Şeytan’ın varlığı bir gerçek. Şeytan caddelerde aramızda yürüyor. Ve Şeytan, sinsice aramıza karışıp şekilden şekle giriyor...
Beacon Hill’de bir grup insan Şeytan’ı her yönüyle analiz etmeyi
amaçlıyordu. Şeytan, bilimsel olarak açıklanabilir miydi? Fiziksel bir
görünüşü var mıydı? İblisler yeryüzünde geziniyorlar mıydı? Tarihin
karanlıkta kalan yönlerinin, açıklanamayan olay ve sembollerinin mistik
cazibesine kapılan Mefisto Kulubü üyeleri şu teoriyi kanıtlamaya
çalışıyordu: Şeytan aslında içimizde...
Eşiklerine bırakılan dehşet verici ceset, birilerinin ya da “bir şey”in
şehirde kendine kurban aramak için kol gezdiğinin açık bir işaretiydi.
Kulüp üyelerinin kanıtlamaya uğraştıkları teori, artık onlar için büyük
bir tehlike ve korku kaynağıydı. Bu acımasız katil aralarından biri
olabilir miydi? Ya da istemeden Şeytan’ın gizlendiği karanlıktan
çıkmasına mı yol açmışlardı. Bu kafa karıştırıcı ve sıra dışı olayları
derinlemesine araştıran Maura ve Jane kötülüğün kalbine doğru dönüşü
olmayan, dehşet verici bir yolculuğa çıkarlar. Kariyerleri boyunca
karşılaştıkları en sadist düşmanla yüz yüze gelmek üzeredirler. Üstelik
bu düşman bir başlangıç yapmıştır, henüz...