2.9.15
Okudum bitti - Mario Mazzanti - Gördüğüne Asla inanma - Tam bir hayal kırıklığı
Bazen gördüklerin, sadece aklının oyunudur...
"Muhteşem bir gerilim; sınırları zorlayan, canlı ve akıllı bir anlatım, okuyucuyu son sayfada
zirveye çıkaracak bir roman."
Leone Editore
"Mario Mazzanti'den başarılı bir roman daha. Nefes kesen acımasız bir gerilim… Gerçek
suçlunun son ana kadar tahmin edilemediği mükemmel bir kurgu. Sonuç ise mükemmel…"
giallomania.it
"Olayları çözdüğünüzü sandığınız anda ortaya çıkacak gelişmeler ile şaşıracaksınız."
orasenzombra
Herkese merhaba!
Bir süre önce size Mustafa Alnıak'ın bana tavsiye ettiği Şah Mat kitabından bahsetmiştim.Gerçekten hoşuma gitmişti ve Tess Gerritsen'den sonra gerçekten güzel ve içinde duygu barındıran bir kitap diye düşünmüştüm.Claps da sevdiğim bir karakter haline gelmişti.Greta'ya da bayılıyordum.Hikayede aniden herşeyi değiştiren Claps'ın afazi durumu çok ama çok hoşuma gitmişti.Mustafa Alnıak'a buradan bir kez daha teşekkür ederim.
Şah Mat'ı okuyup yorumladıktan sonra,Mario Mazzanti'nin başka kitapları için araştırmaya başladım.Ve araştırma sonunda Gördüğüne Asla İnanma isimli kitabı buldum.Şah Mat'tan sonra bu da eminim iyi bir kitaptır diye düşündüm,zaten arka kapaktaki birkaç yorumda da öyle diyordu.Bu beklentilerle okumaya başladım.
İlk olarak şunu söylemeliyim;daha bilgi verici bir arka kapak beklerdim.Ama maalesef sadece hiçbir şey anlatmayan saçma sapan bir cümleyle kaldık.
Devam edersem,kitap,ilk başlarda gayet iyi geliyordu.Trevis,profesör arkadaşı,hatta ona babası kadar yakın olan,evinde yer veren,şu anda adını bir türlü tam olarak hatırlayamadığım insanı kaybetmişti.Profesör,öldürülmüştü.Trevis,akıllı bir şekilde enstitüdeki arkadaşlarının arasından Profesör'ün katilini bulmaya koyuldu.Buraya kadar gayet iyiydi.
Kitap,Şah Mat'dan sonra beklentilerimi hiç mi hiç doğrultmadı,ve hayal kırıklığına uğradım.Şah Mat'la karşılaştırılınca,Gördüğüne Asla İnanma,sadece vasattı.
Neden onu bu kadar kötü değerlendiriyorum,bunu söylemem gerek şimdi.Aslında kitabı sevmememin bir sürü sebebi var,hangisinden başlasam ki şimdi.Galiba ilk önce lanet olası isimlerden başlamalıyım.
Daha ismini bile tam bilmediğim insanlardan ne anlayabilirim,sorarım size?!Şu anda benden Trevis'in tam adını sorsanız,söyleyemem.Bilen biri bana izah edebilir mi,'Trevis',onun adı mı,yoksa soyadı mı?Kitapta bu şekilde adı bilinmeyenbir çok karakter var.Ben zaten Trevis isminden de nefret ederim,ya da soyisminden.
Ya Denişe diye kadın ismi mi olur ya?!Neyse ki, hiç olmazsa onun adını ve soyadını tam olarak biliyoruz.Gerçi bu karakterden de nefret ettim ama onu sonra söyleyeceğim.
Evet,şimdi gelelim anlatım tarzına.Tamam,olaylar gayet iyi düşünülmüş ama sonu askıda bırakıldı,ya da basitçe kafadan sallandı.Kısacası ben sonundan hiçbir şey anlamadım ve yazardan daha iyi bir şey beklerdim.Mesela salak Denişe'in kendini öylece katile bırakması yerine kendini kurtarmaya çalışması daha iyi olabilirdi.
Kitabın yazım tarzına.Kitabın sonuna geldiğimde kafamda hala deli sorular vardı ve yazar konuyu çoktan kapatmıştı.Ama ben katilin ne yapıp yapmadığı,nasıl ortaya çıktığı ve ne istediği konusunda hiçbirşey anlamamıştım.Kısacası katili öldürmeye getiren,insanları öldürmesini sağlayan olaylar zincirini burada hiç mi hiç göremedim.Şah Mat'tan sonra yazarın bu kitabı biraz oldu bitti'ye getirdiğini bile düşünüyorum.
Şimdi en çok anlatmak istediğim konuya,Denişe konusuna geldik.Yahu bir yazar,bu kadar berbat bir karakteri nasıl yaratabilir?Başlarda onun hakkında da çok kötü şeyler düşünmüyordum,iyi bir karakterdi.Ama Trevis'in yoluna çıktığı,onun katilini bulmasını engellediğini okuduğum anda karakterden soğudum resmen.Bakın,ben iyi şeylere karşı çıkan,olaylara maydanoz olan insanlardan hoşlanmam.Bunlar ister kitap karakteri olsun,isterse de gerçek insan.Ama ben gerçekten ama gerçekten böyle şeylerden hoşlanmıyorum ve Denişe resmen Trevis'in katili bulması için gereken ipuçlarını gizliyor,yok ediyordu.Ve neden böyle yaptığını sorun bakalım?Çünkü enstitüdeki profesörlerden biri sevgilisiydi(fakat onlar dışında kimse bunu bilmiyordu) ve Trevis de katilin enstitüden biri olduğuna inandığı için Denişe sevgilisini korumaya çalışıyordu.Denişe 'sözde' onu seviyordu,fakat bence sevgilisi onunla yattığı için Denişe bu hazdan vazgeçemiyordu.Ya da yukarıda da dediğim gibi yazarın bize bahsetmediği başka bir konuydu sebep.Bu da eksilerden biri işte.
Denişe'in bu aptallığı,bir yere kadar tahammül edilebilirdi,ama bir fahişe gibi davranması,sırf sevgilisini korumak için Trevis'le yatması bardağı taşıran son damlaydı işte.Denişe aptalca davrandığının farkındaydı ama sonradan öğrendikleri ne kadar iğrenç bir insan olduğunu ona daha fazla kanıtlamıştı.Sonuç olarak Denişe benim gözümde artık iğrenç bir karakter ve Greta'nın tırnağı bile olamaz.Biraz spoiler veriyorum ama kendimi tutamıyorum,üzgünüm,kitabın sonunda ölmesine hiç mi hiç üzülmedim!
Kitabı sevmememin başka bir nedeni ise Trevis'in Denişe'i olan duygularıydı.Trevis Denişe'in onu büyülemesine izin vermekle çok ama çok aptallık etmiş,yolundan sapmıştı.Eğer çok sevdiği profesörünün katilini bulmak istiyorsa daha akıllı davranmalıydı bence.O yüzden Trevis de tamamen bir hayal kırıklığıydı.Claps'ın mantığının,zekasının ve soğukkanlılığının birazı bile onda yoktu,demek ki.
Katile takılan iki takma isim de bir başka hayal kırıklığı tabi.Mareşal(bunun bir rütbe olduğunu kitabın sonlarına doğru öğrenmem beni gerçekten hayal kırıklığına uğratıyor)Salvodori'nin (doğru yazdım mı bilmiyorum) ona taktığı 'vampir' isminden sonra,Trevis'in ona 'kurt' demesi gerçekten onun ne kadar yaratıcı olduğunu kanıtlıyor okuyuculara.
Sonuç olarak Şah Mat'ı okumuş biri için Gördüğüne Asla İnanma tam bir hayal kırıklığı oldu.Okumasam bile olurmuş diyorum şimdi.Kitaba puanım 3 ve bence çok bile verdim.Bu arada,internette gezinirken,Gördüğüne Asla İnanma'nın yorumlarını da gördüm,çoğu kişi benimle aynı fikirde,çoğu kişi ilk kitabından sonra yazarın hayal kırıklığı olduğunu söylüyor.Şimdi Ölümle Randevu'ya başlayacağım ve Müfettiş Benni ismi bana Şah Mat'tan tanıdık geliyor,eğer bu kişinin gerçekten Şah Mat kitabından bir karakter olup olmadığını bilen varsa yorumda bana söylesin lütfen.
Biraz uzun oldu farkındayım ama size herşeyi anlatmam gerekiyordu,yoksa patlayacaktım.
Bu kitabı okumak bana göre sadece zaman kaybı,okumasanız da olur.Ama ben illa okuyup senin ne de böyle sinir olduğunu anlayacağım derseniz buyrun okuyun.Ama Şah Mat'ı gönül rahatlığıyla okuya bilirsiniz,sonuna kadar tavsiye ediyorum. :)
İyi Günler,İyi Okumalar arkadaşlar!
Etiketleriniz:
kitap eleştirisi,
neler oluyor?,
yazarlık
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bitanem belki yanlış sırayla okumuşsun,bu kitap belki Şah Mat'dan önce yazılmıştı ve yazar burda kendini pek ifade edememiştir,ne dersin? Kitabı bize baya anlattın,sabırım artık okumama gerek kalmadı. :D River ne der? Spoileeer. :)
YanıtlaSil