7.9.18

Kitap - Jojo Moyes - Senden Önce Ben (Me Before You)


senden önce ben jojo moyes ile ilgili görsel sonucu


Selam dünya ben Menolly!

Bir kaç yıl önce bu kitabı okuyacaksın deseler herhalde kahkahalar atardım.Ama iki gün önce salya sümük ağlayarak bitirdim.


Birbirlerine aşktan başka verecek hiçbir şeyleri yoktu...
Yaşamın ince detayları Lou'dan sorulur. Otobüs durağıyla ev arasında kaç adım var? Çalıştığı kafeye gelip gidenler nasıl bir hayat yaşıyor? Parlak yeşil elbisenin altına ne renk külotlu çorap giyilir? Onda bu soruların hepsinin cevabı var. Kolayca mutlu olabildiği küçücük dünyasında bilmediği tek şey hayatın çok daha karmaşık soru ve cevaplarla dolu olduğu...
Geçirdiği motosiklet kazasıyla hayatı altüst olan Will uzun süredir karmaşık sorularla meşgul. Bu hayatta diğer insanları mutlu eden küçük şeyler ona biraz olsun keyif vermiyor. Çevresindeki tüm renkler birden griye dönmüş ve böyle bir umutsuzluk içindeyken yapabileceği tek şeyin hayatını sonlandırmak olduğunu düşünüyor.
Peki, asık suratlı, aksi ve geçimsiz Will, Lou'nun rengârenk yaşamıyla karşılaşırsa neler olur? 
Mucizelere inanmıyorsanız durup bir kez daha düşünün...
"Sakin Son Bölümleri Otobüste Giderken Okumayin. Ağlamamak için kendinizi tutmaya çalışırken bir enkaza dönüşebilirsiniz." 
Tracy Williams
"Bu kitabı okuyunca duygudan duyguya koşacağınız bir lunaparka girmiş gibi oluyorsunuz. Okurken dünyayı ve zamanı durdurmak isteyeceksiniz." 
Dooster
"Arkadaşların elden ele dolaştıracağı bir roman olacak. Moyes karizmatik, gerçekçi ve çarpıcı karakterler yaratmayı çok iyi biliyor." 
The Independent
"Sizi bu kadar içine çekecek başka bir kitap bulmanız çok zor. Yıllardır okuduğum en güzel kitap." 
Gill B. 
"Bu hikâyeyi kitap bittikten çok uzun bir süre sonra bile hatırlayacak, her daim yanınızda taşımak isteyeceksiniz." 
Romantic Book Lover

Bana ne oluyor?Romantik,dram tarzında kitaplar okumazdım ben...Kafayı mı yiyorum acaba...

Bu kitaba başlamadan önce ağlayacağımı ve kitabın sonunda muhtemelen yazara söveceğimi biliyordum.Ama yine de okumak istedim.Bu aralar gerçekten eski zevkimden çok farklı kitaplar okuyorum(ben de şaşkınım) ve bu kitabı BTS'in tavsiye ettikleri arasında görünce neden olmasın ki diye düşündüm.
Evet,bu kitap da BTS tavsiyesi...Görün görün,kültürleniyoruz.

Ve,iyiki okumuşum.Hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biri olabilir.

Uzun zamandır bu tür kitaplar okumuyordum,bu tür basit dili olan,rahat okunan kitaplardan bahsediyorum.Açıkçası özlemişim,çok rahat okudum,bir kaç gün içinde bitti...

Kitabın konusu yukarıdan da gördüğünüz gibi sade,basit zevkleri olan Louise'in motorsiklet kazası sonucu tekerlekli sandalyeye mahkum olmuş Will'i yeniden hayata bağlamaya çalışmasını anlatıyor.Kitabı şöyle de kısaca tanımlayabilirim: komik başlayıp,üzünçlü bitiyor :D
Gerçekten de öyle,başlarında çok eğleniyorsunuz,Will ve Lou'nun didişmeleri kitaba renk katıyor ve sonlara doğru hayatı sorgulamaya başlıyorsunuz.

Will Traynor müthiş güzel bir karakterdi,ve kitap boyunca düşündüm gerçekten de başına gelen hayattaki en kötü şey olabilir.Acaba ben öyle olsaydım,ne düşünürdüm dedim?Yaşamaya devam edebilir miydim?Çok zor olurdu yaşamak,o yüzden onun kararını sorgulamayız bence.Ve neden öyle bir karar verdiğini de biraz anlayabiliyorum,hayatı boyuna başkalarına muhtaç olmak yerine,kendi tercihi ve kendi kararı ile hayatına son vermek istedi.

Uzun zamandır sonunda ağladığım tek kitap.Çoğu bölümüyle beni çok başka yerlere götürdü,Will'in tavsiyelerine ve o sahilde Lou'ya söylediklerine o kadar katılıyordum ki...Çünkü insanlar değişir ve ne olursa olsun bir gün Lou da her ne kadar ona çok aşık osa da,yorulabilirdi.Sabrı taşardı ve daha fazlasını isteyebilirdi.Kimse,böyle bir duruma düşmeyi istemez.Cidden.

Sonunda beni salya sümük ağlattı ve üzerimden etkisini bir gün boyunca atamadım.Başka bir kitabı okurken de aklımda o dönüyordu hatta.Üzerinizde çok pis etkisini bırakıyor ve hayatı sorgulamaya başlıyorsunuz.Acaba benim hayatım ne kadar değerli?Ben böyle birine motivasyon vermeye çalışsam,ya da bakmam gerekse,başarabilir miydim?(bu en çok düşündüğüm soruydu) Bir insanın hayatı bundan daha kötü olabilir mi?(ki olabilir,mesela düşünme yetisini de kaybedebilirdi,en azından düşünüp konuşabiliyordu) Ve böyle bir halde olsan da yaşamak için bir sebep var mıdır? (evet vardır çünkü biz insan olarak sadece bedenimizden oluşmuyoruz,beynimiz ve kalbimiz çalıştıkça yaşamak için hala bir sebebimiz olabilir,bakın Hawking'e mesela.)

Sadece romantik/dram kitabı olarak ele almamak gerekiyor,bence okuduktan sonra çok şey katan kitaplardan.Will'in Louisa'ya sürekli söylediği hayatını yaşamalısın,önceliğin kendin olmalı,buraya takılı kalmamalısın gibi tavsiyeleri biz de dinlemeliyiz mesela.Hangimiz hayatımızı gerçekten yaşıyoruz ki?Bu dünyaya bir kere geliyoruz ve herşeyi deneyip mi gidiyoruz şu kısa hayatımızda?Mesela ben,ne olursa olsun bir gün dünyayı görmeden ve en çılgın şeyleri denemeden ölmek istemiyorum.Dünyayı gezeceğim,hayallerimden biri bu.

Kitabı üç farklı şarkı ile okudum; BTS - Butterfly ile okumaya başladığım ve genellikle durgun,eğlenceli ve zevkli bölümlerde kitaba keyif kattı.Aynı zamanda sözlerin anlamı öykü ile oldukça uygundu.
Üzücü ve heyecanlı bölümlerde,genellikle ortalarda Vixx - Fantasy şarkısını dinledim.Will'in düştüğü durum ve psikolojisini bence çok iyi anlatıyordu.
Ve artık ne zaman dinlersem bana bu kitabı hatırlatacak olan şarkı, Mamamoo - I Mıss You.Özellikle sonunu ve duygusal bölümleri (özellikle de dans ettikleri bölüm) bu şarkıyla okudum ve harikaydı.

Bu kitabı okuyun,size çok şey katacağına eminim. 

~~~~~~~~~
"Başka bir yerde yaşamadım."
"Nasıl yani?Hep burada mıydın?Nerelerde çalıştın?"
"Bir tek burada." Döndüm ve kollarımı kendimi savunurcasına göğsümün üzerinde kavuşturup ona baktım. "Ne olmuş?Bunun nesi garip?"
"Burası çok küçük bir kasaba,çok sınırlı.Sadece bir şatodan ibaret." Yolda durup şatoya baktık; uzakta kubbe biçimindeki garip bir tepenin üzerinde yükseliyordu.Sanki bir çocuk tarafından çizilmiş gibi kusursuzdu. "Bence burası insanların her şeyden bıktıklarında geri dönmek isteyebilecekleri bir yer.Ya da başka bir yere gidebilecek kadar hayal gücü olmayanların."
"Sağ ol."
"Bunda yanlış bir şey yok.Ama...çok hareketli bir yer sayılmaz,değil mi?Yeni fikirlerle,ilginç insanlarla ya da fırsatlarla dolup taşmıyor.Burada hediyelik eşya dükkanının yemek servislerine minyatür demiryolunun farklı bir manzara resmi basılırsa bunun yıkıcı bir şey olduğunu düşünüyorlar."Gülmeme engel olamadım.Yerel gazetede geçen hafta tam da bu konuda bir makale vardı.
"Yirmi altı yaşındasın Clark.Dışarıda olmalı, 'Dünya benim!' diyebilmelisin; barlarda olay çıkarıp tuhaf giysi dolabını serserilere göstermelisin..."
"Ben burada mutluyum."
"Ama olmamalısın."
"İnsanlara ne yapmaları gerektiğini söylemekten mutlu oluyorsun,değil mi?"
"Sadece haklı olduğumu bildiğim zaman."
 ~~~~~~~~~~~
Hayalimde beklenmedik şeyler anlandı ve kendimi oraya oturduğum andan itibaren yıllardır düşünmediğim şeyleri düşünürken buldum.Eski duygular üzerimden akıp gitti,sanki algım esniyormuşçasına yeni düşünceler ve fikirler benden çekilip çıkarıldı.Konserin bitmemesini,sonsuza dek orada oturmayı istedim.Will'e şöyle bir baktım; o da kendinden geçmiş,birdenbire doğallaşmıştı.Hissedebilecekleri beni korkutuyordu; kaybının derinliğinden,korkularının büyüklüğünden ürkmüştüm.Will Traynor'un şu ana kadar yaşadıkları benim deneyimlerimin çok ötesindeydi.Ben kim oluyordum da ona nasıl yaşamayı istemesi gerektiğini söylüyordum?
~~~~~~~~~~~~~
"Hiç düşünmüyor musun..." diye söze başladım ve ardından birdenbire durdum.
"Devam et."
"Tüm bunları gerçekleştirdiğin için bu şekilde...Bu şekilde yaşamaya daha zor uyum sağladığını düşünmüyor musun?"
"Bana bu bahsettiklerimi hiç yapmamış olmayı dilememi mi söylüyorsun?"
"Ben sadece her şey senin için çok daha kolay olabilir miydi diye merak ettim.Eğer daha küçük bir hayat yaşamış olsaydın ya da benim gibi olsaydın...."
"Yaptığım şeylerden asla ve asla pişmanlık duymayacağım,çünkü eğer bunlardan bir tanesi yapışıp kalırsan elinde kalan tek şey hafızanda yolculuk edebileceğin yerler oluyor," diyerek gülümsedi.Gülüşü sanki ona bir şeye mal olmuşçasına gergindi. "Dolayısıyla,eğer bana mahalle bakkalından bakınca şatonun ya da kavşak boyunca dizilmiş sevimli dükkanların nasıl göründüğünü hatırlamayı tercih eder miydim diye soruyorsan o zaman cevabım hayır.Benimkisi çok daha iyi bir hayat oldu."
~~~~~~~~~~~~
"Bu işin nasıl devam edeceğiyle ilgili gerçekten,ama gerçekten korkuyorum." Bu cümleyi sindirmemiz için biraz bekledi ve sonra da alçak,sakin bir sesle devam etti. "Çoğu insanın benim gibi yaşamanın olabilecek en kötü şey olduğunu düşündüklerini biliyorum.Ama daha kötüsü de olabilirdi.Kendi kendime nefes alamayabilirdim,konuşamayabilirdim.Dolaşım yollarıyla ilgili sorunlar çıkabilirdi.Belki bacaklarımın kesilmesi gerekebilirdi.Belirsiz bir süre için hastaneye yatmam gerekebilirdi.Buna yaşamak diyemeyiz,Clark.Ama ne kadar daha kötü olabilirdi diye düşündüğümde bazı geceler yatağımda uzanıp gerçekten nefes alamadığım zamanlar oluyor."
Yutkundu. "Ve biliyor musun?Kimse bunları duymak istemez.Kimse korkularından,acından veya aptal bir enfeksiyondan ölmekten korktuğunu duymak istemez.Kimse bir daha sevişemeyeceğini bilmenin nasıl bir şey olduğunu bilmek istemez.Kendi ellerinle yaptığın bir yemeği yiyemeyecek olmanın,kendi çocuğunu tutamayacak olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmek istemez.Kimse bazen ne kadar klostrofobik hissetiğini bilmek istemez.Bu sandalyede otururken bir günü daha onunla geçireceğimi düşününce bazen deli gibi bağırmak istiyorum.Annemle ilişkim pamuk ipliğine bağlı ve hala babamı sevdiğim için beni affetmiyor.Kız kardeşim onu gölgede bıraktığım için bana öfkeleniyor ve hastalığım yüzünden benden eskisi kadar nefret edemiyor.Babam sadece her şeyin geçmesini istiyor.Sonuçta işe iyi tarafından bakmak istiyorlar.Benim de olaylara iyi tarafından baktığımı görmeye ihtiyaçları var."
Durdu. "İyi bir tarafın olduğunu inanmaya ihtiyaçları var."
Karanığa doğru baktım ve sessizce, "Ben de mi öyle yapıyorum?" dedim.
Ellerine bakıp, "Sen Clark,"dedi. "Bu kahrolası duruma düştüğümden beri konuşabileceğimi hissettiğim tek kişisin."
~~~~~~~~~~~~

Başka yazılarda görüşmek üzere!
Jaa ne minna! ^_^
Logo Design by FlamingText.com

2 yorum:

  1. ayyy kıyamam yaaa demek ki üzüntülüüüüü ayyy filmde de ağladın mı pekiiii :) bts dedi diye okudun demek kiiii. ya bi deee öyle tatlı romantik ve romantik komedi dizileri var ki korelilerin, insanın yiyesi geliyor valla, dün gece bitirdiğim what's wrong with secretary king gibi meselaaa, bu akşam da thirty but seventeen e başlıycam, romantikslerdeen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitapta yeterince ağladım galiba,filmde ağlamadım o kadar,ama film de eşsizdi :)
      Korelilerin dizileri,eveet,ama ben izleyemiyorum,çok uzun geliyor,biraz da klişe geliyor,anime seviyorum ben ehehe :D Ama fırsatını bulunca izlemek istediğim diziler var,bakalım ^^

      Sil

Okuduğum bloglar