıcılık kazandığına inandığım,karakterlerin daha çok sağlamlaştığını bana düşündüren kitaptı.Seriyi biraz olsun bu kitapta,özellikle sonlarında sevmeye başlamıştım.
Önceki kitaptan daha çok aksiyon sahnesi(savaş sahneleri) ve daha çok macera içerdiğini düşünüyorum,diğer yandan bu kitapta kötü karakter Magister'ın geçmişi ve sırları da ortaya çıkıyor.
Kitabın sonlarına doğru artık sonunda Lightwood'larla aradaki buzlar eriyor,özellikle Gabriel ve Gideon'un Tessa ve Sophie'i eğittiği sahnelere bayılıyordum.
Ayrıca,bu kitap Will'in de geçmişini gözler önüne seriyor.
Özellikle sonundan sonra,yüzümde bir gülümsemeyle kitabı kapatmış ve 'evet,işte seriyi sevmeye başladım' diye düşünmüştüm.
a little spoiler
Will'in sorununun öyle saçma bir şekilde çözülmesi sinirimi bozdu sadece.İblis laneti diye bir şey olmaması ve Will'in mal gibi hayatı boyunca buna inanması...Daha güzel bir şey olabilirdi,çok saçma ve basit geldi bana.Hayal kırıklığına uğratmıştı.
Bahsetmedim ama,önceki kitapta ölen Agatha ve Thomas'a,özellikle Thomas'a çok üzülmüştüm,ama bu kitapta gelen yeni hizmetçiler çok daha iyiydiler :D Özellikle taşra şarkılarıyla Bridget kitaba renk katmıştı :D
İblis vebasının gerçek olması...Cidden,Will hep bununla ilgili şaka yaptığında ona kızıyorlardı ama aslında böyle bir şey gerçekten varmış :D Will'in bunu öğrendikten sonraki şarkısı yüzünden gülmekten karnıma ağrılar girmişti...Ah be :D
spoiler bitti
Önceki kitaptan çok daha güzeldi,bu kitap sayesinde seriye ısındım biraz da olsa.Kitabı IU'nun aşırı derecede uyan Obliviate şarkısıyla okudum.
Bu kitapta iyice ortaya çıkan aşk üçgeni...Tek sorunum kitaptaki romantizm ile ilgili.
Hayır ne gerek vardı?Tessa'nın hangisinden hoşlandığını seri bitene kadar anlamadım zaten,hem Jem'i hem Will'i sevemez yani bence.Tamam,üçü arasında bir bağ var ama en azından James'i kardeşi gibi sevseydi...Sinirimi bozdu bu konu.
Ve üçüncü kitap,favorim Mekanik Prenses:
Gölge Avcıları yok olmanın eşiğine sürüklenirken tehlike ve ihanet, sır ve cazibe, aşk ve ölüm birbirine karışıyor!
Tessa Gray mutlu olmalıydı. Ne de olsa bütün gelinler mutludur, öyle değil mi? Ancak Tessa, Jem Carstairs'la evlenmeye hazırlanırken Londra Enstitüsü'ndeki Gölge Avcıları'nın başları büyük beladaydı. Mortmain, acımasız otomatlardan oluşan Cehennem Makineleri ordusunu, Gölge Avcıları'nı yok etmek için kullanmayı planlıyordu. Planını tamamlamak için de son bir şeye ihtiyacı vardı: Tessa Gray'e.
Enstitü başkanı Charlotte Branwell, Mortmain'i bulup onu durdurmak için her şeyi göze almıştı. Fakat Mortmain, Tessa'yı kaçırmıştı ve genç kıza aşık iki adam, Jem ve Will, onun için savaşmaya hazırdı. En yakınları Tessa'yı Mortmain'in kurtarmaya çalışırken, genç kız, kurtuluşun yalnızca kendi elinde olduğunu anlayacaktı.
Ancak Tessa, melekleri kontrol etme gücüne sahip olsa bile, acımasız bir orduyla tek başına mücadele edebilir miydi?
(Tanıtım Bülteninden)
Son savaşın yapıldığı ve benim adeta tırnaklarımı yiyerek okuduğum serinin son kitabında,sırlar ortaya dökülüyor!Hikayenin acıklı,bir o kadar da heyecanlı sonu burada!
Tessa'nın müthiş değişimine,hayatının sonuna ve ağlatan hikayesine tanık olduğumuz bu kitap seride en sevdiğim ve belki de seri hakkında fikrimi değiştiren kitap.Başından sonuna kadar farklıydı,aşk üçgeni bile önceki kitap kadar rahatsız etmiyordu sanki.
Gideon'dan sonra Gabriel'in de Enstitü'ye geldiği kitapta,Benedict Lightwood ve Magister hakkında sırları öğrenmekle beraber,yeni bir karakter,Cecily Herondale ile tanışıyoruz.
Cecily,bir harikaydı.En sevdiğim kadın karakter oldu diyebilirim.Gabriel ile olan ilişkisi de ayrı güzeldi.
Her şey bir yana,gerçekten inanılmaz bir sonu var.Okurken içim acıdı,bir kez daha ölümlü olduğuma,önümde sonsuz bir hayat olmadığına şükrettim.Ölümsüz olmak çok anlamsız,çok korkutucu bir şey değil mi?Bütün sevdiklerin önünde ölüyor,yapayalnız kalıyorsun,doğduğun gezegene bile zamanla yabancılaşıyorsun,tüm değişiklikler gözünün önünde olup bitiyor ve sen sadece seyirci kalıyorsun.
spoiler
Yine de bence kitaba en yakışan son oydu,Will ile güzel bir hayat yaşadıklarına ve her şeyden sonra Jem ile yeniden birleştiklerine seviniyorum.Jem ile Tessa'nın son sahnesi üzücü,ama bir o kadar da hoştu...
spoiler bitti
Kitabı Snuper'ın It's Raining ve Fudanjuku - Fighting Man ile okudum.It's Raining dramatik sahnelerde kitaba uygunken,savaş sahnelerinde Fighting Man bir harikaydı.
Ben sevdim!
Eğer Ölümcül Oyuncaklar'ı okumak istiyorsanız,bu seriyle başlayın.Ben de şu an Ölümcül Oyuncaklar'ın ilk kitabı Kemikler Şehri'ni okumaktayım.
Fantastik bir hikaye istiyorsanız da güzel olabilir,ama dikkat aşk çıkabilir! :D
Başka yazılarda görüşmek üzere!
Jaa ne minna! ^_^
Etiketleriniz:
eğlence,
kitap eleştirisi,
Sevdiklerim
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder